• son zamanlarda yüzüne pek bakmadığımız eylem demek istiyorum izninizle, yüzüne bakanları da en içten selamlayarak.

    “haydi bir yürüyüş yapayım” dediğimiz oluyor mu misal? çalıyor muyuz kapısını komşumuzun, eşimizin, dostumuzun “bir yürüyüşe çıkalım mı” diye?

    hava ya çok soğuk oluyor, ya da çok sıcak değil mi? ya çok yorgun oluyoruz ya da yapılacak hep başka işler oluyor değil mi? ya yalnız yürümek istemiyoruz ya da birilerini bulsak bile, bu kısıtlı vakti yürüyüş yaparak geçirmek istemiyoruz değil mi? yürüyüş yapacak yer mi var ki etrafta diyoruz değil mi?... tüm bu sorulara “yok, hiç de değil” diye cevap verdiyseniz eğer, siz testi geçtiniz efendim. demek ki, aklıma gelmeyen başka mazaretleriniz ve sebepleriniz var diyor ve sizi uğurluyorum. lakin bu soruların bir veya birkaçına “evet, aynen böyle” diye cevap veren ben gibiler biraz daha kalabilir.

    siz de hatırlıyor musunuz eskiden ne çok yürüyüş yapardı insanlar? komşular birbirine seslenirdi, eş dost birleşirdi; küçük şehirlerin en büyük caddeleri, büyük şehirlerin en küçük caddeleri dolardı akşam saatleri. dondurma alınırdı, bazen de çekirdek, en olmadı bir meşrubat. ve sohbetle taçlandırılan yürüyüş, bu lezzetlerle tatlandırılırdı. babaların eli arkada birleşir ve çoktan memleket meselelerine dalardı onlar. anneler salı pazarından bahsederdi evvela; üzerindeki bluzu oradan almıştı neriman teyze, diğerleri de hangi tezgahtan aldığını iyice öğrenirlerdi. ablalar kasedi yeni çıkmış bir rock grubundan bahsederlerdi dakikalarca; şarkılarından çok yakışıklı soliste odaklanırlardı, abiler hoşlandıkları kızla rast gelebilmek umuduyla etrafa bakarlardı sürekli. çocuklar dondurmalarını üzerlerine döke döke, gülüşerek ilerlerdi. sevgililer el ele bir aşağı bir yukarı defalarca yürürlerdi. yaşlılar torunlarının kollarına girer, ağır ağır ama aydınlık adımlar atarlardı. ve tüm bu insanlar bu yürüyüşlerde karşılaşırdı mutlaka; selamlaşırlar, yolun kenarına geçip sohbet ederler ve sonra devam ederlerdi yürüyüşe. yürüyüş yapmak uzakta oturanları bile yakın ederdi adeta, yakınları ise birbirine daha bir bağlardı. birbirini ve diğerlerini dinlemeyi mümkün kılardı. sokaklar kısa olsa dahi, caddeler yetmese dahi, hava serinlese dahi, hava sıcak olsa olsa dahi, çalışanlar yorgun olsa dahi, zaman kısıtlı olsa dahi... bu yürüyüşler bir aşağı bir yukarı devam ederdi, ederdi, ederdi...

    şimdi herkes o kadar uzak yaşıyor ki birbirinden - bahsettiğim salt mesafeler değil siz de bilirsiniz-, bir araya gelebilmek için; uygun mevsimi, uygun zamanı, uygun ruh halini, uygun mekanı... o kadar çok bekliyorlar ki ve daha beklerken o kadar çok yoruluyorlar ki maddi ve manevi, yürüyüş yapmaya ne istek ne heves ne de heyecan kalıyor, belli ki.

    herşeye rağmen, bugün bir yürüyüşe var mısınız peki?

    *
327 entry daha
hesabın var mı? giriş yap