173 entry daha
  • insanlık aleminin, toplumlar üzerinde en efektif ama bir o kadar da muğlak kavramıdır. ahlak aslında bireysel vicdanın toplum üzerine yayılmış hali olabilir. lakin vicdansız insanların zaten ahlak denen kavramla pek ilişkisi olmadığı görülüyor. yani bir yaptırımı yok. toplumu her ne kadar derli toplu tutuyor gibi gözükse de manipülasyona çok açık ve belli çerçeveler içinde olmamasından ötürü havada bir kavramdır.

    yere tükürmek bir ahlaksızlık mıdır? aslında evet. ahlak kuralları devlet tarafından tamamiyle olmasa da kısmen korunur. lakin yere tüküren birine şimdiye kadar ceza kesildiğini görmedim. çünkü o adam cinsel içerikli bir şey yapmadı. evet ahlak denildiği zaman cinsellik geliyor insanların aklına. ahlak = cinsellik. ahlak havada bir kavramdır dememin sebebi bu. çünkü "ahlak kuralları" sadece cinsel olaylar vuku bulduğu yerde dile getirilen bir şey. sokakta öpüşen genç bir çift "ahlaksız"dır.

    ahlak masası diye bir büro var emniyet çatısı altında. 90'lı yıllarda bu adamların sadece otellere, evlere fuhuş baskını yapmaya gittiğini gördük haberlerde. bu adamlar sadece fuhuş çetesi çökertiyorsa ne işe yarıyorlar arkadaş? sonuçta olay çete işi ise organize şube de bu işi yapabilir. fuhuş dediğin olay parasını verip, bir kadınla yatmaktır. ama bunların yaptığı iş denetimsiz*ve vergisiz yapılan işi sonlandırmak. resmi olarak açılan genelevlerde yapılan iş fuhuş olmuyor mu? oluyor... asıl olay, cinsellikten rahatsız olması istenen bir toplum oluşturmaktır. bekar adama ev vermemek, dul kadına "vermemesi için hiç bir sebep yok" gözüyle bakmak da aynı ahlak kuralları içinde yer alır. toplumlar ne yönde baskılanmak isteniyorsa, ahlak kuralları da o paralellikte uygulanır. insan haklarına aykırı olacak yasaları çıkartamayan devletler, bu kurallar ile baskılama işini topluma verirler.

    bu örnekler aslında ahlak algısının ne kadar değişken olduğunu gösteriyor. ahlak kuralları toplumların belirlediği kurallar bütünü değil, toplumları yönetenlerin toplumlara yedirdiği hizaya sokma biçimidir. "ahlak nedir?" sorusuna verilebilecek cevaplar ile "aşk nedir?" sorusuna verilebilecek cevaplar, nitelik olarak çok benzerler. ikisi de o kadar soyut ve o kadar çok şekillidir ki 1 milyar insan farklı farklı tarif etse de yine 1000000001. insan çıkıp yeni bir şey sunabilir. bir insanoğlunun hayatı boyunca tanıdığı insanları, gördüğü, duyduğu, yaşadığı şeyleri tüm insanlığın toplam yaşanmışlıklarına oranlarsak çok küçük bir sayı elde ederiz. işte o insanoğlunun kendisinden sonra gelen insana* aktarabildiği de kendi yaşadıklarının* en fazla çeyreği kadardır. hal böyle olunca ahlak kuralları bireylere farklı toplumlara farklı sirayet edebilir. toplumlar içinde çeşitli bölümlenmeler ve ayrışmalar yaşanabilir.

    bu ayrışmaların ve farklılıkların, bölgesel adetlerden ve geleneklerden geldiğini düşünürsek eğer ahlak kavramının bir bütünlüğü olduğunu ya da genelliği olduğunu söyleyebilmek zorlaşır. çünkü bir şehirde sokakta yere tükürmek tepki görmenize neden olabilirken, bir başka şehirde kimse umursamayabilir.

    ahlak kuralları; insanların yapamadıkları şeylerin* başkaları tarafından topluma açık yerlerde icra edilmesini önlemek amacıyla oluşturulmuş kurallar bütünüdür. ahlak kurallarının olmadığı bir toplumda bütün yaşlıların otobüslerde ayakta kalacağını düşünen insanlar elbette olabilir. fakat ahlak kuralları varken de yaşlılara yer vermeyen insanlar var. bu kurallarla alakalı bir şey değil. vicdanı serbest bırakırsanız çıkış yolu aramak zorunda kalmaz. ahlak kuralları zincirlenmiş vicdanların rahatlama yoludur.

    sokakta öpüşen genç çiftler ahlaksız değildir. aslında ahlaksızca olan; onlara müdahale edip, senin hayatının zerresine bile karışmamış bir insanın hayatına müdahale ederek, mutlu bir anını piç etmektir. aynı zamanda bu bir vicdansızlıktır. ahlak bu kadar ters tepebilen ve çok yönlü bakış açısına sahip bir kavram. o yüzden havada. eğer bir kavram toplum tarafından benimsenip de bireyler tarafından net bir şekilde açıklanamıyorsa pek de etkili bir yanı yoktur açıkçası.

    bu yazıyı ahlak kavramına saldırı olarak yazmadım. zaten çok yüzeysel bir bakış açısıyla basitçe yaklaştım bile denilebilir. zira çok geniş ve çok soyut bir kavram olduğu için; derinlerine indikçe daha çok çelişki, daha derin konular, başka kavramlarla bağlantıları ortaya çıkıyor. sadece üzerinde konuşulduğu kadar irdelenmediğini, içeriğinin sorgulanmadığını ya da yeterince toplumun üzerine düşmediğini düşündüm. çünkü genelde insanlar kendi çıkarları doğrultusunda kullanabiliyorlar bu kavramı. toplumu hedefe odaklamak için bir adet işaret parmağı ve "ahlaksızlar" diye bağıran bir ağız yeterli.

    dipnot düşeyim: "sokakta öpüşen çift" örneğini kasıtlı vermedim. ahlak deyince, aklıma "ahlaksızlar" diyerek dövülen çiftler geliyor.
598 entry daha
hesabın var mı? giriş yap