60 entry daha
  • sene 1995, bakırköy'de dershaneden akşam geceye dönerken halkalı yönüne devam etmek için çıkmış istasyona doğru ilerliyorum.

    tam o sırada halkalı treninin istasyona girdiğini görüp başlıyorum koşturmaya, tren kapıları kapatmış ufaktan hareket ederken yetişiyor, nasıl olsa içerden kolu çevirip açarlar diye kapının birine asılıyorum.

    arkadaş nasıl tuturduysam arızalı hiç açılmayan bir kapıya asılmışım, içeriden zorluyorlar, açmaya çalışıyorlar ama nafile ve ben trenin dışında yusuf amcayla beraber sirkeci-halkalı hatının iki durak arasındaki en uzun mesafesi olan bakırköy-yeşilyurt arasını, bir elimde defter kitap diğer elim sımsıkı kapı kollarında, çiselemeye başlayan yağmur ve iyisinden üşüten bir hava eşliğinde gitmeye başlıyorum.

    tahmin edeceğiniz üzere döt korkusuyla o kapı kollarına ölümüne yapışmam, yediğim soğuğa ve yağmura rağmen hayatımı kurtarmıştır. bu da böyle bir anım ve mallığımdır.
133 entry daha
hesabın var mı? giriş yap