15 entry daha
  • pişmanlıktır. özet geç piç diyenler direk *boy aynası yoktu yurtta* kısmına atlayabilirler.(entry fazlasıyla subjektif olup her okulu kapsamamaktadır)

    bir kere, ne kadar iyi kalpli ve ne kadar ilgili olurlarsa olsunlar hiçbir öğretmen/belletmen/yönetici sizi aslında umursamaz. mesela, odanın tavanı akıp ranzanın üst yatağını ıpıslak yaptığı dönem (evet dönem, gün değil), arkadaşımın eline leğen tutuşturup 'al şunu koy yatağına' gibi bir çözüm üretildi. nemli duvarları böcek/sinek çeken odamızda değil uyumak, oturulmayacak hale geldiğimizde durumu bildirdik. 'amaaan ne şımarıksınız, bişey olmaz' cevabını yedik. sıcak su zaten yok. temizlik yok.

    yemek konusuna girmek istemiyorum zira biz tatlılarından böcek çıkmış bir okuluz. sabah kahvaltısındaki peynirin küflü olduğu çok olurdu. yemeklerde belli bir kaloriyi tutturmaları gerektiği için yağı basarlardı. çorbanın en üst katı yarım santim kadar yağdı, çok ciddiyim. gelişme çağındaki çocuk? protein? unutun gitsin .bir kere de besin zehirlenmesi geçirdim.

    spor aktiviteleri sıfır, bakın bu ciddi bir sorun. şu an hala aldığım kiloları vermeye çalışıyorum. zaten spor yapmaya vakit kalmıyor. ergenlik çağındaki çocuklara 'top oynayacağınıza ders çalışın' diyen ve okuldan çıktıktan 2 saat sonra etüt koyan, sürekli ders halinde olmaya ve sürekli oturmaya zorlayan bir zihniyet var. dolayısıyla fiziksel gelişimi etkilemekle kalmıyor, çok daha sağlıksız ve çok daha stresli bireyler yetiştiriyor.

    dış dünyayla iletişimiz tamamen kesiliyor. bakın tamamen diyorum zira şu an dönüp geriye baktığımda hapishaneden farksız görüyorum okulumu. bir kere, interneti kullanabileceğiniz tek durum, okuldaki külüstür 3 bilgisayardı. külüstür diyorum çünkü 15 dakikalık tenefüste sadece mail bakabiliyordunuz. zaten herkes tenefüs zili çalar çalmaz o bilgisayarları kapmak için hurraaaa moduna giridğinden o bile garanti değil. son m odel bilgisayarlarımızın olduğu bir lab vardı ama tuşları çalıp eve götürüyorlar diye onu kullanmamız yasaktı. buradan düşün işte mantığı.
    yurtta internet yoktu. asıl bomba geliyor, hazır mısın? porno izleniyor diye yurda laptop getirmek yasaktı. 14-18 yaşındaki adama pornoyu yasaklıyorlar yani, beynin aldı mı? aldıysa devam et. televizyon bir tane vardı ve izlemek yasaktı. ancak eurovision ve milli maçlara izin vardı.

    çarşı izni çarşamba günleri akşam yemeğine kadar. bu demek oluyor 4 saat. onun dışında -haftasonları bile- ilerideki market hariç yurt sınırlarının dışına çıkmak yasak. e kaçsaydınız? diyen olabilir. şöyle, tüm bahçe demirleri kameralarla çevriliydi. öyle ki, okul bahçesinde öpüşen çiftler tespit edilip disipline gönderildi bir dönem. kızlı erkekli dolaşmalar bile ayıp karşılanır oldu. yurt katlarında kameralar vardı, odanızdan dışarı asılı tişörtle çıktığınızda ayıplanıyordunuz. bu konuya 'baskı' paragrafımda tekrar değineceğim.

    psikolojik etkileri saymazsak ayıp olur. 24 saatinizi insanlarla geçirdiğinizi düşünün. asla yalnız kalmıyorsunuz, asla. tatillerde eve gittiğimde odama kapanık kafamı dinliyordum,4 sene boyunca kulaklıkla gezdim, tenefüslerde daha üşenmeyip açıyordum kulaklığımı. o kadar 'insanlardan kaçma eğilimi' gösteriyorsunuz ki zamanla. bana tek katkısı geniş müzik yelpazem ve sağlam bir kalem olmuştur bu durumun. keşke kütüphanemiz sağlam olsaydı da kitaplarda hayat bulsaydım diye düşünmüyor değilim. ama anca ansiklopedi filan vardı bizim okulda. ezan okunurken zorla kulaklığı çıkarttırıyorlardı ve bir ton hakaret yiyordun. sana ne benim kafirliğimden? dinlediğin müziklerle bil dalga geçme potansiyeline sahip ve şu gün bile hepsinden teker teker nefret ettiğim erkekler vardı mesela. lise, herkes iğrenç demeyin. insan bilerek kırıcı ve bilerek kötü olabiliyor. ölseler üzülmem bak o derece söyleyeyim. ha psikolojik baskı demişken (bkz: #30683454)

    sene sonu gösterisinde dans ederken el ele tutuşuyorlar diye sansür yemiş öğrencileriz biz. sabahki sıkı etek boyu-sakal-saç-küpe kontrollerini bu entryde anlatmak dahi hafif kaçar. kontrol dediğim, disiplin cezası alacak kadar bir kontrol. disiplin dedik de bokunu çıkarın demedik sevgili eski lisem.

    gelelim sabah sabah bu entryi yazma sebebime. çok ilginç bir tespitte bulunacağım şimdi.

    *boy aynası yoktu yurtta.*

    bir tane vardı, o da koridorun başında, ortak aynaydı. peki bu neden önemli?

    bu dediğim şey esasında cinsel gelişimin en kritik noktalarından biri. kendini, vücudunu hiç görmeyen insanlar düşünün, senelerce. zaten mastürbasyon gizli ve olabildiğince hızlı yapılıyor kimse görmesin korkusuyla. erkekler? erken boşalma? evet. peki ya kızlar? 18 yaşına kadar mastürbasyon yapmamış arkadaşlarım vardı. bırakın mastürbasyon yapmayı, vücudunu tanımayan, görmeyen, hatta bilmeyen bireylerdik. ergen filmi klişesidir, çıplak ayna karşısına geçilir ve kendini izler kişi vs. işte bu klişe çok önemliymiş arkadaşlar, bu yaşıma geldiğimde ancak fark ettim.

    kendini göremiyorsun, var mı ötesi?

    velhasıl, yatılı okulun tek iyi yanı sıkı dostlardır. ha bir de yeterince güçlü bir insansanız sağlam bir kişilik oluşturursunuz. kişisel fikrim, küçücük çocuğunuzu ya yatılı yollamayın ya da ona yakın bir şehirde olun ki haftasonları yanınıza kaçıp delirmekten kurtulabilsin. otobüsle 9 saat mesafede bir okula yollamayın mesela. tereddütü olanlar ziyadesiyle ikna edilir.

    bütün entryi okuduysan gerçekten teşekkür ederim. sabah sabah içimi dökmüş gibi oldum, mezun olalı kaç yıl oldu, geçmiyor etkileri. aklıma geldikçe editleyeceğim.
43 entry daha
hesabın var mı? giriş yap