40 entry daha
  • benim o bahsedilen nusayri...

    bu kültürün ve inanç sisteminin kalbi sayılabilecek antakya'da doğdum ve büyüdüm. ilginç gelebilir ama 17 yaşıma kadar ne olduğumu bilmiyordum. kimse bana "biz nusayriyiz ve sen de öylesin" dememişti... ama bu normaldi. bu kelimeyi ilk duyduğumda da garipsemedim...

    8 yıllık sıra arkadaşım josef bir hristiyandı. rum ortodoks mezhebine mensuptu. ama ben 16 yaşımda öğrendim onun bir hristiyan olduğunu. tesadüf eseri öğrendim üstelik. bir gün nüfus cüzdanı düşmüştü cüzdanından. yerden alırken din hanesinde hristiyan yazdığını gördüm...

    - aaa lan sen hristiyanmışsın
    - evet
    - hiç söylemedin?
    - niye söyleyim ki anlamadım? lafı geçmemiştir.
    - o da doğru...

    çok zaman sonra şehrimden uzaklara gittiğimde, tekrar tekrar düşündüm ve sorguladım bunu. neden adının josef olduğunu hiç düşünmemiştim ki? neden pazarları kiliseye gittiğini söylediğinde bunda bir farklılık görmemiştim. çünkü biz de kiliseye giderdik ara sıra, papaz dimitri çok içten ve bilgili bir adamdı, tarihi öyküler anlatırdı...

    ama sonuç olarak annelerimiz aynı yemekleri yapıyordu, aynı arapçayı konuşuyorduk, kullandığımız lübnan şivesi bile tıpatıp aynıydı. din kültürü derslerine josef de giriyordu. aynı dönemde öğrendik fatiha suresini. hatta annem onun okuyuşunu daha doğru bulurdu. josef bütün cenazelerimizde hep yanımdaydı. hep fatiha suresini benden sonra bitirirdi. çünkü tane tane, yutmadan okurdu o...

    şehrimden ayrılmak üzereydim. işte o günlerde birileri bana kim olduğumu anlatmaya başladı. "sen bir nusayrisin" sözünü ilk o yıllarda duydum işte. ben ise bu kimlik ve etiketleme işinden memnun değildim o en deli ve kendimce en bilge çağlarımda."eee tamam ben nusayriyim, josef ortodoks, jilbert musevi (yahudi değil), mehmet sünni eee yani noolcak???"

    annem sabırla ve inatla anlatıp dururdu bunu. "kimseye nusayri olduğunu söyleme. seni anlamazlar. seni yargılarlar. sorular sorarlar. seni dışlarlar belki de...biz kimseyi dini için ayrı görmüyoruz. sen de farkındasın, bu şehirde her dinden insan var, ama onlar anlamazlar bunu, her şehir burası gibi olmayacak"...

    annemin bu sözlerinin üzerinden 10 yıl geçti. kısmen haklıydı. ama bugün nusayrilerin düştüğü durumu ne annem ne de başka bir büyüğüm tahmin edememişti...

    kim ne derse desin, ekşi sözlükte benim nazarımda, örümcek beyinli, faşist ve islam dinine mensup olduğu halde islamın anlamını bilmeyen, hoşgörü dini diye sayıkladıkları halde kendi dinlerini yaşamaktan çok başkalarının dinlerine saldırmaya ve hakaret etmeye çalışan sürüyle yazar var... işte onların destekledikleri muhaliflerden bahsedeceğim biraz.

    bir halk düşünün, nusayri halkı, her zaman vatanını seven, vatandaşlık görevlerinin bilincinde, demokratik, barışçıl ve laf olsun diye değil gerçekten kardeşçe yaşamayı benimsemiş bir halk bu... bir hükümet düşünün. sığınmacı adı altında, muhalif adı altında, özünde sert ve faşist düzeyde islamcı ve açıkça nusayri düşmanı olduklarını dile getiren 70 bin insanı nusayri, hristiyan ve birçok inancın iç içe yaşadığı bu bölglere yerleştiriyor. bu katıksız teröristler türkiye ve dünyaya "biz masumuz, biz mağduruz" mesajı verirken, istedikleri zaman sınırın ötesine geçip ellerine silah alıp eylemlere ve alevi, nusayri katliamlarına devam ediyorlar...

    sözlükte bu adamları savunanları görünce sormadan edemiyorum tabi... hangi sığınmacı ya da mülteci tanımına uyuyor bu "vur kaç sisteminde" hareket eden gerillalar? belki de biraz tdk sözlük okumak gerekiyor ekşi ile beraber. en azından terörist ile mültecinin farkını anlayabilmek adına...

    neyse ne! belki de hepsi komplo teorisidir. belki de çok da sikimde bile değildir suriye de yaşananlar. belki öylesine atıp tutuyorum. ama bildiğim birşey var. o bahsettiğiniz adamlar şimdi "sıra size de gelecek, bize dokunursanız recep'i ararız" diye halkıma tehditler savuruyor. benim halkımın ödediği vergiyle karınlarını doyurup benim halkımı tehdit ediyorlar...

    ne acı, nasıl büyük bir çaresizlik bu, anlatmaya gücüm yetmiyor. bu güzel halk, bu güzel insanlar bunları haketmiyor. ama görünen o ki, emperyalist güçlerin ortadoğuyu savaşa sürüklerken kullandığı kozlardan bir tanesi de bu halk, nusayriler... o kirli eller domino taşlarının en başındakine dokundular. şimdi kutuplaşmalar artıyor. esad'ın bir nusayri olması da pek tesadüfi görünmüyor gözüme açıkçası. taşlar devrildikçe savaş büyüyecek. savaşı hem abd hem türkiye güçlendirecek, ki savaşı başlatacak milisleri beslemeye başladık bile...

    şimdi geçmişe bakıyorum, çocukluğuma. annemin sözleri çınlıyor kulaklarımda; "kimseye nusayri olduğunu söyleme" diyor hala. ben de karşılık veriyorum o'na içimden; "keşke hiçbiriniz hiçkimseye söylemeseydiniz..."

    benim o bahsedilen nusayri...

    ve artık barışçıl duygularımın tümünü yitirmiş durumdayım. nefret tohumları büyüyor içimde. savaş meraklılarına, faşistlere, islamı ve diğer dinleri siyasal manevralar için kullananlara, insanlara yalan yanlış resimler gösterenlere, her gösterilene inanan, her duyduğunu doğru kabul eden, düşünmekten aciz beyinsizlere yüksek sesle haykırmak istiyorum;

    "nusayriler savaş istemiyor! nusayriler vatanında ne olduğu belirsiz yabancıları istemiyor! nusayriler devletine bugüne kadar karşı gelmedi, gelmiyor! nusayriler kim ne yaşıyor neye inanıyor ne bok yiyor umursamıyor, kimseyi kimseden ayrı, kimseyi kimseden üstün tutmuyor, yani kimseye karışmıyor! yani siktirin gidin, kirli ellerinizi topraklarımdan çekin ve siktirin gidin!"
102 entry daha
hesabın var mı? giriş yap