9 entry daha
  • lev nikolayeviç tolstoy kendi içinde çelişen eseri. kendi hayatın evrelerini anlatır, dinden nasıl koptuğunu, hayatında yaşadığı boşluğu, yaptığı şeylerden zevk almaması, bir baltaya sap olamadığını düşünmesi..

    fakat eserin sonlarına doğru birden tanrıya ulaşmıştır tolstoy. nasıl olduğu tam olarak anlaşılamamıştır, çevirisinden mi desem, neden desem bilemedim ama, bir anda tolstoy tanrı inancıyla dolmuştur ve hayatına anlam bulmuştur.

    işte bu beni tatmin etmemiştir. ortada büyük bir boşluk kalmıştır kanımca. neden tanrı sevgisine bağlandığını tam olarak anlatamamıştır veya benim algılama kapasitem buna yetmedi.

    kitabı okumuş ve sadece ilk yarısını beğenmiş biri olarak, benim gibi olanlara bir önerim olacak.

    arthur schopenhauer'in der sinn des lebens kitabını okuyun. bu kitabın ilk yarısında hissetiklerinizi hissedeceksiniz. güzel bir kitap.

    en azından tolstoy gibi ikilemde bırakmıyor sizi. daha açık net, kafanızdaki soru işaretlerini alıyor ve biraz karamsarlığa sokuyor.

    karamsarlığa sokmasının nedeni ise kitaptaki her kelimenin gerçek olması ne yazık ki.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap