4 entry daha
  • (madem tek abi ben değilmişim, devam edelim öyleyse)

    abi olmanın, hele ki evdeki en büyük çocuk olmanın getirdiği başka başka sorumluluklar da vardır; hayata önce siz atılırsınız, kaçış şansınız yoktur. babanın, annenin yavaş yavaş "emeklilik" dönemi başlarken sizden sonra gelen(ler)e maddi ve manevi anlamda destek olmak, onların sorunları ile uğraşmak (sanki kendi dertlerinizi hallettiniz ya), çözüm bulmak zorunda kalırsınız. hele ki bu kardeş sayısı 2'den fazla (malum türkiye'deyiz) ve farklı karakterlerdeyse işiniz kat be kat zorlaşır.

    kız kardeş sahibi olmanın bu noktada başka başka problemleri de çıkar.. öncelikle bir kız kardeşin bir "abi" ile (yani erkekle) dertleşmesi çok zordur. yaşadığı sorunları, çıkmazları, acıları anlatması (yine ülkemiz koşulları için söylemek gerekirse) pek mümkün değildir.. bu noktada abla, o'nun için her zaman için bir kurtarıcıdır.. eğer ki "arkadaş abi" olmayı becerebiliyorsa bir kişi, yani kardeşinin neler yaşayabileceğini önceden tahmin edebiliyor (aynı yollardan geçmiyor muyuz?), duyacağı şeylere hazırlıklı olabilmek (evet abi olmanın en zor yanlarından biri de budur), çözümler üretebiliyor ve her zaman için o'nun yanında olduğunuzu hissettirebiliyorsa hayat boyu gitmeyecek bir dost sahibi olmış demektir.. "o da bir birey, kendi sorunlarını kendisi çözsün" demek işin kolayına kaçmaktır, hele ki "ben tek başıma büyüdüm, kim bana destek oldu bu zamanlarımda" demek nefis bir sorumsuzluk örneği olur.. ama sonuçta yaşanan problemlerin, dertlerin illa ki gelip kendisini bulacağını bilmelidir er kişi..

    bir de anlaşılması gereken bir şey daha var, kardeşin/abinin değeri hayat yolları ayırana dek anlaşılmaz, fark edilmez.. bir zamanlar sizi "pataklayan" abiniz, yıllar sonra "gelse de pataklasa" dediğiniz kişi oluverir, bunu yüzüne söylediğiniz abinin de oturup zırlaması pek de şaşırılacak bir olay değildir..
64 entry daha
hesabın var mı? giriş yap