5 entry daha
  • toplumumuzun kültürel gelişimine ayak uyduracak şekilde mükemmel şekilde ticarete dökülmüş psikopat ağırlama ortamıdır. nasıl mı? dandikten ciddiye doğru.

    birincisi: sınırsız içki, sınırsız meze gibi ultra herşey dahil sistemlerle hesabını baştan bilenlere cazip imkanlar sunulmaktadır.

    ikincisi: içindeki sıkıntıyı atmak isteyen, hatta ne kadar gergin bir yaşamı olduğunu arkadaşlarına göstermek isteyenler için uygun ortam sağlanmaktadır. ilk olarak fasıla gittiğimde iş yaşamına atılmamıştım. bizim orada bulunuş amacımız ilk maddede anlatılan sınırlı bütçeyle, gençlik iştahını olduğunca karşılamaya yönelikti. tesadüf günlerden cumaydı ve yan masada iş yaşamının başında olduğunu sandığım kızlı erkekli geniş bir grup vardı. giyimleri, lacivert, siyah takım elbiseler döpiyesler filan bu ekibin finans sektöründen olduğunu düşündürmüştü. elit, kibar, samimi ve mesafeli, aslında tamamen olumlu görülen bir havada sohbet kahkaha ve yavaşça gıdalara yumulma ile onlar için akşam başlamıştı. ancak şişede durduğu gibi durmuyor tabi. tüm haftanın gerginliği deyimi ne demekmiş anladık. hatta aralarından en şık giyimli abimizin gravatını kafasına rambo edasıyla bağlamış olmasıyla, "aman yarabbi ileride bizde mi böyle olacağız" diyerek iş hayatından tırsar olduk, çünkü komşu masa tamamen iptal olmuştu.

    üçüncüsü: bizlerin genetiğine işlemiş ilişki mazoşizmi kullanılırak fasıla karşı bağımlılık yaratılır. pazarlamada belden aşağı vurma taktiklerinden biridir bu. sevgi, aşk konusunda baskılardan, işin doğasından uzaklaşıp dengelerini şaşırmış bir toplumun, üstün yaratıcılığı tabiki aşk acısını anlatan şarkılara yansımıştır. bir zamanlar bu acıyı kendi içinde yaşayıp sakin sakin içen delikanlılara özenen gençlik,
    - acısını çözmek için kendi kendine düşünmek için içmekten uzaktır, aslında içmekten uzaktır.
    - sıkıntısını rambo gravat örneğindeki gibi sadece dışavurduğu abuklukla hafifletebilmektedir.
    - türk müziğinden içine işlemiş olan aşk acısını en baba isyan gibi örneklemiştir. (yeşil biber türk müziği, arabesk isot falan)
    hal böyle olunca bu ekip şimdi aynı şarkıları bağıra bağıra söylemektedir. en çok böğürenin gecenin "en çok acıyı çeken adamı" ödülünü alırken fondip yapılmaktadır. nerede aşka, aşkına saygı; nerede olayın kişiselliği, nerede gerçekliği. ben daha yazarken koptum gittim samimiyetsizlikten dolayı.

    bu konuda en ayar olduğum noktayı yazarak gene asabiyetime fren koymak istiyorum. şimdi efendim bana yıllardır acı ve komik gelen bir türk adeti var bu konuyla ilintili:
    kaş göz yapıp gerdan kırarak manidar şarkıyı söyleyip karşılıklı oynama.

    bu bir başlık olamayacak kadar uzun ancak altı da sağlam doldurulabilecek bir destandır. fasıl modunu inceleyelim:
    ortamda promil, bahşiş ihtiyacı, ses düzeyi, kendini gösterme ve yandaş bulma ihtiyacı hızla yükselmektedir.
    benzer şekilde süper ego çakırkeyif olduğundan, oynamaktan utanma, bet ses farkındalığı vs gibi önemsiz denetimler üzerindeki kontrollerini aksatmaktadır.
    en iyi fasıl şarkılarından biri çalınıyor olsun, hangisi farketmez. çalgıcılarımız sesi köklemekte ve yıkılan salonun sesini bastıramamaktadır. artık sözlerin naifliği, kişiselliği gözardı olmuştur bile. herkes birbirine şarkıyı söyleyip, kaş göz yapmakta, anla durumumu, vay bak aynı sen gibilerden gerdan kırıp; üstüne üstlük kahkahalar atmaktadır. daha da fenası şarkıda okunan belayı suratına okumaktadır. şimdi bunu ekip içinde (yani fasıla gelip aynı masada oturan güruh, hani arkadaşımın arkadaşı falan) yaparken öyle samimiyet de pek aranmaz. bela da okursun, yaktın beni de dersin. bir yandan da o mimik yağmurunu unutmayın: o kız ötekine kaşgöz; adam diğerine omuz titret; bu çılgınlıkta aşkın coşkusu eşittir yalnızlığın yüceliğidir. herşey içiçe geçmiştir. hah işte bu psikopat eğlencenin zirvesini en samimi ikililer yaşarlar. sevgili, kanka, kırk yıllık dost hepsi olabilir. fakaat ikililerin performansı fasılın mutlak başarısıdır.

    ben neye ayar oluyorum da yazamıyorum şurada: ben üzgün olacağım en yakın arkadaşım seni anlatıyor lan gibilerden kırıtacak bir de üstüne gülecek. ben de gülerim ama önce bi çakarım sonra gülerim. (tehlikeli psikolojik hallerde iken fasıla gitmedim sanırım, ya da masadaki oturma düzenini uygun seçmişimdir.) ancak çoğu kişi için fasılda ne mümkündür tavrını koymak. bünye çoktan laçka. hatta ağır hakaretlere rağmen çok güler eğlenir gözükenler fasıldan çıkılınca vay be çok ihtiyacın varmış, yerlerde olup dimdik duran adam övgüsü alabilir. bunun da hafızalarda tutulması evlere dağılana kadardır.
    ...
    (vay be ne eğlendik. ben gene sinirli çıktım, eve gidince rehabilitasyon amaçlı iron maiden dinlerim artık.)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap