• yaşadığı toplumla bütünleşemeyen insanın içerisinde olduğu durumdur.

    "şu andan itibaren ocak dışısın" tadında bir hal değildir ayrıca sevgili mizah severler. dışlanmanın, küçümsenmenin, yadırganışın, arayışın hikayesidir.

    başarı ve lanetlenmenin arasında geçirilen bir hayatın tanımıdır. kavrayamayışın, direnişin, gücün-zayıflığın öyküsü. eski adıyla canavarın, kurdun kendi türündekilere niyazı.

    ---

    daha küçükken hissettin farkındalığın en ilkel halini. genetik diziliminin rastlantısı seni böyle yapsa da ailenden gelen dini öğretilerle yorumlamaya çalıştın varlığını, henüz anlayamamışken insan olmayı. şüphe keskinleşmemişken içinde, varlığının nedeni sorusuna ikna edici cevaplar buldun o yaşta. ancak ileride görecektin, mantığın gelişince anlayacaktın düştüğün hatayı. seni yaratmakla mükellef tanrı sürekli şekil değiştirecekti senin için. önce yaşlı, heybetli ak sakallı bir adam olacak sonra bir ışık parçasına dönüşecek ardından her şey olarak adlanacak en sonunda sadece karanlık olacaktı.

    arkadaşlarına anlattığında anladıklarını alay ettiler seninle. ilk kez o zaman anladın beş kişilik bir grubun bile kendince kurallar oluşturduğunu. düzenleri doğrultusunda ufak ufak bu işe giriştiklerini. ya onlardan olup ya olamayacağını küçükken anladın. ancak zorladın aralarına girmek için. inanmasan da kurallarına uydun kalabalığa yalnız kalmamak adına. ebeveynlerin sana "çok zeki bu çocuk" diyorlardı her ne kadar alamasan da karşılığını arkadaşlarından. zorladın. olmadı tabii. zira onlar senden bir kere şüphelenmişti. artık tekin değildin sen. hissediyorlardı aralarında olmak için numara yaptığını. tecrübesizdin çünkü. zorladılar seni. bitmek bilmeyen testler.

    anladın ki gerçek içeriye atılmalıydı, saklanmalıydı. oysa insanın doğasında yok muydu güzelliği türdeşleriyle paylaşmak? doğru olduğuna inanılanı herkese bağırmak. ancak ileride anlayacaktın doğal olanın sen olamayacağını. onlar, kendi aralarında kardeş olanlar... senin kardeşlerin değillerdi.

    ilk kez aşık oldun liseye başlamadan önce. karşındakiyle iletişime geçmekten kaçındın. sebep onu kaybetmek korkusu değildi, hayır. sen, ötekiler gibi olacağından korktun. onlara benzeyeceğini düşünüp geri çekildin. aklında şekillendi aşk ilk kez. güzel geliyordu sana. birini istemenin ne demek olduğunu kavramıştın. fakat bir şeyler yanlış gelişti. aklını durduramadın, sevdiğin varlık şekil değiştiriyordu. sana benziyordu o hayallerinde. seni anlayan tek kişiydi. hayaller kurdun onunla ilgili. sürekli kurtardın onu kötülüklerin elinden. saftın çocuk. çok saf.
    aşk düşündüğün gibi çıkmayacaktı çünkü. o da senin kardeşin değildi.

    gençliği tırmanmaya başladın sen. için kıpır kıpırdı. yer edinme isteğinin harareti sarsıyordu seni adeta. kendini göstermek istiyordun. ancak dışarıdan öyle gözükmüyordun. sıyrılmaya çalışanları kötüledin sen hasetle. ileride fark edecektin senin kardeşin olmayan insanlara benzemeye başladığını.
    tecrübelerin arttı çocuk. insanlar ne düşündüğünü göremiyorlardı artık. sana inanmadığın, haketmediğin ünvanlar verdiler. fakat dert değildi, aralarındaydın işte. erkeklerini, dişilerini aldın kendine. yaşama rolünü oynamaya çalıştın sen. ihanet ettin öfkene. ancak kurt ısıracaktı seni, zamanın azalıyordu çocuk. sen sadece farkında değildin. gözlerini kapamıştın o yöne.
    okullara gittin, kalabalıklara karıştın. karaktersiz insanların kötülüğünden bahsettiler sana. ne feci şeydi öyle olmak. ancak sen hiç öyle gözükmüyordun... sen iyi kıvırdın çocuk, tecrübelerin arttı. yalancıları seçtin aralarından. karaktersizliğin feciliğinden dem vurup seni olduğun gibi kabul etmeyen üvey kardeşlerini anladın. fakat hayatta kalmak istiyordun. yalnızlık henüz kaldırabileceğin bir yük değildi. sen oldukça yetenekli bir karaktersizdin çocuk. ancak bunu ileride kabul edecektin.

    aşkın en güçlü hali geldi vurdu seni. mantığınla savuşturmaya çalıştın bu et parçasının cezbedici dansını. tabii beceremedin. fakat sorun yine onu kaybetmek değildi. dayanamıyordun artık çocuk. gerçek seni birilerinin görmesini istiyordun. güdülerin adeta kişniyordu mantığın seni tuş etmeye çalışırken. aklın ve arzuların birbirine girdi. ancak güçlüydün sen, direndin. fakat sen kendini yaktın çocuk. ikiye bölündün.

    yeterince güçlenip tecrübelendin sen. benliğin bağırıyordu artık. kendini kaybediyordun üvey kardeşlerinin arasında. onlara benzemek isterken bir yandan da nefret ediyordun. mantığının buna izin vereceğini sandın. yanıldın çocuk. ilk kez o zaman anladın gerçek ruhunun vahşileşmiş olduğunu. seni bile dinlemek istemiyordu, konuşamıyordu, anlamıyordu, tek bildiği ısırmaktı. kurt duramazdı daha fazla. ikiye bölündün.

    fikirlerinin zehirli olduğunu düşünen insanlara oynamayı acizlik olarak gördün sen. varlığını kabul etmek istemiyorlardı. ya onlar gibi olacaktın ya da hiçbir şey olmayacaktın. ancak canavar bunu kabul edecek değildi. varlığın açığa çıktı çocuk.

    korktular senden. anlamadılar seni. ancak aptal değildin. zira sen onları anlamıştın, kendini anlatabilirdin onlara pek tabii. ancak anlatmadın. seni ikiye bölen onlardı ve tek istediğin yaşadığın acıyı onların da hissetmesiydi. sana inananları yaktın sen çocuk. zehirledin akıllarını. hiç utanmadın, üzülmedin. onlar seni istemişti. verdin sen de. fazlasıyla. hırlayabiliyordun sadece. ancak ileride sakinleşecektin.

    ailenden nefret ettin. seni yanlış yetiştirdiklerini düşündün. eşitlikten bahseden aileni dışladın. eşitlik yoktu. yükselemeyen komşuların tek yaptığı ötekileri aşağıya çekmekti. eşitlik sadece aşağıda vardı. nietzsche dikkatini çekti "onlar bizi gücümüzden utanmaya zorladıkları için kazandılar" sözüyle. zayıf olan senin yaptığın her şeyi kötü olarak ele aldı. silahın olmadan tehlikeliydin sen. ancak onlar silahın varmış gibi davrandılar sana. sen de yorulup uzaklaştın.

    ancak bu tatil değildi. geri dönmeyecektin aralarına. zira onları, üvey kardeşlerini iyi anlamıştın. kendini ölüm anında kalmış ancak ölemeyen habil gibi hissettin sen. sanki sonsuza dek aynı üç saniye tekrar edecekti derinlerde bir yerde. yaratıcını unuttun sen çocuk. insana secde etmeyen şeytanı anladın.

    varlığının amacı sorusu tekrar takıldı kafana. buldun cevabını. hızlıca verdin yanıtı tereddüt etmeden. inancı ya da inançsızlığı konusunda tereddütte olup, aklını ikna etmek için sürekli aynı yalanı söyleyenler gibi yapmadın. şüphen yoktu. varlığın amaçsızdı. rastlantı. insan aklının egosunu kavradın sen. tolstoy gibi bir aklı bile felakete sürükleyen sorunun cevabını biliyordun. meselenin cevaptan ziyade bu cevabın kabulü olduğunu da iyi biliyordun sen. kabul ettin et parçası olduğunu. canı yandığı için kıyametleri koparan sen, hiçbir şeydin.

    kendi içerine düştün. ancak kafanı kurcalıyordu hala yalnızlığın. kimse anlayamayacak mıydı seni sen ona anlatmadan. bir tek sen miydin yani bunları yaşayan? acısını yüce gören, kibirlenen? çirkinliği kabul eden?
    şanslıydın. karşına çıktı senin yolundan gelmiş olan kurt. bu üvey kardeş başka türlü bakıyordu. gözleri yanıyordu onun. numaralarını yemedi. sırıttı sana karşı cinsin acımasızca. ilk kez dehşete düştün sen. bu başka türlü bir insandı. senden daha tecrübeliydi. o seni anladı ancak sen onu sadece hissedebildin. ne var ki o senin gerçek kardeşindi, aşkındı, türdeşindi. heyecanlandırdı seni canavar. öğretti sana senin küçükken çocuklara öğretmeye çalıştığın gibi. iki kişiydi o da senin gibi. bir karaktersiz ve bir kurttu. bir yalancı ve bir ilah. korkunçtu o. senin gibi yücelikten yoksun. amiyaneydi.

    ilk kez aynaya baktın sen. sevdin görüntünü... kardeşini. arkadaşını. geleceğini. seninle birlikte yanacak olanı. yolcuyu... kötüyü. uzaktaydınız birlikte her şeyden. tüm soluklardan. küçümsediklerinizden.

    çalıştınız birlikte. sizi tanımayan insanlara, onların yanındaymışsınız gibi sattınız satmanız gerekeni. sizi önemli varlıklar olarak düşüneceklerdi. ancak artık ne egonuz ne de arzunuz kalmıştı onlara karşı. uzaktan, içlerine girmeden yapacaktınız yapmanız gerekeni. sonra başka kardeşler sizi fark edip aranıza katılacaklardı. sayınız en az olandı. ancak kurallar koymadınız sizi yakanlar gibi. bu varlıkların yakınlığı bile yeterdi sizin için. sadece birbirinize dürüst oldunuz siz. sadece kendi kardeşlerinizi sevdiniz.

    sen tecrübelendin çocuk. akıllardan uzakta büyüdün. kendi miladını yarattın inatla doğan canavarınla birlikte. ancak ileride yaşayacaktın, kardeşin ölecekti. huzurlu bir son yok senin için. merhamet ya da şefkat yok. kendi kendini üvey kardeşlerinden daha çok yaralayacaksın sen. kemiğine kadar sıyıracaksın kendini. ancak yine de giremeyeceksin bu insanların arasına.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap