23 entry daha
  • insan neslinin iyileştirilmesini amaç edindiğini iddia eden, kendini bilimsellik sosuna bulayıp yirminci yüzyılda epey bir insana yutturan görüş. daha iyi gelecek kuşaklar yaratacağız derken aslında bir yönden de 'bu ayaktakımı üremeye devam ederse sizin çocuklar azınlıkta kalacak haa' diye insanları korkutarak epey taraftar toplamış bu görüş, hatta pek çok ülke bunu bir program olarak uygulamaya koymuş. bu programların göreceli olarak insani olanları insan artığı, hatta subhuman, gördüğü insanları kimseye sormadan kısırlaştırma yoluna gitmiş. insani sayılacak olanı bu olunca insanlıktan çıkmış olanı direk nazi almanyasının 'sakatları ve ayaktakımını' gaz odalarına göndermesi oluyor. geçen yüzyılın acılarından çıkarılmış olan bir ders varsa bireyin devletten daha önemli olduğu. tabii bunun ne derece alıgılanıp kabul edildiği ülkeden ülkeye değişse de eugenics konusunda geçen yüzyılın vahşetine dönmeyeceğiz gibi geliyor.

    yine de fikirleri, kötü fikirleri bile, ortadan kaldırmak zordur. özellikle tam genom okuma teknolojisinin ucuzlaması ile birlikte sanki eugenics başka isimler altında geri gelebilir gibi görünüyor. üstelik geçen yüzyılın aksine insanlar artık fenotiplerine etki etmeyen çekinik genlerinden de sorumlu tutulacaklar gibi duruyor.

    insan neslinin iyileşmesi fikri herkesin kabul edebileceği bir noktadan başlayabilir. tek genle kontrol edilen pek çok genetik hastalık var, üstelik bazıları cystic fibrosis, huntington hastalığı gibi yaşam kalitesini çok düşüren illetler. eğer şu son dönemde laboratuarlarda yapılan anne kanından fetus'un tüm dna'sının okunması tekniği ucuzlarsa, hamileliğin çok erken döneminde bu hastalıklar teşhis edilebilir. bu noktada eğer bir şekilde devlet 'ailesel akdeniz ateşini bir kuşakta ortadan kaldıracağız' gibi bir kampanya başlatırsa bunun büyük destek bulacağını öngörmek mümkün. ama buradan gidilebilecek yerlerde durum daha da muallaklaşıyor, aynı şekilde cücelik (en azından akondroplazi), hatta belki şizofreni bile engellenebilir, devletin bu genlere sahip çocukların da doğmasını engellemek isteyebileceği ortada. buradan 'kellik de ortadan kalksın, kepçe kulaklara hayır' durumuna giden kaygan bir zemin var.

    şu anda down sendromu için belirli ölçüde yaşanıyor bu, devlet karışmadan işin içine tabii. muhtemel down tanısı konulan fetusların %90 gibi bir oranda aldırıldığı istatistiği var. bu duruma karşı çıkanlar şu andaki duruma 'eugenics by abortion' diye isim takmışlar, karşı çıkanların pek çoğu da radikal hırstiyan tabii ki. bir yandan bu görüşteki arkadaşlar sanki ileride oluşabilecek bir eugenics hareketine karşı duran ilkeli insanlar gibi görünseler de, aslında kürtajın her durumda yasaklanmasını savunarak çok tehlikeli bir iş yapıyorlar. kişisel deneyimle söyleyebilirim, özürlü çocuk yetiştirmek çok ağır bir yük, bu yükü almak istemeyen aileye devletin yapacağı baskı devletin prensiplerini kişilerin üzerinde saymak oluyor. dini inançları yüzünden devleti üreme hakkının üzerinde hakim kılmak isteyenler yarın öbür gün aynı devlet gelip de, 'şu genleri taşıyan çocuk yapamazsın' dediği zaman çok zor durumda kalacaklarının farkında değiller. en iyisi hem kürtajı, hem de doğacak çocukların yetiştirilmesine dair kararları ebeveynlere bırakmak, başka türlüsü yine devletin despotluğuna giden yol oluyor.
88 entry daha
hesabın var mı? giriş yap