1 entry daha
  • sabancı müzesi'ne, üniversitesine, koç müzesi'ne, üniversitesi'ne, istanbul modern'e, pera müzesi'ne yani kısaca okul açmış, müze kurmuş zengin insanlara her zaman gıptayla baktım. muazzam bir şey yapıyorlar gerçekten. sabancı'nın mezuniyet gününde güler sabancı'yı dinlemiştim mesela, hakikaten olağanüstü bir gurur ve tatmin duyuyor olmalı diye düşünmüştüm.

    klasik müziği çok severim. (biraz bağnazca severim hatta) akm cuma konserleri, idso, aksanat vs derken borusan istanbul filarmoni orkestrası konserlerini de ilk kurulduğu günden beri takip ediyorum. şansıma orkestrayla aramda kişisel bir bağ bile var.

    dün geceki bifo konserinde en önden ikinci sırada müthiş parlak kırmızı gözlükleriyle ahmet kocabıyık oturuyordu. ve ben onu görünce şimdiye dek demek ki tam algılayamadığım bir şeyi ilk defa fark ettim: bu adamın filarmoni orkestrası var. f i l a r m o n i o r k e s t r a s ı. yani okul tamam, yurt tamam, burs tamam, müze tamam ama f i l a r m o n i orkestrası var. diyeceksiniz ki akbank'ın da var, tekfen'in de var, bilkent'in de var borusan filarmoni'nin farkı ne? bilemiyorum. üstelik de ahmet bey'i daha önce de konserlerde gördüm, hatta asım kocabıyık'ın hayatının anlatıldığı belgeselin prömiyerinde gürer aykal'ın yönettiği bifo romeo jülyet'ten bir parça çaldı, tüm ailesi oradaydı falan filan. ama ilk defa dün akşamki konseri seyrederken kendimi ahmet kocabıyık'ın yerine koydum demek ki.

    yani adam orada, lütfi kırdar'da, kendi orkestrasını seyretti. işte sırf bu yüzden ahmet kocabıyık benim bu ülkede en çok kıskandığım insandır.

    bu entry'nin subliminal mesajı: durmaksızın klasik müzik dinleyen çok kültürlü bir insanım oo beybi.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap