236 entry daha
  • ekşi sözlük'ün en güzel tarafı bu, dışarıda söylediğinde insanların yüzüne tuhaf tuhaf bakmasına sebebiyet verecek şeyleri burada yazabiliyorsun, birisi çok canını sıkarsa da ignore list'e (mallar değil, vahim istisnalar dışında kimse kimsenin "mal" olduğuna sanaldan hükmedemez) ekliyorsun.

    bu bağlamda söyleyeyim, oruç en severek yaptığım ibadettir. bugüne kadar ne oruç ile, ne de oruçlu iken karşımda yemek yiyen kişi ile sorunum olmadı. hatta olan insanları tanıyınca şaşırdım. çünkü belli bir saate kadar kendini dünya nimetlerinden tamamen çekme, ondan sonra belli bir süre o nimetlere yeniden erişim, sonra yeniden çekme fikri bana çok cazip, hatta gavurların tabiri ile challenging geliyor, zira sınırlarını zorlamayı seven bir insanım.

    bence bu işin ateist olmakla falan da ilgisi yok, hatta şahsi kanaatimce her insan bi kere sabahın kör saatinden akşam 19-20 sularına kadar aç kalmayı, küfretmemeyi, göte çatala bakmamayı denemeli ve orucunu deniz kenarı, çayır çimen, manzara vb. bir ortamda açmalıdır. "efendim dünya nimetlerinin kıymeti gak guk böyle şey olmaz", kendini o kadar tuttuktan sonra yediğin yemek, gördüğün çatal, içtiğin su iki kat daha lezzetli/kıymetli oluyor. bunlar elinden alınınca hayatın ne kadar renksizleştiğini anlıyorsun, hatta ben materyalist bi insan olsam oruçluyken agresifleşenlere "gördün mü lan yarraam, nimetler elinden alınınca hayvana döndün" diye kontrargüman koyup kendi savımı güçlendiririm.

    ayrıca oruçluyken sinirli olan, agresif olan, iftara yetişecem diye hızlı araç kullanıp kazaya/mağduriyete sebebiyet veren insan kendisini bir gözden geçirmelidir. yemeğe yetişemedim diye orucumu defalarca su + twix (şahane gidiyor) ile açtığım oldu, ne birine omuz attım, ne kavga çıkardım, ne de mağduriyete sebep verdim. elimde olmadan bir şey yaptı isem ona yapacak bir şey yok. ayrıca %100 dikkat isteyen ve en ufak bir aksamada insanların mağduriyetine sebep olacak bir iş yapsaydım oruç tutmazdım, bu durumun oruç tutup insanları terörize etmekten daha caiz olduğuna inanıyorum.

    ramazanda bir insanın elinde sandviç görüp "vay monakodumun evladı, biz burada oruç tutalım sen karşımızda tıkın, tahrik oliyürüm, inancıma hakaret ediliyür" diyen bir insanın içinde kesinlikle "ulan ya öldükten sonra hiçbir şey yok ise?" şüphesi vardır. bir insan bir yükümlülüğü yerine getirirken karşısındaki kişi getirmediği için kızgınlık hissediyorsa bu, o kişinin o görevi ifa ederken kendini keriz gibi hissettiği anlamına gelir. açıkçası ben bundan o insanın o yükümlülükle arasının hoş olmadığı sonucunu çıkartırım.

    kısaca: türkiye'de oruç konusunda çok vaveyla kopartanların hepsinin kafasında kocaman bir "ulan acaba?" var. eminim ki tutmuyor diye karşısındakini terörize eden derininde bir yerde "ulan acaba haybeden mi tutuyoruz" diye düşünüyor, oruç ile çok problemi olan da içinden "la acaba tutsak mı" diye geçiriyor. özgür irade diye bir şeyin olduğuna inanmıyorum, hepimiz aile, toplum, çevre, medya, milli eğitim gibi faktörlerden etkilenerek şekilleniyoruz. katolik ülkede doğup müslüman olan haber değeri taşıyor ama müslüman ülkede doğup müslüman ölenin haber değeri yok, zira birincisi nadiren oluyor. bunun üzerinden empati kurulsa dünya daha güzel bi yer olur.

    şimdi müsaadenizle, bu yazıyı okuyup okuyup sonunda "ulan madem o kadar seviyorsun git oniki ay oruç tut" diyecek kişinin kafasına indireceğim gürgeni suya yatırıyorum.
160 entry daha
hesabın var mı? giriş yap