42 entry daha
  • çevremde albümü dinleyen bir çok kişiyi tatmin etmemiş olsa da bence abartıldığı kadar kötü olmayan bir pentagram albümü. yalnız şu bir gerçek ki sound açısından fazlaca bir değişim söz konusu. bu albümü pentagram adını vermeden dinletseniz sololar gelene kadar - gökalp ergen faktörü ile birlikte - bir the climb albümü sanabilirdim. o derece değişik. anatolia ve unspoken ile gelen o güzelim aksak ritmlerden eser yok. yine eskiye nazaran ton açısından biraz yumuşamış bir pentagram var bu albümde. çok farklı bir yapıda bir albüm dinlediğimi itiraf etmeliyim. daha açık bir şekilde söylemek gerekirse trail blazer sonrası anatolia, değişimi nasıl kafalara vura vura hissettiriyorsa mmxii de aynı etkiyi yaratıyor. bu haliyle pentagram'ın müziğinin durağan olmadığını ve değişim gösterdiğini ifade etmek yanlış olmaz sanırım. bu sürekli değişim hali, benim fazlasıyla hoşuma gidiyor. özellikle bu açıdan değerlendirildiğinde albüme kötü demenin haksızlık olduğunu düşünüyorum.

    yine gökalp ergen'in vokallerine yapılan bir çok haksız eleştiriye denk geldim. bence paşalar gibi söylemiş. hiç yadırgamadım. neden murat ilkan tarzında söylemesi gerektiğini düşünüyor insanlar anlamıyorum. fazlasıyla gereksiz bir karşılaştırma ve fazlasıyla gereksiz bir beklenti.

    şahsi kanaatim, metal dinleyicisi bu kadar bağnaz olmamalı. albüm muhteşem değil, kabul ama gökalp'ın vokali de kötü değil. hem de hiç kötü değil.

    açıkçası benim için "unspoken" vazgeçilmez bir pentagram albümüdür. hatta başucu albümlerimden biridir. o derece severim. unspoken'ı dinlerken ben hala o albümü yaşıyorum desem yalan olmaz. bu albümün en eksik tarafı bence ona benzer bir duyguyu verememesi. kabul etmeliyim ki bazı şarkılarda sanki grubun stüdyodaki provasını dinliyormuşum gibi geldi. örneğin uzakta gibi oldukça basit ve yavan bir şarkının bu albümde yeri olmamalıydı diye düşünüyorum. yine de "disturbing the peace", "apokalips", "beyond insanity" gayet başarılı şarkılar bence.

    albümde grup elemanları haricinde turgut berkes ismi öne çıkıyor. öyle ki 3 şarkının söz yazımında katkıda bulunmuş. bunlar, now and nevermore, it's dawn again ve apokalips isimli çalışmalar. bu arada ilhan barutçu, neyi ile 2 şarkıda eşlik etmiş. (sand ve "now and nevermore") fakat eski albümlerdeki kadar beni etkilemediğini itiraf etmeliyim. anatolia ve unspoken'dan ilhan barutçu katkısını çıkarınca apaçık bir şeyler eksik kalır. bunu fazlasıyla hissedersiniz fakat bu albümde olmasa da olurmuş gibi bir etki yarattı bende.
    ayrıca kerem özyeğen, ozan tügen, yavuzcan çetin, ketche, sarp paçal kartonette göze çarpan isimler arasında.

    son olarak albüm kartoneti içerisinde küçük ama fazlasıyla etkili bir hikaye olduğunu belirtmeliyim. turgut berkes'i ilk etapta açıklamaları okuyana kadar tanımadım. fotoğrafları mehmet turgut, hale utangaç ve bilal eroğlu çekmiş. kesinlikle albümü alıp görmenizi öneririm. çıkış klibi keşke burada anlatılan hikayeyi anlatıyor olsaydı demekten kendimi alamadım doğrusu. çok daha etkileyici olurdu.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap