24 entry daha
  • senaryosunda ufak tefek kusurlar bulundursa da görüntü yönetmeni robert krasker'a oscar kazandıran sinematografisiyle yücelen, orson welles dayının piç gibi gülümsediği anlarla gönüllerde taht kuran, öykünün ve film noir janrının gizemli ve gerilimli haliyle müthiş bir tezat oluşturan neşelendirici score'uyla insanı rahatlatan, viyana şehriyle adeta bütünleşen film.

    eser boyunca gölgelerin ve ışığın kullanımının; uzun, bomboş ve puslu sokakların mekan olarak seçilmesinin; ve olay örgüsünü şekillendiren suç/çıkar güdüsünün film noir tarzına ait olması önemlidir. sinematografiyle ilgili en dikkat çekici detay, krasker'ın kamerayı filmin büyük çoğunluğunda eğik (canted/tilted) şekilde kullanması ve karakterlerin yüzlerine yaptığı ufak tefek yakınlaşmalar dışında pek fazla hareket ettirmemesidir (o pek güzel çiçeğin içinden geçme sahnesini bir kenara bırakarak konuşuyorum). dikkat edilirse kovalamaca sahnelerinde bile kamera tüm hareketi sabit bir şekilde kaydetmektedir. ama bana kalırsa ışıktan da, gölgelerden de, açık hava planlarından da, kameranın sabit olmasından da daha ön planda olan bir sinematografik öge varsa o da kameranın sürekli eğik olmasıdır. burdan illa bir sembolizm devşireceksek savaş sonrası viyana'sında çoğu şeyin yolunda gitmediğini ve filmde konu edilen olayların ve ilişkilerin hayra alamet olmadığını söyleyebiliriz sanırım..

    kapanış shot'ı da ayrıca güzeldir. pek çok eleştirmen tarafından britanya sinemasının en büyük ürünü olarak kabul edilir.
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap