• rahmetli işadamı. konuyu açma sebebim;

    sezai rahmi özden’in (45) hikayesi, mafyanın insanın hayatını nasıl altüst edebileceğini gösteren en somut örneklerden. izmir aliağa’da mütevazı bir demir çelik fabrikası sahibiyken, sektörün büyüklerinden ege metal’i satın almasıyla başı belaya giren özden, 9 ekim’den bu yana kayıp.

    akıbeti hakkında hiç kimse bir şey bilmiyor. yüzde 99 ihtimalle öldürüldüğünü söyleyen polis, erol evcil’in, organize suç örgütü lideri alaaddin çakıcı’nın desteğiyle ege metal’i ele geçirdiğini iddia ediyor. kardeşi ömer özden hariç, kayıp işadamının yakınlarının ağzını bıçak açmıyor. eşi zehra özden, ‘hiçbir şekilde konuşmak istemiyorum’ derken, özden’in kaybolduğu gün buluştuğu iddia edilen sevgilisi ebru türkan, ‘ben bir şey bilmiyorum, eşiyle konuşun’ diyerek suskunluğunu koruyor. annesinin konuşmama sebebi, ‘cahilim bir şey bilmiyorum’, yeğen kudret güney ise ‘konuşmak istemiyoruz’ diyor. korktuğunuz için mi konuşmuyorsunuz sorusuna ise yanıtları aynı: ‘korkacak bir şey yok!’

    rahmi özden’in başında kara bulutların dolaşmaya başlaması kaybolmasından iki yıl önceye rastlıyor. demir çelik sektörünün en eski fabrikalarından ege metal’i satın almaya çalıştığı günlere...

    1985’te mustafa ergül ve mehmet yiğit tarafından kurulan ege metal borç batağındaydı. sadece tedaş ve vakıfbank’a borcu 110 milyon doları aşmıştı. durumu toparlamak için vakıfbank’tan 60 milyon dolar kredi alınmış, ödenmeyince 2002’de vakıfbank, fabrikaya el koymuştu. banka fabrikayı satışa çıkarınca say metal’in sahibi, rahmi özden talip oldu. taraflar 2002 temmuzu’nda anlaştı. say metal birikmiş borcu 10 yılda ödeyecek, işletmeye sahip olacaktı.

    ağustos ayında fabrikayla ilgilenenler arasında ilginç bir isim ortaya çıktı: nesim malki cinayetini azmettirmekten 34 ay hapis yatan erol evcil. cezaevinden çıktıktan sonra askere gönderilen evcil, ağustosta terhis olmuştu. nakit akışının yüksek olduğu demir çelik sektörüne mutlaka girmek istiyordu. fabrikaya kendi ismiyle ortak olması mümkün olmadığı için adamlarını sokmaya çalışıyordu. bir zamanlar ortak çalışmalar yaptığı ahmet büyükdoğan’la bağlantı kurdu. büyükdoğan, fabrikanın eski sahibi mustafa ergül’ün çocukluk arkadaşıydı. o kanaldan sonuç alamayınca fabrikanın yeni sahibi rahmi özden’le bağlantı kurdu, ondan fabrikanın yüzde 22 hissesini satın aldı, işletmenin de yönetim kurulu başkanı oldu.

    bacaklarindan kurşunlandi

    rahmi özden, bu operasyonun ardından karşısına erol evcil’in çıkacağını elbet bilmiyordu. gizli ortak olarak fabrikaya adımını atan evcil, organize suç örgütü lideri alaaddin çakıcı’yı da arkasına aldı. çakıcı olaya öylesine dahil olmuştu ki, bir gazeteciyi bacağından vurdurtmak suçundan çıktığı mahkemede mesleği sorulduğunda ‘demir tüccarıyım’ demişti. mahkeme kararıyla dinlenen telefonundan yaptığı konuşmada ise ‘bu fabrikayla ilgili çok büyük bir organizasyon var, çok büyük’ diyordu.

    aradan 2,5 ay geçmişti ki, silahlar patladı. 18 ekim 2002’de, hisse devirleri yapılırken rahmi özden bacaklarından kurşunlandı. özden, neyle karşı karşıya olduğunu ancak bu olaydan sonra anladı. pes etmek istemiyordu. kısasa kısas yaparak, karşısındakilerin geri çekileceğini umdu ve kendisini yaralayan tetikçiyi vurdurtmak için adam tuttu. ancak ona bunu yapanlar kadar ucuz kurtulamadı. adam vurmaya azmettirmekten üç ay tutuklu kaldı. çıktığında izmir’i terk etmeyi çoktan kafasına koymuştu. fatsalı arkadaşı mazhar tanrıkulu kendisini koruyabileceğini, onun da yanında olacağını söyleyerek korumasını alıp gitti. bir süre fatsa, ankara ve istanbul’da saklanan özden’in yokluğu, fabrikayı ele geçirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdü.

    gökyüzü operasyonu

    evcil’i askerden terhis olduktan sonra takibe alan emniyet, olup bitenleri görüyor ve savcılığa iletmek üzere istihbarat çalışmaları yaparak rapor hazırlıyordu. eski emniyet genel müdürlüğü kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire başkanı hanefi avcı’nın hazırlattığı rapor, 10 kasım 2003’te istanbul devlet güvenlik mahkemesi’ne ‘gizli’ ibaresiyle gönderildi. raporda erol evcil ve çakıcı’nın yeni bir ‘çıkar amaçlı suç örgütü’ oluşturdukları, korkutma ve yıldırma yoluyla para aldıkları ve kendi adamları aracılığıyla fabrikayı tamamen ele geçirmeye çalıştıkları yazıyordu. emniyet’in raporu, istanbul dgm başsavcılığı’nı harekete geçirdi. iki gün sonra, ‘gökyüzü’ operasyonu başlatıldı. (çakıcı ve evcil’in parasal ilişkilerini inceleyen operasyon devam ediyor.)

    polis raporuna göre evcil, çakıcı’ya yüzde 10 hisse veriyordu. zaten çakıcı’nın bahtiyar kardeş isimli kişiyle yaptığı telefon konuşması emniyetin bilgisini doğruluyordu. çakıcı sinirlendiği fabrika müdürü için şunları söylüyordu: ‘erol, onun yüzde 58 patronuysa, ben yüzde 10 artı yüzde 100 manevi patronuyum.’ kardeşi gencay çakıcı ile 5 ocak 2004’te yaptığı bir başka telefon görüşmesinde ise, ‘fabrikanın ne 1 milyon dolar kirasına ne de elektriğine karışıyorum. rahatım. haddimi bilirim, bundan fazlasını istemek yüzsüzlük, hadsizlik olur anladın mı’ diyordu.

    kontrol evcil’de

    fabrikanın adı da artık ege metal değildi, evcil kardeşlerin isimlerinin (erol-remziye-gülderen) baş harflerinden oluşan erg metal olarak değiştirilmişti. evcil’in kızkardeşi gülderen ardıç’la evli olan fırat ardıç, çakıcı’nın yurtdışına çıkışındaki pasaportları temin etmek suçundan dgm’de ifade verirken, ayrıca ege metal ile ilgili olarak bilgisine başvurulduğunda, fabrikanın nasıl ele geçirildiğini şöyle anlatıyordu: ‘evcil satın aldığı hisseleri benim, eşimin ve fabrikaya genel müdür yaptığı hakan karakurt’un üzerine geçirdi. vakıfbank’a ait hisseler için de bankayla görüşerek, hisseleri eşimin adına satın aldı. fabrika müdürü hakan karakurt da hisseleri eşime devredince, eşimin hisse oranı yüzde 80, benimki yüzde 20’ye yükseldi. evcil para talep etmedi ama hisselerimiz göstermelik, gelirlerden pay da almıyoruz, kontrol tamamen evcil’de.’ fabrika müdürü olarak ismi geçen hakan karakurt daha önce karşımıza evcil’in sahibi olduğu eze zeytincilik’in genel müdürü olarak çıkmıştı.

    pazarlama müdürü, şimdi fabrika sahibi

    mustafa edik, geçmişte mersin’de bir demir çelik fabrikasının pazarlama müdürüydü. fabrika iflas etmişti. özden ile bir arkadaşının referansı ile 2001’de tanışmıştı. özden’in yakınları mustafa edik için, ‘rahmi, mustafa’yı tanıdıktan sonra hedeflerini büyüttü. daha küçük işlerle uğraşırken, daha büyük oynamaya başladı. bu kişi şimdi sözden demir çelik’in sahibi. bir pazarlama müdürü nasıl oluyor da fabrika sahibi oluyor. hiçbir araştırma yapılmıyorsa en azından bu soru kendisine sorulsun’ diyor.

    eşim en son mustafa edik ile görüşmüş

    ekim sonunda zehra özden, karşıyaka başsavcılığı’na eşinin kayıp olduğunu bildirdi. ayrıca yüzde 51 hissesi kendisine, gerisi rahmi özden’e ait olan daha küçük ölçekli sözden demir çelik’in de zorla ellerinden alındığını söyledi. savcı, fabrika için ayrıca dava açması gerektiğini hatırlattı. zehra özden, rahmi özden’in son görüştüğü kişi olan mustafa edik’in de adının geçtiği ifadesinde şunları anlattı: ‘mustafa edik, sözden demir çelik’i de evcil’in ele geçirmeye çalıştığını söyledi. kadın başıma başa çıkamayacağım için hisselerimi ona devretmem yolunda beni ikna etti. sözüne güvenip emaneten devrettim, daha önce eşim de arkadaşı mazhar tanrıkulu’na yüzde 49 hissesini devretmişti. sonradan evcil’e yakın mhp’li il başkanının da fabrikaya ortak olduğunu duydum. eşimin en son mustafa edik ile görüştüğünü duydum, sonra da ne olduğunu bilmiyoruz.’

    ***

    devam

    izmir’’de 2004 yılında kaybolan ve geçen yıl kemikleri bulunan işadamı rahmi özden’’in cinayetiyle ilgili iddianame tamamlandı. tanıklardan şoför murat baltacı’’nın dakika dakika cinayeti anlattığı ifadesi tüyler ürpetti.’

    izmir - izmir'de, 2004'te kaybolan ve geçen yıl ağustos ayında polisin yaptığı operasyonda kemikleri bulunan iş adamı sezai rahmi özden'in öldürülmesi olayına ilişkin, 3'ü tutuklu 10 zanlı hakkında dava açıldı.

    özel yetkili cumhuriyet savcısı burhan yıldız, kayıp iş adamının öldürülmesine ilişkin iddianamesini hazırladı.

    iddianamede, 2004'te, özden'in, kendilerine hisselerinin tamamını devretmesini isteyen mustafa edik ve avukat talat tekkılıç ile tartışmalı toplantılar yaptığı, şirketinin dilovası'ndaki deposunda 10 ekim 2004'te gerçekleşen toplantının ardından özden'den bir daha haber alınamadığı kaydedildi.

    tekkiliç'in şoförünün ifadesi
    iddianamede, geçen yıl kasımda hastalığı nedeniyle ölen avukat tekkılıç'ın şoförlüğünü yapan tutuklu zanlılardan güneş murat baltacı'nın ayrıntılı ifadesine de yer verildi.

    baltacı, ifadesinde sezai rahmi özden'in daha önce say metal fabrikası'nı erol evcil'e ''kaptırdığını'', edik ve tekkılıç'ın, özden'den evcil aleyhine şikayette bulunmasını istediklerini, bundan korkan özden'in ise şikayete yanaşmadığını öne sürdü.

    güneş murat baltacı, ifadesinde şunları kaydetti:
    ''talat tekkılıç, benden uyuşturucu, keyif verici bir şey bulmamı istedi. bunun üzerine ismini bilmediğim bir kişiden hap temin ettim. gebze'deki depoda toplantı yaparken benden kahve istemişlerdi. bu sırada talat bey geldi ve haplardan iki tanesini sezai rahmi özden'in kahvesine karıştırmamı istedi. kahveleri verdim. özden, mahkemede görülen bir davayla ilgili ifade verecekmiş. hapları bu ifadeye imza attırmak için istediklerini biliyordum ama imza attırıp attırmadıklarını bilmiyorum.''

    cinayet
    toplantının ardından özden ile tekkılıç'ın aynı arabayla izmir'e doğru yola çıktığını, kendisinin de başka bir araçla onları takip ettiğini belirten baltacı, cinayeti ise şu ifadelerle anlattı:

    ''bursa civarında sezai rahmi özden ile talat tekkılıç'ın tartıştıklarını gördüm. özden, kendisini arabadan atmaya çalışıyordu. kapı birkaç kez açılıp kapandı. sonra patika bir yola girdik, bir yerde durduk. yanlarına yaklaştığımda talat tekkılıç, özden'in boynunu kollarıyla sıkıştırmış vaziyetteydi. tekkılıç, benden sezai rahmi özden'in belindeki silahı almamı istedi, ben de aldım. daha sonra benden özden'i vurmamı istedi ama yapmadım. daha sonra elimden silahı aldı ve başına vurdu. sonra benden ellerini bağlamamı istedi. sezai rahmi özden baygınlık geçirmemişti, 'mustafa'ya güvenme'' diye bağırıp çağırıyordu. ben koli bandıyla ellerini bağladım ve arabadan çıktım. o anda silah patladı. başından vurulan özden hemen orada öldü.''

    baltacı, talat tekkılıç'ın isteği üzerine cesedi, tekkılıç'ın ofisinde çalışan tutuklu sanık hakan zambak ile izmir'de parçalayıp gömdüklerini, suç delillerini gizlediklerini, maktule ait aracı yaktıklarını ayrıntılı şekilde anlattı.

    güneş murat baltacı, ayrıca mhp izmir il başkanı müsavat dervişoğlu'nun o dönemde özden'in şirketlerinde hissesinin bulunduğunu öne sürerek, şu ifadeleri kullandı:
    ''talat tekkılıç, benden sezai rahmi özden'in elleri kesildikten sonra parmaklarından birini ayırıp, bunu müsavat dervişoğlu'nun aracının içine bırakmamı söyledi. dervişoğlu'nu fabrikadan ayırmak için komplo hazırlıyorlardı, ancak parmağı aracına koyamadık.''

    ifadesi nedeniyle kendisinin ve yakınlarının hayatından endişe ettiğini dile getiren baltacı, olaya karıştığı için pişman olduğunu belirtti.

    istenen cezalar
    iddianamede, tutuklu zanlılardan örgüt lideri olduğu öne sürülen mustafa edik hakkında, özden'in öldürülmesini azmettirdiği, baltacı hakkında ise cinayete iştirak ettiği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

    işlendikten sonra suça karıştığı belirtilen tutuklu hakan zambak'ın ise 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

    zanlıların ayrıca, ''suç işlemek için silahlı örgüt kurmak ve üye olmak'', özden'in arabasını benzin dökerek yakmak suretiyle ''mala zarar vermek'' ve ''tehdit'' suçlarından da cezalandırılmaları talep edildi.

    ayrıca, hakkında yakalama kararı çıkarılan isa edik ile diğer 6 zanlının da silahlı suç örgütüne üye olmak ve tehdit suçlarından cezalandırılması istendi.

    iddianame, izmir 8. ağır ceza mahkemesinde kabul edildi.

    olay
    izmir'de, geçen yıl ağustosta, emniyet genel müdürlüğü kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele daire başkanlığının koordinasyonunda, izmir emniyet müdürlüğü kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şubesince, 2004'ten bu yana kayıp olan iş adamı sezai rahmi özden'in bulunması amacıyla düzenlenen operasyonda, iş adamının daha önce yanında çalışanların da aralarında bulunduğu 11 kişi gözaltına alınmıştı.

    sorgulanan zanlıların, kayıp iş adamının cesedinin gaziemir ilçesindeki ormanlık alanda olduğunu söylemeleri üzerine burada yapılan kazıda kemik parçaları bulunmuş, adli tıp kurumundaki dna incelemesinde, kemiklerin iş adamı sezai rahmi özden'e ait olduğu belirlenmişti.

    ve devammm...

    ****

    ve son olarak

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/20839010.asp

    türkiye demir çelik sektörünün duayenlerinden rıza kerim tanyeri (76), iki yılı aşkın bir süreden beri sahibi olduğu fabrikaya yeniden kavuşma derdinde. “bir çete faaliyeti sonucu fabrikama giren erol evcil verdiği hiçbir sözü yerine getirmedi. fabrikamdan çıkmamak için her türlü oyunun içinde” diyen tanyeri “19 yaşımdan beri çalışarak bu noktaya getirdiğim tüm varlığım elimden alınmak isteniyor. ağrıma gidiyor bunu söylemek ama beni bu beladan kurtarın” diyor.

    nesim malki cinayeti davası kapsamında şu sıralar izmir’de tutuklu bulunan erol evcil en son geçtiğimiz hafta kesinleşen bir mahkeme kararı ile gündeme geldi. istanbul 12. ağır ceza mahkemesi anılan kararında evcil’e 15 yıl hapis cezası yanısıra, 1.3 milyon lira ceza ve 19 şirketin gelirlerine tedbir koyma kararı verdi.

    erol evcil ile tanyeri ailesi arasındaki krizin odağında ise izmir bornova’da bulunan cer çelik fabrikası bulunuyor. tanyeri ailesi, 305 dönüm arazi üzerine/_np/8727/16998727.jpg kurulu fabrikayı tmsf’nin yaptığı ihalede 2006'da satın almıştı. daha önceki adı metaş metal olan fabrika uzan grubu’na aitti.

    ‘fabrikamiza çökmek istiyor’

    tanyeri ailesi, erol evcil ve ekibinin hiçbir ödeme yapmadan fabrikalarına sahip olmak istediğini 'bir tür çökme operasyonu’ sözleri ile ifade ediyor. cer çelik’in, erol evcil’in 3’üncü demir-çelik fabrikası operasyonu’ olduğunu öne sürüyorlar. sivas demir çelik ve izmir aliağa’daki ege metal fabrikaları da ‘tartışmalı’ bir biçimde erol evcil’e geçmişti.

    tanyeri ailesi ile erol evcil tarafı arasında karmaşık hukuki bir süreçten sonra gelinen aşama, evcil’in fabrikadan tahliyesi davası ve yapılan sözleşmelerin iptali yönünde sürüyor. hurriyet.com.tr’nin bir süre önce ortaya çıkardığı durum ile ilgili demir çelik sektörünün duayen ismi rıza kerim tanyeri ilk kez konuştu.

    45 ilin demir çeliğini verdi

    35 yıla yakın bir süreden beri faaliyetyerini yürüttüğü kadıköy rıhtım caddesi’ndeki ofisinde görüştüğümüz rıza kerim tanyeri zonguldaklı. 19 yaşındayken ticarete başlayan tanyeri'nin ilk işi demir çelik ocaklarına kireç satmak olur. tanyeri “21-22 yaşıma geldiğimde zonguldak’ın en zenginleri arasına girmiştim. daha sonra karabük demir çelik’ten çıkan ürünün yüzde 75’ini ben almaya başladım. o dönem türkye’de 67 il vardı bu illerin 45’ine demir çeliği ben veriyordum. zonguldak’ta ziraat bankası’na borç para verecek duruma gelmiştim” sözleri ile anlatıyor ilk dönem faaliyetlerini.

    cer çelik'in temeli yarim asri aşkin süre önce atildi/ foto galeri

    özal ile irana gitti, en büyük anlaşmayi yapti

    zonguldak’ta kayda değer bir büyüme kaydeden tanyeri, satışını yaptığı ürünleri kendisi üretme yoluna gider ve 1976’da istanbul’a gelir. gebze çayırova’da türkiye’nin en büyük haddehanesi konumundaki cer metal’i kurar.

    1980’li yıllarda izmit’in en çok vergi veren ikinci ismi (ilk sırada tüpraş yer alır) olduğunu o dönemki kayıtları göstererek anlatan tanyeri "1983’de rahmetli turgut özal başbakan olarak iki uçak dolusu işadamını iran’a götürdü. biz iran devletine demir çelik ürünleri sattık onlar da bizim hükümetimize petrol verdiler. bir tür barter yöntemi… o dönem iran’a en çok demir çeliği cer metal olarak biz sattık. yine güney afrika cumhuriyeti ile ilk ticari başlatan biz olduk. oradan uzun yıllar gemilerle kütük demir aldık."

    ‘parami özyeğin’in bankasinda tuttum’

    demir çelik sektöründe çok sayıda firmaya destek olduğunu onlara mal verdiğini anlatan tanyeri, “bizim banka hesaplarında daima fazla miktarda nakit para bulunurdu. hüsnü özyeğin ilk bankasını (finansbank) kurduğu sırada bana geldi ve ‘hesaplarının bir bölümünü benim bankada tut. yine yurtdışı satış işlemlerinin bir bölümünü de bizim banka üzerinde yapın’ dedi. ben de onun istediğinden de fazla parayı onun bankasında tuttum. hala bana ‘senin bana yaptığın iyiliği nasıl öderdim’ der” şeklinde konuştu.

    adamlarini ihaleye soktu hacizli mal evcil'e döndü

    ‘çete fabrikama girdi’

    rıza kerim tanyeri, şimdilerde evcil’in işlettiği cer çelik’i tmsf’nin açtığı ihale sonrası satın aldıklarını hatırlatarak “fabrikada 110 milyon dolar dolayında ciddi bir yenileme yatırımı yaptık. ve o dönem hurda fiyatları çok ciddi bir biçimde arttı. cer çelik zora girdi. o sıra ailemizde de bir takım sorunlar çıktı. ben rahatsızlandım.

    tam da o zorda olduğumuz süreçte, avukatlığımı da yapan aydoğan semizer bize erol evcil’i getirdi. tam bir çete faaliyeti ile fabrikama girdiler. evcil hiç para vermeden fabrikama konmak istiyor. hukuki yollardan yeniden fabrikama sahip olacağıma inanıyorum; ancak çetelerle mücadelenin bu kadar önemsendiği bir dönemde bize yardım edilsin” diyor ve ekliyor “şimdi istediğim tek şey yeniden cer çelik’in kapısından içeri girmek.”

    mafya fabrikasina el koydu sahibi ortadan kayboldu

    babamizin adi yok edilmek istendi

    zeki tanyeri ve kardeşi füsun tanyeri, babaları ile birlikte cer çelik’i hukuki yolardan geri alma mücadelesi veriyor. aileden 2. 5 yıl kadar ayrı kaldığını
    söyleyen zeki tanyeri “geri döndüğümde tam bir enkaz hali vardı. babamın kurduğu sistem ve tüm varlığı yok edilmek üzereydi. ancak oyun yarıda kaldı” diyor.

    tanyeri kardeşler “babamızın daha 19 yaşındayken kurduğu şirketin adı rıza kerim tanyeri müessesesi...

    200 milyon dolarlik dev proje icralik oldu

    bugün gelinen aşamada sahip olunan tüm varlıklar ve demir çelik sektöründeki ‘kerim abi’ namı o müessese’nin bir ürünü. tek derdimizi 'rıza kerim tanyeri müessesesi’ni ayakta tutmak ve aldığımız bayrağı daha da yüksek noktalara taşımak” şeklinde konuşuyor.

    yönetime kardeşlerini getirdi

    şu sıralar izmir’de tutuklu bulunan erol evcil, cer çelik’i işleten ede demir çelik isimli şirketin yönetimine kardeşleri remziye şengül ve gülderen ardıç’ı getirdi. fabrikanın işletmesini ise eniştesinin üstlendiği anlaşıldı.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap