28 entry daha
  • yerdeniz serisinden sonra le guin kitaplarına bakıp bakıp ne okusam derken dikkatimi çeken ve böylece okuduğum kitap. belki de bu yüzden, ilk önce yerdeniz kitabındaki gibi bir gölge anlatımı dikkatimi çekti. orada da gölge ile ışık birbirini var eden (bilemiyorum bu ne kadar doğru bir tanım) kavramlar olarak ele alınmışlardı.

    kitabın yazılış tarzı ise çok hoşuma gitti. kitabın ilk yarısı uzaydan gelen genli ai'nin ağızından, onun kayıtlarından yazılmış. aslında biz de uzaydan geldik o gezegene, dünya diye bir yerden. bu gezendeki her şey bize yabancı, aynı hakkında bir şey bilmediğimiz bu yeni ve yabancı kitap gibi. bir şiftegor meselesi var ki kitabın sonunda bile ne olduğunu çözemedim. zaten bizim dünyamızdaki şiftegor meselelerini hiç anlayamam, özellikle politik olanları.

    araya gethen'e ait bazı efsaneler, oraya daha önce gelmiş bir keşif ekibinin notları giriyor bazen. bu hikayeler bazı şeyleri birbirine bağlıyor, bazen kafamızı daha çok karıştırıyor. kitabın ikinci kısmında, en azından ben böyle bir ayrım yapmayı uygun görüyorum, genli ai'nin notları ile estraven'in aldığı notlar dönüşümlü olarak anlatmaya başlıyorlar hikayeyi. o zamana kadar estraven'in kendisi muğlak bir karakter; niyetleri, kim olduğu hiç belli değil. estraven'in notları içerden bir bakış açısı sunuyor, çünkü biz de artık yavaş yavaş içerden bakmaya başlamışız. gerçekten de kitabı benimsemeye başladığımız ve karakterlerle empati kurabildiğimiz bir nokta bu. aynı zamanda genli ai'nin de estraven'le empati kurabildiği bir evre.

    estraven bir yan karakter gibi başlayıp çok başarılı bir ana karakter oluyor. aslında bu doğru bir tanım mı bilmiyorum, kitaptan örnek verecek olursak, nasıl ki bir kemer inşaa edildiğinde kilit taşı, yapı sağlam ve daimi olsun diye, insan kanı ve kemiğiyle hazırlanan özel bir harçla yerleştiriliyor, estraven de bu olay örgüsü içinde, gethen'i ekumen'e bağlayan kemerin kilit taşının harcını oluşturuyor.

    bu kitabın hugo ve nebula ödüllerini kazanmasının, kitabın bu kadar güçlü olmasının nedeni bu olay örgüsü ve işleniş biçimi benim nezdimde. anlatılan evren ve temanın tutarlı olması ikinci planda kalıyor hatta.

    bunun dışında kitabın yazılış amacı olan "cinsiyetsiz ve eşit bir toplum" fikri çok başarılı işlenmişti. vahşi hayvanlar gibi belirli "azma" dönemleri olan insanlar ilk başta çok primatif gibi görünüyor. belli bir dönem çiftleşip, doğurup, yeni doğanları toplulukta ana-baba kavramı olmadan el birliğiyle büyütüp o özel kemmer durumu hariç sadece ve sadece hayatta kalmak çalışmak, kesinlikle zorlu doğa koşullarına ayak uydurmak üzere oluşmuş muhteşem bir evrim benim için. ve aslında bu ilkel işleyiş şimdiki modern toplumlarda bir türlü ulaşamadığımız o eşitlik basamağını bir temel, bir zorunluluğa dönüştürmüş. ironik, yine de kitapta işlenen dualizm ile monizm sentezine (en azından ben böyle yorumluyorum) uygun bir şekilde ilkel olan aslında gelişmişliğin son basamağı ve dolayısıyla bir başı ve sonu yok. keşke bu kitap için de aynı şeyi söyleyebilseydim diyorum şimdi, ancak maalesef bir sonu var ve o sona geldiğinizde tadı damağınızda kalıyor.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap