3 entry daha
  • klasik yorumu eksik etmeyeyim: kasvetli roman. uzunlugu da optimuma yakin: ~200 sayfa. yillar once (2001?) baslayip yarida birakmistim. su isi bitireyim dedim gecen gun ve oturdum tekrar okumaya basladim.

    her seyden once bana en eglenceli gelen kisim murettebat diyaloglari oldu. horpach'in (kaptan!) milleti tersleyip durmasi komikti, rohan'in pasif agresif tavirlarini tanidik buldum, bilimcilerin "uzman tartismalari" dalgaya musait ve fakat yine de iyiydi (ki bu tartismalara yazarin bakis acisi muhtemelen rohan'da, yani ana karakterde, koordinatlasiyordu). derken kitap bitti.

    "ciddi" bir hava ihtiva ettigi su goturmez. kurgu bakimindan (gezegen-yari-rasyonel-davranis-umutsuzluk) solaris'e benzeyen bir yani var ama daha 'dinamik' oldugunu soylemek lazim. iste rohan zipliyor ediyor, ne bileyim tepegoz savas meydani'na iniyor vs. (tayfadan birinin kisa ve acik "delirdi galiba." tepkisine de *sesli guldum*) solaris'te lem zoom'u gezegen vasitasiyla insan ruhuna cekiyordu, yenilmez'de ise ruh-bilincalti-bilinc muhabbetleri arka planda (hatta hic yok demek mumkun). daha cok olu maddenin tekamuluyle ilgili (necro-evolution) bir fikir jimnastigine girismis yazar.

    cevrelerinde neyin dondugunu idrak etmeye calisan bilimci ve muhendislerden sibernetik sahasinda cirit atanlarin "karsilastigi sorunun karmasikligina gore hacmini ayarlayan beyin" mevzuuna egilmeleri ve "olur mu oyle sey!" neticesine varmalari da heyecanlandiriciydi mesela (tabii yazar oradaki farazi dalaslari tadinda birakmis, sene 1964). "olunun oluye karsi savasi" kabilinden "nooluyo olm?" dedirten ifadeleriyle resmen kara-sibernetik sifatina yerlesen bir roman oldu bu benim icin. olumcul makineler'deki "av" adli hikaye gibi yani. karanlik ve sibernetik.

    kitabin saglam ozelliklerinden biri de, maskulen olmasiydi. heinlein tarzi militarist bir maskulenligi kastetmiyorum. soyle diyeyim, metal gibi bak: gevseklik yok. ziril ziril diyaloglar yok, mimiy soundtrack haliyle yok. sorun var, soru var, amenna cevap da yok ama en azindan cevap dogrultusunda bir caba var. o bakimdan iyiydi yenilmez. karanligina, yavas temposuna ragmen, cogu romanin okuru atil kilan havasindan munezzeh sayilabilecek bir atmosfere sahipti. 2001'in kapatilmamis hesabini kurcalamaktan pisman olmadim yani.

    hazir konusu acilmisken, sahsi bir analizin neticelerini yazmaktan imtina etmeyeyim: surasi benim icin artik acik ki roman ve filmler, yani farazi karakterlerin ve tecrubelerin cirit attigi "eserler", ekseriya zararlidir. zararlidan kastim su: bilhassa da film endustrisi vasitasiyla, yonetmen koltugundaki sahis, seyirciye her daim bir dusuk-seviye iktidar tatbik eder. olaylari anlatirken, karakterleri irtibatlandirirken, aslinda kendi sirazesini doker ekrana. bunu yaparken de, zimnen veya alenen, seyirciye (ki "seyirci" sifati adi uzerinde edilgendir) bariz bir isler-bu-sekilde-yuruyor davranis faz uzayi sunar.

    sahsen seyrettigim cogu roman ve filmden zarar gordum, nihayetinde ise su neticeye vardim: bir roman, 'vakit gecirmek icin alan sunmak' disinda en fazla 'zararsiz' kademesine ulasabilecek kadar yararli olabilir. bir senaryo, hakikatten uzaklastigi (yahut hakikate bakisi etkisizlestirdigi, hakikatle ilgili hamle yapmayi engelledigi) olcude zararlidir. bu acidan bakildiginda, ana akim edebiyatin ic kiyici debelenmelerinden uzak olmasi bilimkurgunun avantajinadir. neticede, yenilmez de bilimkurgunun mezkur ozelligini tevarus etmis.

    hulasa, yenilmez'i zararsizlar rafina ekledim. en azindan diyebilirim ki, "bir yazarin fuzuli hezeyanlari" seklinde tanimlayabilecegimiz cogu romandan ayri bir yere sahip (deneyin, cidden cogu romana-filme gider o tanim). o yuzden, basucumda olmasa bile hala odamin bir kosesinde duruyor. ", sanki gercekten yenilmezdi."
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap