611 entry daha
  • fatih altaylı'nın programındaki performansının sonunu tam da "ben salak mıyım", "evet salaksın" muhabbetinin ortasından, şarkılı türkülü program kapanışına kadar seyrettim. inanın bir ara, "herhalde ikisi birlikte skeç hazırladılar, yoksa böylesi bir freak show mümkün değil, şeklinde bir düşünceye kapılmadım değil.

    ancak burada bana göre en anormal olan, levent kırca'nın söyledikleri değil, fatih altaylı'nın bunlara tepkileriydi. sen yılların sanatçısı bir kişiyi programına davet ediyorsun. bazı sözleri, özellikle kemal kılıçdaroğlu konusundaki üslubu hoş olmayabilir ama ne olursa olsun, o bir konuk. bir sunucunun, konuğuna karşı böyle saldırgınca tavırlar alması, adeta bir makinalı tüfek gibi anlaşılmaz bir şekilde kendini savunması, karşı tarafa haklı olduğunu kanıtlamaya çalışması, olsa olsa, onun da bilinçaltında kendini aslında haksız gördüğünün kanıtı olabilir. levent kırca'nın da dediği gibi, "laf ebesiyim" demekle laf ebesi olunmuyor; tıpkı "ben gazeteciyim" demekle gazeteci olunmadığı gibi. ister sevin, ister sevmeyin, levent kırca o ilginç tavırlarıyla, fatih altaylı'nın, sudan sebeplerle içerde tutulan yüzlerce gazetecinin akıbetini hiç umursamadığını, onlara bir gazeteci merakıyla bile ilgi göstermediğini ve olaylara at gözlüğüyle baktığını gösterdi.

    kısacası, fatih altaylı ava giderken avlandı; üstelik, kendisinin, "modası geçmiş, mazide kalmış" şeklinde tanımlayıp küçümsediği bir kişi tarafından... başka söze gerek yok.

    not: null pointer exception'a teşekkürlerimle...
1557 entry daha
hesabın var mı? giriş yap