3 entry daha
  • çoğu zaman dikkat etmeyiz, bakar geçeriz. oysa incelikler, güzellikler ve hatta hakikatlar hergün gözlerimize değer geçer; "gerçek", kapımızı çalar ve ona şöyle deriz: "git başımdan! ben hakikati arıyorum!"

    çoğu zaman hakikat arayışında o kadar samimiyizdir ki onu nasıl ve hangi gözlerle arağımızı hiç düşünmeyiz. çabalar da çabalarız, ama hüsranda olabileceğimiz aklımızın ucuna bile gelmez!

    neyi ararız? niçin ararız? nasıl ararız?

    gerçekten ararız, sorarız, sorgularız, kafa yorar, ter döker, yıllar yılı hakikat için gayretkeş adımlar atarız. şöyle durup da geriye ve geldimiz yere baktığımızda sormadan edemeyiz: "buraya nasıl geldim, neden buradayım, ne arıyorum?" debelenmeyle geçen bütün o yıllar, birkaç soruyla berhava olurken, kafamız gönlümüzde yankılanan kılıç sesleriyle yeni bir cenk meydanına dönüşüverir.

    yıllar bu kadar tez geçmiş; aranan, yolda unulmuş, yolumuz da, yolculuğumuz da birbirine karışmıştır. ve sukut-ı hayal kaçınılmazdır!

    böyle bir mukaddimeyle işim yoktu. sadece herkesin malûmu "bakmak" ile "görmek" arasındaki klişe farka bir kez daha dikkat çekmek istemiştim.

    çünkü bugün onu yaşadım.
    gülhane'de dolaştım.
    sağa sola bakındım.
    ve onu gördüm.
    oradaydı.
    hiç bir yere gitmemişti.
    susuyordu.
    aldırmıyordu.
    kendi halinde marmara'yı seyre dalıyordu.

    kim mi o?
    o, gotlar sütûnu.
    o, bir muharebe çocuğu.

    'got kıran' unvanı almış roma imparatoru ii. claudius’un (268 - 270) gotlara karşı sırbistan’ın niş şehri yakınında kazandığı zafer hürmetine dikilmiş.

    sarayburnu'nda, topkapı sarayı'ın üçüncü kapısı önünde. kimi on beş metre diyor, kimi on sekiz metre. (dayanamadım, kendim ölçtüm; ama tepesine çıkarak değil! tabandan yukarı iki metresini mezürle, kalan kısmı mesafe tahmin usulüyle hesap ettim. sonuç, 17 metre.:) kaidesi üç basamaklı. yekpare bir mermer. sütun başı korint üslubunda kartal armasıyla süslü.

    etrafını ağaçlar çeperlemiş. hemen dikkat çekmiyor. önünden birçok insan geçiyor ama onu görmüyor. onunda insalara hiç aldırdığı yok; başı dik, alnı ak, gülhane'den ufka yüzyıllardır nazar ediyor.

    baktım ve gördüm. ne olduğunu sordum. niçin var, ne zamandan beri var, öğrendim. anlamı ne, sordum. anlamını öğrendim.

    artık gotlar sütunu benim için de var! onu tanıyorum, o da beni tanıyor. dokundum ona, konuştuk, tanıştık ve zaman mefhumunu aramızdan kaldırdık.

    onunla siz de tanışın!

    o size asırlar öncesinden kokular, tatlar, sesler sunsun; siz de ona "onu anlamış olmayı"...
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap