4 entry daha
  • ilk yıllarında her türlü belirsizliği barındırdığından o ilk 3-4 yılı yaşayan öğrencilere öğretim adına pek bir şey kattığı söylenemez ama o öğrenciler hayatlarında unutamayacakları 3-4 sene geçirmişlerdir bu okulda. düşündüğüm zaman çok fazla ilginç şey yaşamışım bu okulda:

    -okula ilk geldiğimizde yemekhane zemin katta koridordaydı. kahvaltı fix:zeytin, peynir, paket reçeller ve çay. ekmekleri ise öğrenciler doğrardı. her gün iki öğrenci nöbetçi olur falan.

    öğle ve akşam yemeklerini çarşıdan bir yemek şirketi getirirdi.

    sonra prefabrik bir yemekhane yapıldı ama yolu yoktu. kış aylarında yağmurda çamurda çekilmiyordu hiç.

    daha sonradan daha steril yemekhanelere geçiş yapıldı. 3 sene okudum 4 yemekhane gördüm ben bu okulda.

    -yatakhane ilk yıllarda çok renkliydi. kızlar okulda kalırken erkekler bir köyde bulunan özel yurda yerleştirdi. daha sonra okulun en üst katı ikiye bölündü ve kız-erkek yatakhanesi yapıldı. bir paravan vardı ortada. banyo ve tuvalet kız tarafındaydı (banyo dediysem, tuvaletin üzerine duş teknesi konulmuş sadece). erkekler ise zemin katta öğretmenler tuvaletinin içerisinde duş teknesi bile olmayan sadece bir musluğu olan bir şey kullanıyorlardı duş için. anahtar olmadığı için duştayken kapının önüne bir sandalye koyulurdu ki içeri girilmesin.

    daha sonra anadolu öğretmen lisesi yapıldı ve kızlar o okulun üst katına taşındı, erkekler fen lisesinin üst katına yayıldı. bu dönemde ise banyodaki şofben çok sorunluydu. derken beden eğitimi öğretmeni mustafa loğoğlu nöbetçi olduğu bir gün tüm yurdu koridorda toplayarak tarihi bir konuşma yaptı.
    "inanıyom ki aranızda cenabet dolaşanlar var, abdest alamıyorsunuz. şofbenler çok sık bozuluyor. buraya bir termosifon alalım para toplayıp" dedi ve herkes 5-10 lira vererek yurda kocaman bir termosifon hediye edildi öğrenciler tarafından.
    bu arada yatakhanelerde en iyi ihtimalle 12 kişi falan kalınıyordu. bazı odalarda sayı 16ya kadar çıkıyordu.

    -öğretmeninden malzemecisine kadar herkes çok renkliydi.

    adnan abi: kim ne derse desin bu adam o okulu kuran adam ve o okulda en çok emek sahibi.

    ali dayı: okulun gece bekçiydi. hala da öyle galiba. elinde tv kumandası herkese korku salar. ona bir oda verin, içine tv ve elektrikli soba koyun ömrünün sonuna kadar orada yaşasın.

    kurtuluş tuyan: hey yavrum hey. adam ofl'de iki ay durdu damgasını vurdu. kimse unutamaz.

    mustafa akyüz: "matematiği sevmiyorum ben yha" diyen tüm ergen liseliler bu adamın dersine girsin matematik aşığı olurlar. dersi sevdirir, adam gibi adam. gülüşüne kurban. potadan potaya basket atışıyla ünlüydü bizim dönemde. lebron akyüz.

    hasan işbilir: osmaniye'nin en iyi fizik öğretmenlerinden birisi. "ben bu dersi dışarda x liraya anlatıyorum iyi dinleyin" dedikten sonra tüm sınıf sene sonuna kadar ders dinledi.

    ali yurtseven: fen lisesinde öğrencilerin seve seve tarih çalışmasını sağlamıştı bir dönem. gitti, müdür olarak geri döndü. (bkz: fatih'in istanbul'u fethettiği yaştayız)

    ahmet abi: adamın tillahı. böyle bir öğretmenin varsa şanslısın.

    bizim zamanımızda çok acayip bir haldeyken şu anda anladığım kadarıyla dershane mantığıyla işliyor çoğu şey. ivmeli bir ilerleyiş söz konusu galiba.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap