4 entry daha
  • uğur berber'in konuyla ilgili yazısı.

    orta asyaya da bahar gelir ama

    gözler arap baharı’na çevrilmişken orta asya’da karakış yaşanıyor. ortadoğu’yu saran isyan ateşi ile sarsılan orta asya diktatörleri isyan dalgasından korunmak için yıllardır halkları üzerine uyguladıkları baskı politikalarını daha da artırarak devam ettiriyorlar. demode rus zihniyetinin izlerini taşıyan bu yöntem, abd ve avrupa tarafından da memnuniyetle izleniyor.

    %85’i müslüman olan kırgızistan’da yönetim, etnik çatışmaları gerekçe göstererek dindarlar üzerinde baskılarını artırarak devam ettiriyor. bu baskılar o kadar artmış ki, oş şehrindeki alai merkez camii cemaati korkusundan camiye gidemiyor.

    nato ve abd’nin müttefiki özbek lider islam kerimov, dini kitap sattıkları gerekçesi ile onlarca kitap evini kapatırken, gıda ürünleri üzerine helal etiketinin konulmasını da yasakladı. özbekistan’da baskı ve tutuklamalar artarak devam ederken, özbek muhalif hareketinin rusya sorumlusu fuad rüsdemhocaev, 24 eylül 2011 günü, evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonrası hayatını kaybetti.

    nufusunun %70’i müslüman olan kazakistan’da meclis, devlet dairelerinde namaz kılmayı yasaklayan kanunu onaylayarak devlet başkanı nazarbayev’in imzasına sundu. ülke genelinde okullarda başörtüsü yasağı değişik şekillerde uygulanırken, çimkent şehrindeki bazı okullarda sadece başörtüsü değil uzun etek giymek de yasak!

    öte yandan azerbaycan’da başörtüsü yasağı devam ediyor. geçen yıldan beri sürün protestolar ve toplanan yaklaşık yüzbin imzaya rağmen, yeni öğretim yılında okullara başörtülü giden öğrenciler içeri alınmıyor. azerbaycan’da dükkan vitrinlerine başörtüsü konulması bile yasak. %96’sı müslüman olan ülkede bir çok camide ezan okunmasını yasaklamaya çalışan yönetim, halkın tepkisi karşısında geri atmış gözükse de, türkiye diyanet işleri vakfı tarafından şehitler hıyabanı yanında yaptırılan türk camii ise halen ibadete kapalı bulunuyor. bakü'deki türk cemaatin ibadet ettiği cami, hiç bir gerekçe gösterilmeden devlet görevlileri tarafından kapatılmıştı.

    nahcıvan özerk cumhuriyeti’nde ise islam ve islam’a ait tüm değerler yasaklandı. iğdır’daki gümrük kapısından ülkeye giren türk ve müslüman uyruklu öğrencilerin çantaları saatlerce aranıyor. kitaplar tek tek inceleniyor. islam’ı anlatan kitaplar, namaz kitabı ve kur’an-ı kerim’in ülkeye sokulması kesinlikle yasak.

    bir röportajında “batı’ya karşı islam’ı kendisinin savunduğunu” ileri süren devlet başkanı imamali rahman’ın ülkesi tacikistan’da, 18 yaşın altındakilerin camiye girmeleri yasak, başörtülülerin okula gitmeleri yasak, ezanın aleni okunması yasak, hatlonski, hatlonski eyaleti’nin çarşıda başörtülü kadınların satış yapması yasak. örtüyü "yabancı ülkelerin giyim kuşamlarını taklit" olarak niteleyen tacik devlet başkanı, "yabancı ülkelerin giyimlerini tercih edenlerin bu ülkelere gönderileceğini" söylüyor.

    bir başka diktatörlük olan türkmenistan’da özellikle son zamanlarda baskılar artmaya devam ediyor. türkmenistan’da faaliyet gösteren “gülen okulları” casusluk yaptıkları gerekçesi ile kapatıldı.

    çeçenistan devlet başkanı ramazan kadirov ise kendi kimliği, kişiliği ve dayanakları ile bir bütün olarak kendi halkına ihanetin orta asya’daki en bariz örneği. kadirov bu ihanetini ört bas etmek için türkiye’deki partnerleri ile yoğun bir pr çalışması yürüterek şirin gözükmeye çalışsa da, kanlı ismi tarihin sayfalarına çoktan geçti bile.

    özetlemeye çalıştığımız, orta asya’daki bu baskı politikası arap baharı korkusunun bir ürünüdür. bu baskı politikası , rus etkisi ile dine karşı yürütülüyor gözükse de aslında abd ve avrupa destekli diktatörleri bir müddet daha ayakta tutma gayretinin bir sonucudur.

    her geçen gün açık ve net bir şekilde anlaşılmaktadır ki, abd ve avrupa arap baharı’nın mimarı değil, istemedikleri halde gelen bir bahar sonrası, her çiçekten bal devşirmeye çalışan eşek arılarıdır. ortadoğu’daki sömürü çarklarının bir bir kırılmakta olduğunu görüyor ve bu yeni duruma göre pozisyon almaya çalışıyorlar.

    sömürü düzenin doğu ve batı temsilcileri, henüz arap baharı’nı kendi menfaatleri doğrultusunda eviremedikleri için orta asya’da yeni baharların gelmesinden endişe ediyorlar. bu endişe ile orta asya diktatörlerinin baskı ve insan hakları ihlallerine alttan alta destek veriyorlar.

    tekerrür eden tarih göstermiştir ki, her diktatör yıkılmaya her zulüm bitmeye mahkumdur. yine tarihi bir gerçeklik vardır ki, her yıkılan diktatörün yerine adil bir yönetici, her biten zulmün yerine adil bir sistem gelmeyebiliyor. bireylerin alın teri ve emekleri çalındığı gibi halkların devrimleri de çalınabiliyor.

    bu yazının son cümlesi ile yeni bir başlık açmakta fayda var: acaba, arap baharı’nda ipleri elinde tutmayı başaramayan sömürgeci güçler, kaçınılmaz olarak gördükleri orta asya baharı’nı kontrol altında tutmak için; mevcut diktatörlerin baskı politikalarını artırmalarını emrederek muhalefetin ve halkın reaksiyonuna göre “yeni iş planı” çıkarmaya mı çalışıyorlar?
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap