1456 entry daha
  • gerçekten bambaşka bir paralel evrende geçiyor bu dizi, aynı gün yayınlanan yalan dünya beni bu kadar sarmıyor efendim, buradaki saçmalıklar daha da insanı alıp götüren cinsten...

    misal başrol oyuncusuna gelelim, feriha. ben hayatımda bir dizinin başrol oyuncusu olup da bu kadar çirkin gösterilen bir insan daha görmedim. normalde eski türk filmlerinde olsun, türk dizilerinde olsun başrol kadın oyuncusu fakir bile olsa, köyden de gelse, ana babası olmasa bile dizinin en güzeli olur, esas oğlanın kalbini çalmaya çalışan diğer alternatif kadın oyuncu bile bunun güzelliğini görüp hayran kalır, deli gibi kıskanır.

    bu dizideyse hiç öyle bir zahmete girmeye kalkışmamışlar. feriha kapıcı kızı ya, tamam madem ne kadar çirkin, ne kadar şişman gösterirsek o kadar gerçek olur diye düşünmüşler herhalde. aslında sanıyorum bu taktik daha da işe yaramış. hafif göbekli, boyu 1.55 - 1.60 arasında değişen, esmer yağlı ciltli, sivilceli ergenlerimiz kendilerini bu karakterle daha rahat özdeşleştirebiliyorlar galibası. "feriha aynı benim gibi, ama bak emir'i kaptı, ben de kapabilerem..." diye hayallere dalıyorlardır. ya da hazal kaya dizinin en çok ücret alan oyuncusuysa makyözler "o kadar para veriyoz, gitsin kendi makyajını kendi yapsın pigme." diye de düşünüyor olabilirler, bilemiyorum.

    bu durumda kafalarda oluşan büyük bir soruya yer veriyoruz: emir bu karının nesine köpek gibi aşık oldu? karakter desen, birinci sezon söylediği yalanların toplamını ortalama bir insan hayatı boyunca söylememiştir, yok, geç onu. güzel mi desen, hande varken bunun nesine bakıcan, hande'yi geçtim okuldaki herhangi bir kız bile feriha'yla yaşayacağın aşktan daha doyurucu bir ilişki sağlayabilir emir'e.

    peki feriha bu güzelim çocuğun değerini biliyor mu? yok, her hatasında zeytinyağı gibi üste çıkmayı başaran, türlü alavere dalavere çeviren bu kız emir yalanlarını öğrenince haksız olduğu halde, emir'in ayaklarına kapanması gerekirken, ben ettim sen etme diyeceği halde yok efendim neymiş emir "ben babası kapıcı olan bir kızla çıkmam, sevişmem, öpüşmem." demişmiş. feriha da böyle söylemek zorunda kalmış. lan gerizekalı, çok über karakterliyim diye geziyorsun maşallah, emir bunu söyleyince "emir de ne snobmuş, ne küstahmış, ne zengin playboymuş, ne yapam ben bunu." demen gerekmiyor muydu? he feriha, hani gururun hani onurun. emir de diyemiyor ha "he ben öyle dedim madem bıraksaydın beni gerizekalı, böyle diyen bir insanla ne diye çıkıyorsun, ne diye işi yüzük verme raddesine kadar getiriyorsun?" diyemiyor. birkaç kere laf sokmaya çalışıyor, ama feriha yine ağzının içine edip edip arkasını dönüp gidiyor, çocuğu mal gibin bırakıyor. sevgili ergenler, biliyorum siz de ekşisözlük'te takılıp havanıza hava katmaya çalışıyorsunuz, bunu okuyorsanız emir sarrafoğlu gibi parayı adeta tuvalet kağıdı olarak kullanan bir insana böyle atar gider yaparsanız, ben çok gururuluyum, ayaklarına yatarsanız size soğuk su ve bardak hediye. yapmayın, etmeyin. yok böyle bir insan gerçek hayatta. gerçek hayatta emir sarrafoğlu gibi insanlar "başlarım senin şarap çanağına..." der bir daha suratını bile göremezsiniz. feriha gibi kızlar çoktan kapı dışarı edilmişti bile.

    emir yavrum bir de bu rüya meselesi çıktı, allah aşkına bir rüya'ya bak, bir de feriha'ya bak. rüya seni kırmamak üzmemek için elinden geleni yapıyor. tamam, o da türlü alavere dalavere çeviriyor olabilir. ama boş zamanlarında çöp dökmek yerine masajlara felan gidiyor yavrum. boy desen boy, renkli göz desen renkli ve üstüne eşek kadar göz, beyaz ten desen beyaz ten. üstelik saçları bakımlı ve sana bir çocuk verecek lan. feriha'ya bakalım, sürekli siyah baharlık montla gezen, saçlarını kafasının tepesinin merkezinde toplayan ve kaç gündür yıkanmayan, en dandik kuaförde bile halledilebilecekken korkunç ötesi kaşlara sahip olan biri. sense hala özel yurttan bozma meb konukevi'nde kalan feriha'nın peşinden it gibin koşturuyorsun, doğan slx'yle devlet kız öğrenci yurdunun çevresinde bekleyen, bir kız görürüm umuduyla volta atan adamlar gibin feriha lütfeder de çıkar diye bekliyorsun lan sen mal mısın? senin baban kadar haklı, akıllı adam yok dizide. kime ne olursa olsun bu ünal'a hiçbir şey olmuyor. gümrük kapısı gibi adam ve her dediğinde haklı. adamı biraz dinlesen iki günde ne feriha kalır ne de ıstırabı yeminle. adam o sinir bozucu karısını sepetlemiş gününü gün etmeye bakıyor, her akşam barda takılıyor. biraz onu örnek al be, şuncacık kısa gençliğini bir pigme uğruna heba ediyorsun. ha bir de değse bari. feriha'yla olduğun bir gün yüzün gülmedi lan, gören de feriha mars'tan geldi falan sanacak. altı üstü kapıcı kızı lan. onun gibi yüz tanesini bulursun. gazeteye ilan versen "feriha gibi kapıcı kızı arıyorum." diye kapını tırmalarlar.

    seher ve gülsüm'ün yer değiştirmesi gerektiğine inanıyorum. seher yanlış yerlerde harcanıyorsun sen bebeğim. aslında bir ünal sarrafoğlu kadar zekisin, ama evliliği çok yanlış kişiyle yaptın. gülsüm'e de fiziksel olarak benziyorsun, o gece koray'la içip içip sen sevişsen şu an koray "handeeeğğğğ..." diye sızlanmazdı, kendine bağlardın adamı. kadınlık desen sende, zeka desen sende. mehmet hande'yle olsa ne olur, adamın ipini çözsen bıraktığın yerde kalmaya devam eder, öyle koyun biri. onu kendine bağlayıp ne yapacan.

    zaten dizinin iki başrol oyuncusunun ne diye kendilerine hayatı zindana çeviren kadınlara (hande ve feriha) aşık olduğunu anlayamıyorum. para desen bunlarda, ünvan desen bunlarda, mal mülk desen bunlarda ve bunun yanında maalesef dibine kadar mallık da bunlarda. hani böyle hayatı anlamlı kılan, onları mutlu eden kadınlar olsa cık. hani bunların arasına hep başkaları girer, bunları ayırırlar onu da anlarım. ama ilişkiyi yokuşa süren, trip üstüne trip atan, bitmez tükenmez gururları olanlar da yine bu kadınlar. ilişkideki tek sorun emir ve koray'ın muhattap aldıkları insanlar yemin ediyorum. yoksa feriha'nın ailesi ondan vazgeçmeye dünden razı, hande'nin zaten bir engeli yok. ama amaç karşı tarafı sürekli mutsuz etmek, sürekli mal gibi bırakmak olunca bunlar kadar arıza kadınları arasanız zor bulursunuz.

    bir de bu levent'i anlayamıyorum, bu da kendini mutsuz eden, kandıran, aldatan, terk edip giden, hiç iplemeyen kadınların peşinden gitmeye meraklı mal ötesi mal bir arkadaşımız. böyle teknesi falan var bunun, eğitimli, bilmem kaç tane diploması, referansı var. ailesi ise türkiye'nin en zeeeenginlerinden. ha bir de çirkin falan da değil, pis sakal desen, karizma desen, uykusuzluktan çökmüş gözler desen hepsi var. peki levent bu kadar avantajı varken neden bu kadar mutsuz. nedeni belli, çünkü mal. ilk sezon sanem yetmedi ikinci sezon feriha'nın peşinden koşuyor. şu cansu ve halil'in kapatıldığı akıl hastanesinden bir doktor çıkıp bu yahuşuklu, zengün, karizmatik çocuklarımızın böyle mal kadınlara aşık olduğunu, delice sevdalandığını görseler yemin ediyorum hastaneye kapatır bunları. kafasına kafasına vurur, her gün on adriana lima posteri ihtiva eden bir tedavi programına alır, bu çocukları kendisine getirir.
303 entry daha
hesabın var mı? giriş yap