aynı isimde "akrep (dizi)" başlığı da var
125 entry daha
  • öncelikle (bkz: burç/#29880075).

    akrep, su grubunun sabit ve yönetici burcudur. güneş ortalama 23 ekim' de akrep burcuna girer ve 22 kasıma kadar burada kalır.

    akrebin yöneticisi olan gezegen, pluto, gezegenlikten düşürüldükten sonra bu burcun yöneticisi olarak mars' ın adı anılır olmuştur; fakat bu da pek doğru değildir. aslında bu gezegenlere isimleri rastgele verilmediği gibi, gezegenler de burçlara rastgele dağıtılmamıştır.

    akrebi tanımaya aslında burçların, tarotun öyküsünü anlatmakla başlayabiliriz. tarotun büyük arkanası, deli' nin yolculuğunu anlatır ve bu yolculuğun yirmi bir durağının on iki tanesi burçları simgeler. tarotun on üç numaralı kartı, ölüm, akrebi simgeler. bu sebeple bu yazıyı okurken ölümü ve akrebi bir düşünürsek, bu iki kavramı daha iyi algılayabiliriz.

    pluto, veya hades yeraltının tanrısıdır. ancak bu tanrı ölümü yönetmez. mars veya ares ise savaş tanrısıdır. savaşı ölümle ilişkilendiriyor olsak bile, mars yine de ölümü yöneten tanrı değildir. unutmayın ki savaş, daha ziyade iktidar ve güç arzusuyla ilgilidir ve bu da koçtur, akrep değil.

    mitolojiyi bilirsek, tanrıların insanın kaderlerini değiştiremezler. her birimizin nihai kaderi olan ölümün de bir yöneticisi yoktur. yani, bu açıdan baktığımızda akrebin yönetici bir gezegeni olmaması akrebin doğası gereğidir.

    akrep neden sevilmez? çünkü akrep, ruhumuzun en derin noktasından gelen ve bizim de çoğunlukla orada kalmalarını (veya oraya gömebilmeyi) umduğumuz duygularımızı simgeler. akrep, bu duyguların simgesi olduğu gibi aynı zamanda esiridir ve mantık bir kez devreden çıktığında, tamamen duyguların yönettiği bir insan gerçekten de korkutucu/sevimsiz olabilir.

    akrep, bize/diğerlerine duygularımıza teslimiyetimizi ve onların karşısında olan çaresizliğimizi hatırlatır. keza ölüm de böyledir, onu kabullenir ve karşısında teslim oluruz.

    su grubu burçları, duygunun, hassaslığın ve empatinin burçlarıdır. bu grubun yöneticisi akreptir ve diğer ikisi akrebin iki kutbunu teşkil eder. akrep nedir dersek, bu entry' de birkaç kez belirtildiği üzere akrep duygudur ve duygularının esiridir. esir olunan duyguların rengine göre karşınıza tutkulu bir aşıktan, intikam peşinde koşan bir çatlağa kadar her türlü insan çıkabilir. ki burada akrebin kişiliğini oluşturan duyguların daha keskin ve dramatik duygular olduğunu görebilmekteyiz: kıskançlık, aşk, pişmanlık, intikam... vb gibi.

    madalyonun diğer yüzüne baktığımızda, ölüm de bizi bu duygularımızla baş başa bırakır. kaybımızın acısı, zamanında söyleyemediğimiz sözlerin pişmanlığı ve hepsinden de öte korku. nasıl ki ölüm canlılığın doğal koşuluysa, tarotun da en önemli kartlarından biridir ve aynı şekilde akrep de burç sisteminin merkez taşlarından biridir. ölümsüz bir hayatla duygusuz bir yaşam arasında hiçbir fark yoktur. duygularımız çoğu kez bizi zayıf kılsa da bizi insan yapan en önemli özelliklerimizi teşkil eder. yoksa teorik olarak da olsa bir makineye daji "düşünmek" öğretilebilir; ancak bir makinenin hissetmesini sağlayamayız. benzer bir şekilde er ya da geç ölecek olmak da yaşamayı anlamlı kılmaktadır. herkes nasıl ve ne zaman olacağını bilmese de öleceğini bilir ve buna göre yaşar, kabullenmesi zor da olsa değiştirilemez bir gerçektir bu. ayrıca geleceğimize dair doğruluğundan emin olduğumuz yegane bilgi budur, bir gün öleceğiz.
113 entry daha
hesabın var mı? giriş yap