2 entry daha
  • tolstoy'un klasiklerinden.
    incil'den "fakat ben size diyorum ki her kim bir kadına hırs ve arzu ile bakarsa içinden onunla zina etmiş olur" gibi bir cümle ile baslayan ve karısından cok cektiği bilinen tolstoy'un evlilik üzerine fırtınalar koparması muhtemel, insan(kadın-erkek) ilişkilerini irdeleyen kitap.

    bu sırada gülme mi, ağlama mı ne olduğu belli olmayan bir ses işitildi. başımızı çevirdiğimiz vakit benim hizamda oturan kır saçlı, parlak gözlü adamı, farkında olmadığımız halde, yanımıza kadar gelmiş, ayakta gördük. geçen konuşma ona pek dokunmuş olacak. hali değişmiş, yüzü kızarmıştı. bir yanağının adaleleri sinirden çekiliyordu. işkilli bir sesle:
    -ne imiş o aşk, dedi, evliliğin meşruiyetini temin için aşk?...
    kadın, söze yeni karışan bu komşumuzun heyecanlı olduğunu fark ederek, hazımlı gördü ve izah etti:
    -hakiki aşkı konu etmiyorum, eğer erkekle kadın arasında böyle bir sevgi mevcut ise evlilik pek tabiidir.
    parlak gözlü adam mahcubiyetle gülümsemeyerek:
    -peki ama, dedi, hakiki aşktan neyi kastediyorsunuz?
    artık bu münakaşayı nihayet vermek istediği apaçık görülen kadın cevap verdi:
    -aşkın ne olduğunu bilmeyen yoktur!
    -ben bilmiyorum. onun tarifini sizden işitmek isterdim.
    -pek basit…
    kadın biraz düşünmeye lüzum gördü. sonra devam etti:
    -aşk…aşk... dedi. bir kadın veya erkeğin mukabil cinsten bir kimseye karşı tercih duygusudur.
    -(gülerek) tercih. ne kadar zaman için? bir ay mı, iki gün mü, yarım saat mı?
    -affedersiniz ama siz başka şeyden konuşuyorsunuz galiba.
    -hayır, aynı şeyden konuşuyorum.
    avukat:
    -bayan demek istiyor ki, evlilik kuvvetini aşktan, bağlılıktan almalıdır ve ancak böyle olursa o evlenme kutsiyet kazanır. sonra hakiki bir sempatiye, siz istersiniz aşk deyiniz, ciddi bir bağlılık esasına dayanmayan evlilikler için de ahlaki mükellefiyet mevzubahis olamaz.
    son sözü kadına dönerek söylemişti. kadın bir baş işaretiyle avukatı tasdik etti.
    -sonra...
    avukat devam edecekti. fakat kendini zor tuttuğu anlaşılan muhatabı ona meydan vermedi.
    -ne münasebet! ben de işte aynen ondan bahsediyorum. yani herhangi bir kimsenin karşı cinsten diğer bir kimse için duyduğu kötümser tercih duygusunu soruyorum: bu tercih ne kadar zaman için?
    kadın (omuzlarını kaldırarak):
    -ne kadar zaman için olacak, pek uzun, belki de yaşadıkları kadar.
    -romanlar için evet, fakat hayat için asla! bu kötümser tercihin yıllarca sürdüğü de pek azdır. çok kere aylara, haftalara, günlere, hattâ saatlere hastır.
134 entry daha
hesabın var mı? giriş yap