4 entry daha
  • "bugün berlin'de kederden gebermekte olsam da"

    münevver andaç, çocukları renan ve memet fuat ile birlikte italya'nın dünya barış konseyi delegelerinden joyce salvadori lussu'nun desteği zengin işadamı carlo giullani'nin aracılığıyla yunanistan üzerinden polonya'ya geçer. nâzım, kendisi için kocasından boşanan vera ile birlikte yaşamaktadır.

    //(...)

    ağustos başında * münevver andaç, renan, memet polonya'daydılar. nâzım küba'dan yeni dönmüştü. yorgundu, yaşadığı büyük coşkunun ardından tükenmiş gibiydi. üç aylık bıraktığı oğluyla karşılaşınca ne yapacağını bilemiyor, polonyalı dostlarıyla bu konuyu konuşurken çok heyecanlanıyordu.

    nâzım'a uçağın ne zaman geleceğini söylemediler. akşam yatmaya gitmesinden az sonra münevver'le memet'in otele geldiklerini de haber vermediler. karşılaşma sırasında nâzım'ın bir kalp krizi geçirmesinden korkuyorlardı.

    tam anlamıyla polonyalı aydınların sevgi çemberi içindeydi. onu polonya'nın şairi sayıyor, üstüne titriyorlardı.

    ertesi sabah kalktıktan bir süre sonra, havaalanına gitmesine gerek kalmadığını, münevver ile memet'in otelin lokantasında kendisini beklediklerini öğrendi.

    şairi korumak için alınan bu önlem, buluşmanın havasını daha baştan tatsızlaştırmıştı. gelenleri, değil havaalanında, gece otelde bile karşılamaması, bu gelişten hoşlanmadığını gösteriyordu. başka türlü yorumlanamazdı.

    nâzım ne kadar içten davranmaya çalıştıysa da, tedirginliklerinin baskısı altındaydı. rahat değildi.

    münevver andaç sormak gereğini duydu: artık geldiklerine göre, evlendiği kadından ayrılıp onlara dönecek miydi? şair bunun olanaksızlığını belirtti. vera'yı kocasından ayırarak evlenmişti. ayrıca ölümün eşiğindeydi. son günlerini yaşıyordu. onların geleceğini aklının ucundan bile geçirmemiş, ölmeden onlara nasıl olsa kavuşamayacağını düşündüğü için evlenmişti. joyce lussu'nun böyle bir girişimde bulunacağını, kısa bir süre önce, paris'te, küba'ya gitmek üzereyken öğrenmişti.

    genç miydi kadın? evet. güzel miydi? evet.

    peki, onlar ne olacaktı?

    nâzım'ın polonya'da kendisini çok seven aydın insanlardan oluşan bir çevresi vardı. onları varşova'ya yerleştirecek, bir ev tutacak, dayayıp döşeyecek, münevver'e iyi bir iş bulacaktı. kendisi moskova'ya dönecek, oradan gerektiğince para gönderecek, her türlü yardımı yapacaktı.

    (...)

    nâzım varşova'da on beş gün kadar kaldı, bu arada bizim radyo'da birikmiş telif ücretlerini almak için laypzig'e gidip geldi. polonyalı olmadıkları için kiralık ev bulmaları olanaksızdı. borç harç bir daire satın alındı, döşendi, münevver andaç'a doğu dilleri fakültesi'nde bir öğretmenlik görevi bulundu. bu işten alacağı para gereksinimlerini karşılamaya yetecek kadardı. ayrıca nâzım'ın şiirlerini fransızcaya çevirmeyi de sürdürecekti.

    joyce lussu, şairden gelen teşekkür mektubunun ardından, münevver'in olanları anlatan mektubunu alınca, büyük düş kırıklığı yaşadı. sevgili karısının, üç aylık bıraktığı oğlunun özlemiyle yanan, hayran olduğu şair birdenbire yok olup gitmiş, yerini iki karılı bir adam almıştı.

    vera ise moskova'da son derece tedirgindi. her gün birkaç kez nâzım'a telefon ediyor, münevver'le, memet'le neler konuştuğunu soruyor, daha fazla onlarla kalmamasını, bir an önce eve dönmesini istiyordu.

    münevver ile kızı renan'ı, özlem dolu şiirlerinde "memet! memet!" diye seslendiği sevgili oğlunu, polonyalı dostlarına emanet eden nâzım hikmet, oradan laypzig'e geçti, birkaç gün kaldıktan sonra berlin'e gitti.

    11 eylül 1961'de, doğu berlin'de, ünlü "otobiyografi" başlıklı şiirini yazdı. bu ilginç özette yaşamına yön vermiş kadınlarından üç dizede söz ediyor, oğlunu ise hiç anmıyordu.

    nâzım hikmet'in varşova'da münevver'e bir araya gelemeyeceklerini söylerken, oğluyla özlediği yakınlaşmayı kuramadığını duyumsarken ne büyük üzüntüler yaşadığını "otobiyografi"sinin sonundaki bir dize çok iyi anlatıyor. "bugün berlin'de kederden gebermekte olsam da," diyor şair.

    nâzım'ın münevver'e âşık olup piraye'den ayrılmaya kalktığında ne büyük üzüntüler yaşadığını yayımlanmış bulunan mektuplarından, piraye'ye, memet fuat'a, vâ-nû'lara yazdığı mektuplardan biliyoruz.

    vera'ya âşık olup münevver'den ayrılmak, oğlunu yanına alamamak durumunda kaldığında duyduklarını, çektiği acıyı gösteren böyle belgeler yok.

    ama "bugün berlin'de kederden gebermekte olsam da" dizesi her şeyi çok iyi özetliyor. ölümün yaklaşması değildi onu böylesine kederlendiren, varşova'da yaşadıklarıydı...

    (...)//

    memet fuat

    iç. "nâzım hikmet" (yaşamı, ruhsal yapısı, davaları, tartışmaları, dünya görüşü, şiirinin gelişmeleri), adam yayınları, 4.b., istanbul-ekim 2001, s. 656-663.
58 entry daha
hesabın var mı? giriş yap