9 entry daha
  • propaganda kavramı üzerinden oynayan, eğitim kitabı formatında sunulmuş kurgu eser. ahmet şerif izgören kusura bakmasın ama, kendisinin ne kadar palavracı ve dolandırıcı olduğu bir yana; subliminal reklamcılık -eğer gerçekten varsa, şaibelidir- bu şekilde yapılmıyor. eski asker olmasından mütevellit, kendisi bir miktar mesleki deformasyona uğramıştır şahsımca. insanı komplo teorilerinden soğutan bu eserinde, herşeyden önce punisherın logosunun deforme edilmiş halini devşirerek telif hakkı ihlali yapmaktadır.

    alanında yazılmış en iyi kitaplardan biri olma durumu, mizah ya da kurgu kategorisinde değerlendirilirse belki doğrudur. ancak, kendisinin reklamcılık hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak gibi bir yaklaşımı olduğu nettir. hayalgücünün sınırlarını zorlayarak ortaya çıkardığı kurgu eserlerin dışında, bazı stratejiye dayalı reklam görsellerinin ayan beyan ortada olan alt metinlerine açıklama getirmesiyle, alanında giriş niteliğinde, hatta niteliksizliğinde bir kitap olarak yer edinebilir piyasada kendine.

    birçok metninde, kendi kurgusu olan bilgilerin mutlak doğru olarak verilmesi ve yanlış yönlendirme yapmasıyla genç dimağların beyninde en az kitaptakiler kadar hasar oluşturmaktadır. askerliğimi askeri lise kütüphanesinde yapmış olmamdan dolayı bilirim ki, askeri eğitmenler, kendisinin eski askeri eğitmen olması sebebiyle kitaplarının alımına önem vermekte; mini mini askeri öğrenciler bu şahsın kitaplarını, kendilerine yapılan yönlendirmeler sonucunda büyük bir hevesle okumaktadır. benim askerlik yaptığım dönemde bu kitabı bizde yoktu, muhtemelen üzerindeki +18 ibaresi sebebiyle...askeri öğrencilerin seks tabusuna yaklaşımını (ya da yaklaşamadığını) bildiğim için, kendisi de vaktiyle bir askeri lise öğrencisi olduğu için kendisine, kitabındaki seks içerikli komik bulguları sebebiyle şunu iletmek isterim: ihtiyaçlar algıyı belirler.
    (bkz: dervişin fikri neyse zikri de odur)

    yine de, kitap, bir araya getirdiği yerli ve yabancı reklam görsellerinin istiflenmesi ve sunumu açısından bazı kesimlerin ihtiyacını giderecek, ilgisini çekecek cinsten. bir reklam/pazarlama kitabı olabilir ama üzerinde yazdığı üzere "iş ve yönetim" alanına ait değildir. hele arka kapak yazısındaki edebiyata bir bakın:

    -alıntıdır-
    hiç sütün üstüne kan damladığını gördünüz mü ?
    ben de görmedim.
    ama yine de olacakları anlatayım.
    kan o pürüzsüz yüzeyde kendine umulmadık bir yer açar.
    ve göz açıp kapanıncaya kadar sessizce kaybolur.
    ardında hiçbir iz bırakmaz.
    bu kitabı 18 yaşın altındakilere okutmayın.
    onlar bu görkemli ışık oyununun keyfini sürsünler.
    farkında mısınız bilmem; göstergelerle ve görüntülerle yaşıyoruz.
    önemli olan görüntüleri yönetebilmek,ne kadar çok göstergeye sahipseniz o kadar mutlusunuz.
    içtiğiniz, giydiğiniz o sembollerden mutluysanız, siz de okumayın. için amerikan markalı sütünüzü.
    uzanın yatağınıza huzurla.
    ruhunuzun her yerini kaplamış semboller ve ağzınız kanlar içinde...
    -alıntıdır-

    bir de şu özgüvene gelin hele:

    -alıntıdır-
    yazar "son söz" bölümünde konunun farklılığını şöyle açıklıyor: "kitabın içindeki yüzlerce örnek, on binlerce reklam arasından seçildi. konuyla ilgili tv’de, gazetelerde bugüne kadar bir şey duymadım. bu, bu alanda türkiye’de yayımlanmış ilk kitap. birkaç araştırmacı öğretim üyesi ve eşikaltı reklamcılığını uygulayan birkaç reklamcı dışında konuyu bilen yok. bakın bundan sonra tv ve gazetelere ne uzmanlar çıkmaya başlayacak."
    -alıntıdır-

    kendisine ve reklamcılığın bu şekilde işlediğine inanan herkese bir çift lafım olacak:
    reklamcılıkta görseller olsun, metin olsun ince elenip sık dokunuyor, çok doğrudur. ancak bu şekilde bir bilinçaltına hitap mantığında çalışma, çok büyük markaların çok büyük (uluslararası) kampanyalarında ve alanında çok büyük şehirlerde yapılan reklamcılıkta bellllki yer bulabilir. görünen göstergelere dayalı bir sembolizm ve reklamcılık anlayışı olduğu doğrudur, ona denecek bir laf yok ancak öküzün altında buzağı aramak anlamsız. yok görseldeki havuzun yansımalarında kurukafalar varmış, yok camel devesinin ayağında penisini tutan adam gizliymiş falan. yuh artık...ha bir de şunu demiş kendisi, sigara firmalarının formula 1 gibi gençlere yönelik organizasyonlarda reklamlarını yayınlaması etik değilmiş. önermeye diyecek lafım yok ancak bilgilendirme eksik ve yanlıştır; formula 1, prestiji temsil eden bir organizasyondur ve gençlik organizasyonu değil, sporun en maliyetli alanı olan motorsporlarının zirvesidir. yani sadece maddi imkanı olan markaların yer alabileceği bir organizasyondur. varın, gerisini siz düşünün.
hesabın var mı? giriş yap