505 entry daha
  • 1964 senesinde the freewheelin' bob dylan albümü sayesinde bob dylan ile tanışmış ve bir dönem müziklerinde epeyce etkilendiklerini de göstermişlerdir. bu sadece şarkılardan ibaret kalmamış; the beatles müziğine özellikle 1965 yılına kadar daha fazla folk etki olarak geri dönmüştür. (1964-1965 yılları the beatles'ın kanımca folk rock'a en yakın olduğu yıllarıdır.)

    bob dylan'la tanışmalarının hikayesi de bir hayli ilgi çekicidir.

    1964'ün ocak ayı; o dönemde the beatles turne kapsamında fransa'ya gitmiştir.(15 ocak-4 şubat tarihleri arasında olan turne kapsamında paris olimpia theatre'da 3 hafta sahne almışlardır.) bu süre zarfında da hotel george v'da konaklamışlardır. bu değerli zamanı; konser aralarını ve tüm boşlukları da 2 mart 1964 tarihinde çekimi başlanacak olan ilk filmleri için değerlendirme kararı almışlardır. bu sebepten de çalışmalar için piyanoları dahi eksik edilmemiş ve film için şarkılar yazmaları için ortam sağlanmıştır.
    fakat bizim elemanlarımız, o dönemde şarkı yazmaktan oldukça uzaktır, sebebi de 3 hafta boyunca sürekli olarak düzenli şekilde * bob dylan dinlemeleridir.

    paris maceramın en hafızamda kalan kısımlarından biri, diye hatırlıyor george harrison sonradan: düzenli olarak çaldığımız bir bob dylan albümü olmasıydı, the freewheelin' bob dylan. benzer şekilde john lennon da konuşur: ''kanımca ilk defa bob dylan duyduğum-dinlediğim an paris zamanlarıydı, paul albümü bir fransız djden almıştı, albüm de djin çaldıklarından biriydi, paul o sırada 'oh, bu adam hakkında pek çok şey duyuyorum.' ya da 'daha önce duymuştum.' demişti, böylece albümü aldık ve 3 hafta boyunca dinledik; durmaksızın, hepimiz bob dylan delisi olmuştuk.''

    sonrasında bu etki elbette ki bob dylan'ın yükselen ve katlanan başarısı ile mutlaka artmıştır elbette, ancak hiçbir zaman da 64-65 periyodu kadar da belirgin olmamıştır.

    özellikle john lennon pek fazla etkilenmiştir, -ki bu duruma da şaşırmadım, bu değişken mizaç sanırım bunu gerektirir: kolay sahiplenip bazı kahramanlara sahip olmayı- şiir kitabı in his own write'da görüldüğü üzere bob dylanvari bir kasketle çıkmıştır karşımıza, (ki kitabın yayın tarihi 1964'tür) a hard day's night 'ta da yine kasketlidir yer yer; anlaşılan şekilcilik kapsamında da etkilenmiştir.

    sadece bu kadarcık değildir elbet; çok çok daha önemli olmak üzere bir dönem john lennon kendi şarkıları üzerinden the beatles'ı etkilendiği seviyeye sürüklemiştir. bu hem bestecilik kısmında; hem de özellikle armonikanın kullanımı açısından gayet belirgindir.

    özellikle işin armonika kısmına değinmek lazımdır; normalde elbette ki the beatles bob dylan öncesinde de armonika çalınan şarkılara sahipti, hele hele armonika please please me albümünde hakim ögelerdendir, with the beatles'ta da little child ile mevcuttur. fakat albüm aracılığıyla john lennon armonika çalma tekniğini değiştirmiş; olayı bob dylan'da da karşılaştığımız üzere daha bluegrass formuna çevirmiş; huffing and puffing tekniğiyle (sertçe üfleyip nefes verme) daha canlı bir ses yakalayabilmiştir. bu da elbette ki folk ögelere daha fazla rastlamak olarak karşımıza çıkacaktır.

    bu dönemi şarkılarla incelersek de aynı durumla karşılaşırız: i should have known better gibi, i'm a loser gibi. hatta you've got to hide your love away gibi. (ilk dönemle karşılaştırmak yeterli olur sanırsam. hatta i'm a loser'a ait şu performansta john lennon'a göz kulak kesilin, daha rahat anlayacaksınız: http://www.youtube.com/watch?v=lcv0yxxyuhc )

    kanımca the beatles'ın ilüzyonu da buradadır. pek çok mecradan beslenir; pek çok türü bir araya getirir, ama asla biri olmaz. bunları uygun şekilde değerlendirir, the beatles denilesi müzik türüne uyarlar; ve bunu çok basitçe yapar.

    çok yaşa beatles.
515 entry daha
hesabın var mı? giriş yap