209 entry daha
  • yazılabilecek her şey yazılmış aşağı yukarı, ben de bir şeyler eklemeye çalışacağım ancak önce şunu belirtmemde fayda var, the avengers, şimdiye kadar envai çeşit muhteşem kült işiyle kalbimizi kazanmış joss whedon'ın ellerinde, külliyatın zirvesine bayrak diken film olmuştur. ne spider-man'ler, ne iron man'ler, ne guillermo del toro ve stephen norrington'ın dokunuşundan nasibini almış* mükemmel blade'ler bu kadar dengeli bir "iyi film" havası tutturabilmişti. çizgi romanlara ve eski filmlere yapılan ufak referanslar, lotr'dan star wars'a birçok ünlü filme göz kırpan göndermeler, yerinde espriler, iron man'in the ultimates'te gördüğümüz enteresan espri anlayışıyla yaptığı şakalar ve her karakterin, kendi filminin atmosferini beraberinde getirmesi falan derken, benim gibi çizgi roman ve filmden önemli bir işi olmayan adam her karede kendinden geçmesin de ne yapsın. ki şunu da söylemek isterim, karakterlerin kendileriyle alay eden filmlerinden gayet memnun kalmış, (favorim, çizgi romanların tüm havasını aynen perdeye aktarmayı başaran ve "epik olsaydı yeaaaa" diyenleri siktir edip çizgi roman okurlarına öncelik veren captain america the first avenger idi, iron man ile* birlikte) marvel'ın alakasız atmosfere sahip filmleri yapıştırma çabasından da ayrıca zevk almıştım.

    filmin, farklı karakterlere yer ayırma konusunda bir sıkıntı yaşamayacağını, bundan iki yıl önce işin başına joss whedon'ın getirildiğini öğrenince anlamıştık zaten. whedon'ın bu kadar adamı toparlarkenki tavrı gerçekten hayran olunmayacak gibi değil: bryan singer'ın x-men'lerinden bile daha başarılı bir karakter cümbüşü var filmde. herkesin rolü büyük, ekip içinde perdede en az görünen hawkeye (ki kendisini ayrı, jeremy renner'ı ayrı sevmem) bile hikayede hayati bir öneme sahip. nick fury bile, the ultimates'te kendini canlandırması için çağırdığı samuel l. jackson tarafından kusursuz şekilde canlandırılırken, bir noktada aksiyona pek girmeden oturduğu yerden ekip yöneten duruşundan taviz verip roketatarı eline alıyor. s.h.i.e.l.d ajanlarından, civil war'da ekibe kan kusturan erkek fatma maria hill fazla "güzel" olmuş sadece*, ancak o da perdede kısa süre görünürken rolde sırıtmamayı başarmış. özellikle başta yüze bir gülümseme yerleştiren kovalamaca sahneleri (ciddi söylüyorum, birisi bu sahneyi yorum yapmadan izletse ve kim yazmış dese, joss whedon sayacağım üç kişi arasında yer alırdı) , captain america'nın "artık hiçbir şey beni şaşırtamaz" diyaloğunun kelime kelime the ultimates'ten alınmış olması (çok sevdiğim bir seridir, birazdan bahsedeceğim yine) falan heyecanın ve sevincin tavana vurduğu sahneler olarak aklımda kaldı. bir de tavanı da geçen sahneler var, burdan sonrası spoiler içeriyor.

    --- spoiler ---

    notlar halinde gidersem,

    - hulk! ang lee'nin kendi adını taşıyan filmi ve the incredible hulk'ta bile hakkı verilememiş bir karakterdi, lee'nin uyarlaması çok başarılı olsa da hulk'ın hulklığını görememiştik tam anlamıyla. burada ise, yerinde olup olmadığı anlaşılmayan bilinci ve iyi kötü ayırt etmeden herkese zarar verecek tavrı çok güzel aktarılmış perdeye. finale doğru thor'a attığı yumruk "tavanı geçen sahneler"den biri ve filmin tepe noktası. aynı şekilde iron man' bağırarak uyandırması falan, şahane.

    - ultimate spider-man'de samimiyetin zirvesine ulaşmış karakter bizi çok üzdü (olur da yanlışlıkla spoiler'ın içini okur birisi, adını yazmayalım) . whedon'ın birini öldüreceğini tahmin ediyordum da, marvel studios'un evreni bağlamak için kullandığı, filmlerde ortaya çıkmış bir karakteri yok edecek kadar ileri gideceği aklıma gelmemişti. hawkeye ölse daha az üzülürdüm. aynı karakterin cap ile yaptığı kart muhabbetleri falan yine ultimates'i hatırlattı, sevindirdi.

    - 3d bok gibiydi. xpand ile izledik filmi, başım boş yere ağrıdı ve perde çok karardı. rahatsız ediciydi. filmin tek kötü yanı da buydu galiba.

    - helicarrier sahneleri müthiş olmuş. daha önce bir marvel filminde görmemiştik bu kaleyi, dolayısıyla bu filmde bu kadar yer ayrılacağını da düşünmemiştim. bilgisayarda oyun oynayan ajan şahane bir espriydi. aynı şekilde tüm ekibin sözlü tartışmaları da diyalog anlamında filmin zirve yaptığı anlardı. aksiyon beklentisi olan izleyiciyi, süper kahramanların sözlü tartışmasıyla germek kolay iş değilken 12 angry men tarzı bir gerilim tırmandırma maharetiyle iyi diken üstünde tuttu whedon.

    - captain america tam istediğim ve beklediğim gibiydi. o yıllardan fırlamış giyimi, esprilere verdiği tepkiler falan yine the ultimates'i hatırlattı.

    - yeter lan the ultimates dediğin derseniz şunu da belirtmek isterim, filmin dinamiğinin yüzde kırkı falan bu seriden alınmış. yer yer diyaloglar bile benzeşiyor. nick fury ve mark ruffalo'nun şahane bruce banner tiplemesi de ultimate, chituari ırkı da, thor da, iron man de. fakat bunlar 60ların çizgi romanları havası da vermiş filme.

    - banner demişken, edward norton sik gibi bruce olmuştu çok afedersiniz. hulk ile norton'ı bir elmanın iki yarısı gibi düşünmek imkansızdı. burada öykünün banner kanadı the incredible hulk'ın sonuna bağlanıyor, ama ben bu oyuncu değişikliğini sanki çizgi romanın çizeri değişmiş gibi algıladım. hiç de düşünmedim norton olsaydı devamlılık olurdu diye, aksine gayet memnun kaldım ruffalo seçiminden. uyuz konuşmasından diken üstünde tavrına ve lafların arasına bilimsel terimleri sıkıştırmasına kadar, yer yer ruh hastasına dönüşen bruce banner çok iyi olmuş. şimdiye kadarki en iyi hulk da, banner da bu filmde. mark ruffalo'nun oyunculuğu görülmeye değer.

    - loki mükemmel olmuş! tom hiddlestone ibne kardeş rolünde, her zaman desteklediğim marvel kötülerinden birine olabilecek en iyi şekilde hayat veriyor. whedon da karakterin potansiyelinin farkında olacak ki, en iyi repliklerin çoğunu onun ağzından duyuyoruz. aynı şekilde thor da dünyaya yabancı havası ve fanileşen tavırlarıyla, kenneth branagh'ın beğendiğim uyarlamasındaki hallerinden de iyi duruyor. kaos yaratma amacı ve kardeş çatışması gayet ikna edici. steve rogers'ın deyişiyle, "there's only one god, and i'm pretty sure he doesn't look like that."

    - başlarda, black widow'un esir alındığı sahnelerdeki komutanın jerzy skolimowski'ye ne kadar benzediğini düşünmüştüm. eve geldim ve imdb'den bu karakteri bu amcamızın canlandırdığını gördüm. beni stan lee cameosundan daha çok sevindirdi yemin ediyorum! aynı şekilde harry dean stanton da süper olmuş, ama onu izlerken farketmiş idim.

    - infinity gauntlet'e göz kırpan after credits sahnesinde, filmin içinde de kısa süreliğine gözüken thanos'u tam anlamıyla görebildim sonunda. (bkz: #23917520) demiştim, yanılmışım. gözlükleri topladıkları için thanos'un yanındaki kişiyi farkedemedim, red skull olabilir, bilen biri aydınlatırsa güzel olur.

    - mükemmel gişe hasılatı düşünüldüğünde, (bkz: #28063613) nolu entryde uzun uzun ele aldığım riskin karşılığı, iron man'den sonra bir kez daha alınmış gibi görülüyor.

    --- spoiler ---

    lafı toparlarsam, the avengers şimdiye kadar gördüğüm en iyi çizgi roman uyarlaması ve hiç de az çizgi roman uyarlaması izlemedim. dinamikler, espriler öyle ustaca ki, bunca aksiyona rağmen yormayan ve sarkmayan senaryosuyla her türlü takdiri hak ediyor. bu ekibi joss whedon'a teslim ettiği için marvel'a, ve ekibin filminin hakkını her şekilde verdiği için joss whedon'a minnettarız. zamanın ötesine gitmek pahasına söylüyorum, dc'nin götüne koyayım size bir şey olmasın. daha green lantern uyarlamasında hal jordan'ı "ömrümde ilk kez uzaylı görüyorum" diye konuşturan (hayatında hiç superman'i de mi görmemiş?) bu stüdyo, şu an christopher nolan'ın gangster filmlerinin ardından ortaya çıkan yeteneğini sömürmekle meşgul. aynı adama bu kez zack snyder yönetmenliğinde man of steel'i yaptırıyorlar, fakat söyleyeyim, gözlerinden ışın çıkaran, uçan, duvarların arkasını gören adama gerçekçi film yaparsanız komik duruma düşersiniz. donu falan çıkarmışlar ama bir şey farketmeyecek tabii. marvel da, x-men first class'ın ve avengers'ın devam filmleriyle, okurları başa aldığı kitlesiyle çizgi romanda olduğu gibi filmlerde de bu stüdyoya fark atacak. yürü be!
398 entry daha
hesabın var mı? giriş yap