1 entry daha
  • travmalarla dolu bir ömrü yaşamaktan yorulan, insanların arasında kalmaya devam ettiği müddetçe insanlıktan uzaklaştığını anlayan, kendisine "hayat" diye sunulan takvimin aslında bir avuç baldıran zehri olduğunun -geç de olsa- farkına varan, hangi sokağa girse "çıkmaz" çıkan , çareyi; bir uçurumdan, bir gökdelen tepesinden yada yüksekçe bir yerden kendini aşağıya bırakıp bu hengameye - keşmekeşe bir son vermekte gören kişinin çığlık çığlığa suskunluğudur bu.

    yukarıdan aşağıya bırakırsın kendini -sıyrılıp tüm yaşantılardan- kendine vadettiğin huzura kavuşmak için. bir anlık acı, ardı sonsuzluk... veya kurtulup yeniden tutuvermek hayatın ellerini... ama o son hiç gelmez. havada asılı kalmaktır boşlukta olmak...ne başlangıç noktana dönersin ne sona ulaşırsın... ve bu his her ikisinden de daha fazla yakar canını...
400 entry daha
hesabın var mı? giriş yap