23891 entry daha
  • *hayallerime ulaşamamaktan korkuyorum.
    *o kadar çok şey istedim ve o kadar çok aldım ki;
    *şu an aklıma egomu doyurmak için feda edemeyeceğim tek bir şey bile gelmiyor.
    *neden bu kadar doyumsuzum sanki?
    *sahip olduğum o kadar çok şey var ki...
    *buna rağmen neden hala sahip olmak istediğim çok şey var?
    *varoluşçuluğun varolmamızla ne alakası olduğunu hala anlayamadım.
    *biz varolmasak da o hala varolmalı.
    *modern hayat ve psikolojik sıhhat kelimelerini yan yana bir tutun.
    *bence ikisi de birbirlerinden korkup kaçarlar.
    *esasen benim için ayrılmak kolay; mühim olan ondan sonrası.
    *kafamın içindekiler bir sussa.. gürültüden ruhum ağrıdı.
    *neden günah işlememem gerektiğini bilmiyorum.
    *cehenneme gitmek istemediğimden mi, yoksa cennetin cezbediciliğinden mi?
    *masalcılar, romancılar, yazarlar, şairler, ressamlar, senaristler, yönetmenler, müzisyenler, rockçılar...
    *istanbul olmasaydı ne bok yerdiniz acaba?
    *ben hep yapacak başka bir şeyim kalmadığından aşık oldum.
    *bir nevi çaresizlik.
    *yeterince merhametli değilim.
    *aşk tüketmek demek.
    *bir insanı, bir öyküyü, bir şarkıyı ne kadar çok seversen onu o kadar çabuk tüketirsin!
    *ben hep tükettim.
    *hepsini tükettim.
    *kendimi sülük gibi görüyorum. bir sülük gibi tutkulara yapışıp, tutku emip, tutkuyla beslenen ve yok ettiklerinin yerini bir an önce bir başkasının alması için çırpınan bir asalak.
    *bir an önce yok edip, bir an önce bitirmek üzerine kodlanmış gibi benliğim;
    *ve benliğime koyduğum kişilik bozukluğu tanısının, tanısını koydum bugün: ''tedavisi yok!''
    *tüm psikolojik hastalıklar tek bir inkarla başlar: ''hasta değilim ben!''
    *hasta değilim ben !!
    *böyle buyurdu tanrı'cılardan nefret ediyorum.
    *aslında hepimiz ölü bedenlerden doğmuş yarım birer hikayeyiz.
    *kendimizi bir şekilde tamamlamaya çalışıyoruz.
    *benim tamamlamaya çalıştıklarım doğru şeyler değil sanki.
    *o kadar çok yanlış yaptım ki..
    *şu hayatta hiç keşkeleri olmamış insanlara özeniyorum.
    *hiç olmadı mı, yoksa bunlardan ders çıkardıkları için mi böyle söylüyorlar?
    *benim hayatımın her anı piş-man-lık-lar-la dolu.
    *bir daha hecelememe gerek var mı?
    *hem hatalardan nasıl ders çıkar ki?
    *biri bana ders versin bu konuda lütfen!
    *çakmak koleksiyonum için küçük bir çakmağa 850$ verebilecek kadar salağım.
    *benim için küçük; çakmak için büyük bir mebla.
    *benim için tabu olan cinsellik değil, cinselliği annemle konuşmaktı.
    *korkularım herkes kadarsa niye korkuyorum?
    *kafamda binbir türlü sorular var cevaplanması gereken.
    *hepsini bastırıyorum.
    *günü gelip de patlama yapmaz; kendime hakim olabilirim ama..
    *hepsi içimde sıkışıp beni boğacak.
    *başkalarının alevlerinde boğulup yenilmiş, şu hayata yeni bir sayfa açmak isteyicilerin hepsi şapşal.
    *kendi alevlerinde yanıp kül olmadan yeniden doğacaklarını ve kendilerini yenileyebileceklerini sanıyorlar.
    *itiraf edelim hepimiz bir müddet ümitsizdik.
    *hayatta tek sahip olduğu şey valizi ve kafasında yazmayı tasarladığı kitapları olan, karısı ve vatanı ölmüş bir nietzsche elbette ki ağlayacaktır.
    *başka bir şansı yok!
    *güven içinde yaşamak çok tehlikeli bir şeydir!
    *çünkü güven, tüm tehlike çanlarını paramparça eder.
    *çünkü güven tüm korkularını yok eder,
    *çünkü korkular mikrop gibidir,
    *oysaki vücudun mikroplara da ihtiyacı var.. öyle değil mi?
    *hiçbir şeyin zor olacağını düşünmüyorum.
    *ama her şey o kadar zor ki!
    *bazen yemek yemeği unuttuğum oluyor.
    *çoğu zaman kararsızım.
    *bir fikrim var ama kararsızım.
    *bence hepimiz akıllı hayvanlar değil, aklımızı şehvetimize kurban etmiş egolu varlıklarız.
    *var ya...
    *ben evrim teorisine göz kırpıp, ilim adamları ile flört ediyorum.
    *kedilerden nefret ediyorum.
    *tüm hayvanları seviyorum ama bir tek kedilerden nefret ediyorum.
    *kediler hayvan değil de, hayvanlardan ayrı başka bir canlı türü olmalıymış bence.
    *çoğu zaman insanları anlamak için çaba sarf ediyorum..
    *ve çoğu zaman insanları anlayamıyorum.
    *dinlemek istemediğim birini acayip sahici bir şekilde dinliyormuş gibi davranırım!
    *esasen dinlemek istediğim birini de belli bir süre geçtikten sonra acayip sahici bir şekilde dinliyormuş gibi davranırım.
    *öyle ki, çoğu zaman birilerini dinlerken ''dinliyor-muş'' gibi yaptığım bakışlar ve mimiklere hayran kalırım. hatta o an kendime o kadar hayran kalır ve rolüme o kadar konsantre olurum ki, karşımdaki kişi sadece ona odaklandığım kanısına varır ve o bu kanısıyla yanıla dururken ben; ''nasıl bu kadar iyi rol yapabiliyorum'' sorusu ile meşgulümdür.
    * bu yüzden herkes bana, bende gördüğü bu konsantrasyon yanılgısının etkisiyle her şeyini gereğinden fazla anlatır.
    *bu yüzden herkes bana her şeyini gereğinden fazla anlatmaktan zevk alır.
    *istemeden de olsa insanlara zevk veriyorum.
    *peki bu bana zevk veriyor mu. hayır!
    *insanları dinleyin. ''-mış'' gibi de olsa. buna ihtiyaçları var.

    =======

    *neden aldatmıyorum?
    *seviyor muyum?
    *mutlu muyum?
    *kendime mi saygım var?
    *tüm seçenekler mi işaretli yoksa kafamda?
    *kadınlar porno erkekler de romantik komedi izlese birbirimizi anlayabilir miydik?
    *bilhassa incitmek istemediklerimi incitiyorum.
    *ısınmak için geceyi üzerine bir güneş gibi örten insan;
    *nasıl korkar bu kadar karanlıktan?
    *kabus yok,
    *rüya yok,
    *hayal yok
    *ses yok,
    *görüntü yok...
    *sadece korku var.
    *bir zamanlar sevmeye bile üşenirdim.
    *şimdi el açtım;
    *dileniyorum!
    *daha çok kıymet bilmek isterdim.
    *içimde sakat kalmış tüm kalburüstü sevgiyi daha önceden bilemek..
    *sürte sürte...
    *en büyük günah; günah olduğunu bile bile günah işlemektir.
    *şimdi kafanda tartmaya yeniden başla.
    *gözler kalbin aynası değil; riyaların vicdanıdır.
    *bu yüzden yalan söylediğinde kendini kandırır ama, karşısındakinden vicdanını kaçıramaz insan.
    *bense..
    *birisinin gözünün içine baka baka yalan söyleyebilirim.
    *birisinin gözünün içine baka baka hakaret edebilirim.
    *ama asla sevmediğim birisinin gözünün içine baka baka ona ''seni seviyorum'' diyemem.
    *çok boktan bir damak tadım var.
    *bir keresinde brokoliyi haşlayıp, ekmeğin arasına koyup üstüne de salça sürerek yağsız tost yapmıştım.
    *yok rejimde filan değilim ama enteresan bir şey olsun istedim. enteresan bir şey oldu mu? oldu. karın doyurdu mu? doyurdu. e yeter!
    *özlemek yitirmektir.
    *yitirmek de kendini kaybetmek..
    *duygularıma hakim olamazsam, kendime hakim olurum.
    *kendime hakim olmazsam gerçeklere hakim olurum.
    *gerçeklere hakim olamazsam, elimden bir şey gelmez.
    *gerçeklere hakim olmaz ve elimden bir şey gelmezse; buna üzülmem.
    *ama gerçeklere hakim olamaz ve elimden bir şey gelmez ve bir hayal ile baş başa kalırsam..
    *işte o zaman hiçbir bok yapamam!
    *çoğunlukla düşündüğüm tek şey düşüncesiz olduğum.
    *çalışma masam yok.
    *feci eksikliğini hissediyorum.
    *normalde ''salak'' kelimesini bile kullanmaktan irrite olurum;
    *ama freud'a bok atan yeni nesil psikiyatr cerrahların ağzına sıçasım var.
    *devran bir şekilde döner de,
    *o gün gelir mi gerçekten?
    *her gün yeni bir gelişmede ölü sayısının ne kadar olduğunu merak ediyorum/ruz.
    *neden sosyal devlet diye bir tanım var ki?
    *devlet zaten sosyal devlet olmak zorunda.
    *geçen gün zaping yaparken kanal 7'de ankaralı yasemin'i izledim. boylu poslu, güzel bir kız. akılsız da değil bence. neden ankara havası söyleyip çiftetelli oynamayı tercih etmiş? üstelik çok abuk oynuyor.
    *ancak, sistemin içinde olarak sisteme karşı çıkılabileceğini savunan insan: dikkat et çok ince bir çizgidesin.
    *şu ortamda kurtulma payın %1.
    *yerden yere vurulma payın ise; %100.
    *regl olunca sinirli, trip atan, adama hayatı zindan eden kadınlardan değilim.
    *ama bu bir eksiklik gibi sanki.
    *tüm erkekler kadınlara özel günlerinde adeta çıldırmış gözüyle bakıyorlar. saçma.
    *insanları çok seviyorum.
    *benim sorunum insanlıkla.
    *bence türk eğitim sistemi ne biliyor musunuz?
    *okul bitince işine yaramayacak ne varsa öğrendiğin, iş hayatına atılınca itinayla unutacağın ve her halükarda metne bakarak uygulamaya koyacağın kafam kadar bir yasayı anan ağlayana kadar ezberlemek. pardon ezberlemek zorunda kalmak.
    *türkiye'nin devlet ve demokrasi tarihiyle ilgili elime aldığım her kitapta istisnasız ''chp yine çoğunluğu kazanamamıştı'' cümlesi var.
    *bu işlerden pek anlamıyorum ama, değişen pek bir şey yok herhalde.
    *proletarya diktatörlüğü ''komünizm''e ulaşmak için zorunlu bir aşamadır.
    *bunu ben değil marx amca söylemiş.
    *apolitiğim.
    *hem de apolitik bir gençliğin slogan atarak en önde ilerleyen temsilcilerinden biri olacak kadar apolitiğim.
    *hizmetçisi olan evlere bir bakın. en fazla üç kişiden oluşan çekirdek bir aile.
    *ana-baba-dede-ebe-çocuk-torun-amca-hala-dayı-yenge hep beraber yaşanılan bir ailede hizmetçi olmaz. neden?
    *asıl bunlara lazım bir yardımcı.
    *hayattaki en değerli şeyim: eşşek kadar olmuş boyuma gelen kitaplarım!
    *başka bir bok yok.
    *bir keresinde babamın yanında ağzımdan öyle kötü bir laf çıktı ki. bir anda. rumi'nin deyişiyle ''ok gibi yaydan fırladı ve geri dönüşü olmayacaktı.''
    *bana hiçbir şey demedi.
    *o kadar demedi ki.. bana bir şey dememesinden utandım!
    *tedavisi olmayan bir yanılgıya tutulmak.. bu aşk!
    *aşk=eksiklik
    *eksiklik=zaaf
    *zaaf=korkaklık
    *korkaklık=esaret
    *esaret=çaresizlik
    *çaresizlik=yığıntı
    *yığıntı=aşk
    *aşk.. bu da tedavisi olmayan bir yanılgıya tutulmak!
    *o zaman dönüp dolaşıp yerinde saymak olabilir mi aşk?
    *olabilir.

    =======

    *şevkatten geldim, yoksunluğa gidiyorum!
    *içim feci sıkılıyor.
    *hiç adam öldürmedim.
    *hiç kadın da öldürmedim.
    *ama bir içim ferahlık için katil olabilirim!
    *gözleri sürekli yakın bir noktaya dalan insan melankolik değil; aylak insandır.
    *övgüm aylaklığa..
    *çarşamba günlerinden nefret ediyorum.
    *neyse ki bugün perşembe.
    *değil mi yoksa? öyle olması lazım. ya da gece yarısını geçtik, başka bir gün olmuştur.
    *bilemedim şimdi. bir önemi de yok zaten.
    *yalnızlığı bu kadar abarttığınız için bu kadar kötü yalnızlık
    *ve yalnız olan tek şey yalnızlığın kendisi.
    *o da orada öylece bekliyor, birilerinin yalnızlığından medet umarak ''yalnız'' kalmamayı..
    *birileri mutluyken birileri mutsuz.
    *birileri mutsuzken birileri mutlu.
    *ya da siktir edin; benim derdim o burada yokken, kendimden emin olamamak.
    *bir kalbim olduğunu idrak ettim.
    *''bir acıyı tarif etmekten daha zor ne olabilir ki?'' diye sordum hayatımdaki bilge kişiye.
    *uzaklara filan bakmadan net verdi cevabı: ''bir acıdan mahrum kalıp şükretmeyi öğrenememek...''
    *hayatımdaki tek bilge kişi benim.
    *açık havada maviliğe baktığımda nasıl kamaşıyorsa güneşten gözlerim,
    *mutluyken de öyle kamaşıyor kalbim.
    *zoraki bir tebessüm halinde.
    *kendi burukluğumdan bile şüpheye düşüyorum.
    *''bu ben miyim?'' diye.
    *karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa, sonra tekrar sola bakmak lazım.
    *bir kalpten bir kalbe geçerken de önce geçmişe, sonra şimdiye, sonra bir daha geçmişe...
    *şimdime baktım.
    *önümde geçmiş,
    *gelecek ardımda.
    *rüya ülkemin yol geçitlerinde bile şebboy şebboy sınırlar var.
    *halbuki bir zamanlar yol bilmez, iz bilmez, dün bilmez; geleceğim yoktu.
    *renklerim vardı,
    *sadece renkler..
    *bulutların üzerinde uçardım.
    *ben uçardım, bulutlar uçardı. ben onların üzerinde, onlar benim kafamda olduğu için uçardım.
    *mutluluğum tarifle değil, sıcacık bir yürekte kaynatılarak yapılırdı.
    *sırtta ter bezi,
    *üst baş çamur lekesi...
    *baba azarı, anneanne nasihati bir kulaktan girip bir kulaktan çıkardı.
    *gözüme perde değil; fer inerdi.
    *göz yaşım acıdan değil ''numaracıktan'' akardı.
    *evin neşesi, odanın bereketi...
    *mis gibi masumiyet kokardı çocukluğum.
    *derin derin çekerdim içime.
    *kendimi...
    *işte şimdilerde, şimdiyi güzelleştiren tek şey yanıma kar kalan o çocukluk.
    *yana yakıla onu arıyorum.
    *elimde kanlı bir bıçak,
    *sapından değil de hep ucundan yakaladığım için bazı şeyleri,
    *avucumu her sıktığımda, kendi yaramı yine kendim yoklarken buluyorum
    *ve hep aynı yeri kanatıyorum..
    *insanların hikayesi olmamalı.
    *ya da..
    *hiçbir çizgili yüz, hikayesinden mahrum bırakılarak bir estetik cerrahın altına yatırılmamalı !

    =====

    *sanki kendimle ''ayrı dünyaların'' insanlarıyız..
    *ve birbirimize çok aşığız.
    *tüm orospu çocukları toplansalar, aşktan doğan bir nefret kadar hata ürünü olarak dünyaya gelemezler.
    *düşlerimde bile pembe bir toza yer yok.
    *düşlerimde bile yine en büyük günah ben oluyorum,
    *düşlerimde bile ruhuma gaipten gelen kısık sesli sancı krampları..
    *ruhuma fatiha !!
    *ışıkların kenti güzel göstermesi gibi sahte bir güzellik var içimde.
    *ama ben iyi bir insanım.
    *iyi bir insanım.
    *iyi bir insanım.
    *iyi bir insanım.
    *iyi bir insanım.
    *ben iyi bir insanım..
    *ben iyi bir yalancıyım...
    *hep sevemediğim kadar sevildim.
    *bu yüzden, ışığa baktıkça daha da şiddetlenen bir baş ağrısı gibi ruhumdaki migren.
    *bu sebeple zifiriden korkuyorum.
    *bu sebeple yitiyorum.
    *sanki ben hariç her şey çırılçıplak.
    *ben hariç her şey fazla gerçek.
    *ben hariç her şey fazla.
    *çok fazla...
    *ne olurdu ben kendimden vazgeçerken, sevdiklerimi de peşimden sürüklemek zorunda kalmasaydım.
    *ne olurdu günahlarıma galebe çalmaya çalışırken, şüphelerim de çamura bulansaydı.
    *bir başkası için de ''var'' olmayı öğrendim.
    *bak..
    *şimdide çok hafifledim !!
    *düşündüm de..
    *ne kadar devriksen, o kadar şairsin.
    *ne kadar süslersen, o kadar yalancı bir kaleme çalar bütün beyaz satırlar.
    *ve ne kadar yalancıysan, o kadar perestsin...
    *kendime kızamıyorum bile.
    *küçükken annem bana bir kez olsun bile o ''annelerin meşhur terlik fırlatma'' eylemini gerçekleştirmedi.
    *hala bir fantezi olarak kaldı içimde.
    *buradan tüm annelere sesleniyorum: şaka yollu da olsa yapın bunu çocuklarınıza!
    *sadece verdiklerinin karşılığını alabilecekleri kadar bir samimiyet vermek istiyorum insanlara.
    *zor mu?
    *kendini anlamadan bir başkasını anlamaya çalışan insanları, suya elini daldırıp balık avlamaya çalışanlara benzetiyorum.
    *yaşıyorum..
    *ama her gün biraz daha bilmiyorum,
    *her gün biraz daha yanılıyorum,
    *her gün biraz daha kendimde değilim,
    *her gün biraz daha arıyorum,
    *her gün biraz daha neyi aradığımı bilmiyorum.
    *bir de ojeyi sıfır tırnağa sürmeyen kadınlara laflarım var:
    *sizden tiksiniyorum. anlaşıldı mı? ya o tırnağı uzatacaksın oje sürmeyeceksin, ya da kesip öyle boyayacaksın. çok mu zor?
    *renklerin ahengi olmaz.
    *çiçeklerin ahengi olmaz.
    *yaprakların ahengi olmaz.
    *ve ve müziğin ahengi olmaz tatlım.
    *satırların ahengi olur!
    *herhangi bir hüsran için sıkışıp dara düşmeyin.
    *kelimeler müsaade eder ve düşlerinizin önününde eğilip selama durarak çekilirler aradan;
    *daha rahat akıtın diye içinizdeki zehri !!
    *bu zehri akıttıktan sonra kendinizi majesteleri tarafından eli öpülen bir prenses veya prensesin elini öpen bir majesteleri gibi hissedersiniz.
    *bense bu zehri akıtmak için değil,
    *onunla yaşamayı öğrenebilmek için; içime içime kusuyorum..
    *hiçbir boka yaramayanları.
    *birçok korkağın yaptığı gibi!
    *kalbimdeki her iç çekiş, farkına varmadığım bir küstahlığın yanılsaması.
    *aldığım her nefes, dibine kadar hissettiğim bir ''şükrün'' eseri.
    *işte bu bu ''şükre'' şükran duyan insanlara canımı isteseler veririm.
    *hiç düşünmeden veririm hem de...
    *hani söylenecek çok şey olur da, söylenemez ya...
    *bir vazgeçişten sonra da duyulacak çok pişmanlık var ama..
    *insan kendine yediremez.
    *mutluluktan bu kadar tasarruf ederken hayat; acıyı bari herkese aynı oranda dağıtsaydı.
    *enteresan...
    *fazla ağlatmaktan değil de, fazla gülmekten dolayı başımıza bir bokluk geleceğini düşünen bir milletiz.
    *kıyamet gününden önce ölmeyip o güne denk gelecek şansızlar kim acaba?
    *ya da..
    *kıyamet gününden önce ölmeyip o güne denk gelecek şanslılar kim acaba?

    =======

    *insanlık olarak ortaklaşa yapabildiğimiz tek bir şey var: ''mahvetmek!''
    *doğayı,
    *hayvanı,
    *toprağı,
    *yer altını,
    *yer üstünü,
    *suyu,
    *havayı,
    *insanı,
    *çocukları,
    *her şeyi mahvediyoruz.
    *oysa ''her şey yenilenir'' diyorlar.
    *merak etmeyin nasıl yenilerse kendini doğa, insan da öyle yok etmeyi ''hep'' bilecektir.
    *bundan sonraki nesillere aktaracağımız tek şey bu!
    *sonrası cemi cümlemiz için aynı terane.
    *halbuki şu dünyada insanların yapması gereken tek bir şey var: ''insan olmak!''
    *ben yeterince insan değilim.
    *ama sen muhakkak öylesindir.
    *ne doğru?
    *ne yanlış?
    *hangi hüzün daha gerçek?
    *hangi söz daha canbaz?
    *hangi bakış daha riyakar?
    *hangi yüz daha temiz?
    *hangi aşk daha sakıncasız?
    *hangi telkin bana iyi gelir?
    *insanlar acılarını bile yarıştırıyorlar artık.
    *bu kadar alçaldık!
    *ne garip..
    *gelecek nesiller de bizim gibi dünyanın nereye doğru gittiğine anlam veremeyecek.
    *hiçbir şeyden emin olmadığım kadar işte bundan eminim.
    *belkide her şey aşırı derecede basittir.
    *belki de biz aşırı derecede zorlaştırmak için kurguluyoruz her şeyi, sil baştan.
    *mesaiye yetişmek için kurduğumuz saat kadar tetikteyiz;
    *bir yolunu bulup hep bir adım öne geçmek için...
    *hissizleşemez belki insan, mümkün değildir ama;
    *kalbi köreltmek diye bir şey var.
    *bir seri katil kadar tehlikeli bence
    *ve de yaşam iki kelime arasındaki gidip gelmelerimiz sanki: biri ''ah'' diğeri de ''oh''.
    *bu sende başka çağrışımlara yelken açtıysa, açmasın tatlım.
    *hem senin için kötü ben n'apayım.
    *hiç güzel bir düş gördüğünüz anda, rüyada olduğunuzu bile bile ''bitmesin!'' dediğiniz oldu mu?
    *illaki olmuştur.
    *hiç güzel bir rüyadan uyandığınız anda, gözlerinizi açtığınıza üzüldüğünüz oldu mu?
    *illaki olmuştur.
    *neydi acaba o seni en son, içine bu kadar alan şey; hatırında mı?
    *şu an ne kadar merak ettim anlatamam.
    *resmen ben çatladım meraktan senin adına!
    *artık herkes karşısındakine gerçek duygularını göstermekten imtina ediyor.
    *o kadar korkağız ki,
    *duygularımıza her ket vurduğumuz anda, biraz daha kendimiz olmaktan çıkıp biraz daha karşımızdakinin de kendisi olmasını engelliyoruz.
    *kıçımıza birer madalya takmalıyız bu konuda!
    *ne diyeceğim...
    *işte ben hep o rüyadan uyanmaktan korkuyorum.
    *böyle karikatürize edilmiş bir mutluluk yok
    *tek bir suret var gözlerimin önünde..
    *dokunsa bozulacak,
    *konuşsa bozulacak,
    *baksa bozulacak,
    *ama kafasını çevirip susunca da içimi acıtacak.
    *galiba sadece onu görmeyi hak ediyorum ben.
    *onu yaşayamamakla da sınanıyorum ben.
    *unutmadan..
    *sevginin yanında küçülen tek bir şey vardır: aşk!
    *aşkla sevgi arasındaki tek fark bu.
    *beyninizi yormayın boşuna.
    *aşkla başlayıp kendini sevginin acizliğine atan bir ilişki yoktur.
    *aşkla başlayıp alışkanlığın acizliğine dönüşen bir ilişki de yoktur.
    *aşkla başlayıp, sevgiye dönüşemeyen bir ilişki vardır.
    *''sevgi'' mertebesine ulaşabilen bir aşkın önünde eğilin ve diz çökün köpekler!

    =====

    *sarhoş olduğumda accayip mantıklı oluyorum.
    *hayır ben iddia etmiyorum tabii ki bu durumu, şahitlerim var.
    *hiç bilinmeyenli bir denklem getirsen çözerim yani, o derece.
    *bu arada ''hiç bilinmeyenli denklem'' tabirini de götümden uydurdum.
    *itirazı olan?
    *ölüden değil de, etliye sütlüye karışmayan insandan korkarım.
    *esasen önce herkes kendini değiştirse, hiç kimse hiçbir şey için birbirini değiştirmek zorunda kalmayacak.
    *o kadar istedim ki bir şeyi;
    *beni aştı, bana ağır geldi, beni geçti, beni hırpaladı, beni yordu, beni incitti, beni mutlu etti, beni bilinçlendirdi, beni güçlendirdi...
    *yine de beni bitirmedi.
    *ama ben onu yitirdim!
    *hayatım boyunca hiç pazartesi sendromu yaşamadım.
    *bende çarşamba sendromu var.
    *çarşamba günlerini yoğun bir gün geçirmemiş olsam bile sevmiyorum.
    *bir de menemen yapmayı bilmiyorum.
    *ama dehşet mantı hamuru açarım.
    *bir de hazır sırası değilken..
    *''zamanla geçmiyor''; üstüne siniyor.
    *kanımda çok fazla ezgi ve melodi var.
    *uyurken bile kafamda tasarladığım fon müziği eşliğinde yol alıyorum.
    *hani şu çantasında küçük iğne iplik taşıyan kadınlar vardır ya. ne bileyim böyle acil durum sökükleri için, hemen önlemini alır ve günü kotarırlar.
    *işte çok özeniyorum öylelerine. ben en son bundan beş sene evvel yırtık dikmeye kalkmıştım ve neticede kullanılmaz hale gelen bluz çöpe gitmişti.
    *içimde bazen benim bile şaşırdığım bir şopar yatıyor.
    *cazgırım.. çingenim..
    *en olmadık yerde çıngar çıkarırım.
    *tepemi attırmayın.
    *''omo konsantre ile lekeleriniz bembeyaz'' diyen gerzekzekalı reklam yazarları:
    *bir nesli böyle çürüttünüz!
    *çok güzel uyku bölerim.
    *kızamazlar!
    *ismimin anlamı, kendisinden daha güzel.
    *kendi manasını kendinden kıskanan insan olur mu be?
    *kararsızlık insanı öldürmüyor da, süründürüyor.
    *en büyük fantezilerimden biri adanalı olmak.
    *nedenini bilmiyorum. içimde sanki böyle bir adanalı yatıyor. oranın tarihi, yemekleri, insanı...
    *keşke köklerimiz çukurova'ya falan dayansaydı. ilk ve ortaokulda öğretmenlerim ''haa muhacirsiniz siz!'' diye sanki çok farklı bir şeymiş gibi şaşırırlardı. o zamanlar anlamını bilmiyordum ''şuymuşsunuz siz'' dediklerinde. kötü bir şey sanıyordum soyumu sopumu söylediğimde. bir de şey var. batılı olmanın hiçbir numarası yok bence. ama mesela ''iç anadolu'dan geldik biz'', ''anadoluluyuz biz'' dediğinde bir havası oluyor... hele hele adana kadını diye bir gerçek var arkadaş. çok otantik. adana kadını... !! ne biçim havası var be! hökümet gibi oluyor o kadınlar. hem etli butlu hem de uzunlar. bende öyle ele avuca gelmek istiyorum biraz. çıtı pıtı olmak istemiyorum ben. ne o öyle.. kadın dediğin azıcık etine dolgun olur. ne yapsam kilo mu alsam biraz acaba? neyse buradan tüm adanalı gacılarıma sevgi ve selamlarımı iletiyorum. bakmayın siz, size çakal deyip sizi sevmeyenlere. özünüz bir, sözünüz bir; neyseniz o.. kıvırmanız, yumuşatmanız yok allah için. muhabbetin de, yemeğin de, dedikodunun da allah'ı siz de. öpüyorum yanacıklarınızdan.
    *bu arada..
    *bugün günlerden ne bilmiyorum.
    *bugün ayın kaçı, hatırımda değil.
    *şu an saat kaç, merak etmiyorum.
    *ama şu tarihi buraya not düşerim: herhangi bir gün/herhangi bir ay/herhangi bir yıl
    *si bemol minör...
    *seni çok seviyorum ve bu kadar göz önünde olmamana rağmen, bir şarkıya kattığın tınıyı diğer hiçbir akorun katamamasına anlam veremiyorum...
    *varol! varol! varol!
    *bir de..
    *birsen tezer: ''heyecanlandım sizin yüzünüzden!''... raaa rara ra ra ra! http://www.youtube.com/watch?v=li_wdfsvd2e

    =======

    *http://www.youtube.com/watch?v=1ulfsnt4m2g
    *şimdiye kadar kendimi hiç ortada kalmış gibi hissetmedim.
    *sanki her şey benim ortamda.
    *ruhumun arafındaki, kıl tanesi kadar ince sırat köprümden geçmeye çalışıyorlar.
    *bir yanım cennet;
    *bir yanım yakıyor!
    *güldüğüm zaman sağ yanağımdaki gamze sol taraftakine göre daha belirgin oluyor.
    *bu yüzden de dikkati ilk anda hep o taraftaki gamze çekiyor.
    *çok üzülüyorum diğerinin bu boynu bükük haline.
    *geçen gün annemin cüzdanını karıştırırken içinde, en dip köşede 95 yılına ait ''seni seviyorum'' notcuğu yazılı ikiye katlanmış bir kağıt parçası çıktı. kocaman kocaman, yamuk yumuk harflerle zar zor yazmışım. okula gitmiyorum o yıllar, sanırım birisinden bu hususta yardım alıp anneme sürpriz yapmak istemişim.. ve anlaşılan o ki, o yaşlarda sürprizlerim bu denli dahiyane oluyormuş! sadece küçücük bir kağıt parçası... arka yüzüne tarihi not düşmüş annem. mürekkep dağılmış, üstelik sol üst tarafı da sararmış. hep aynı tarafa katlanan kısmı ise pörsümüş.
    *sanırım bu kadar ''basit'' bir şeyi sadece bir ''anne'' saklayabilir.
    *keşke anneme daha çok ''seni seviyorum'' deseydim.
    *ilk mektubumu olmayan kardeşime yazdım.
    *son mektubumu ise, aramda 1 km. bile mesafe olmayan birine.
    *ilk mahalle baskımı, lisede biyoloji öğretmenimin ''maddenin hali üçtür: katı sıvı ve gaz. bir de katıyla sıvı arasındaki bir hal vardır, buna örnek verin sorusu üzerine ''meni'' örneğini veremediğimde yaşadım.
    *aklıma ilk gelen şey buydu halbuki!
    *çoğu zaman su içmem gerektiğini bana etrafımdakiler hatırlatır.
    *ben hep unuturum.
    *bazen hiçbir şey söylememek çok şey söylemek değil;
    *içine içine kusmaktır, ağız dolusu sustuklarını.
    *oysaki uzmanlar bir kalp krizi esnasında eğer hasta kusuyorsa, hastanın ters çevrilip içine değil de dışına kusmasının hayati önem taşıdığını söylüyorlar.
    *bir gün ''her boku ben bilirim!'' tavrım zaman aşımına uğrayacak ve ben..
    *ne bok yiyeceğim acaba?
    *bir uçurumun kenarında olsam, ne yaparım bilmiyorum.
    *buna önceden hazırlanmış bir cevabım yok.
    *havalı olan her şeyden uzak dururum.
    *bu beni çok havalı gösteriyor.
    *sabahları dehşet sinirli oluyorum.
    *hele ki birisi beni uyandırmaya çalışıyorsa aman allah'ım, ağır laflar ederim.
    *bu sebepten birçok arkadaşımla küsmüşlüğüm var.
    *bir kadın daha çıkıp ''ay vallahi hayatım bir şey yediğim de yok ama, bünyem hassas benim su içsem yarıyor'' derse o kadının saçlarını bozmadan, makyajına zeval getirmeden, itina ile kafasına yapışıp, küvete su doldurup, içine içine batırıp çıkarmazsam ne olayım. yaparım bunu!
    *içimde o kadar çok insan var ki..
    *açgözlü var, nazik var, şefkatli var, hırçın var, bencil var, düşünceli var, sevinçli var, aç var, insan var, çocuk var, cahil var, deniz-derya var, kötü var, iyi var, neye göre iyi var?

    doymuş var, acımasız var, suskun var, saçmalayan var, muzip var, komik var, kendim olabildiğim var, göründüğüm gibi olamadığım var, ben var, ben olmayan ben var, sahte var, sahici var, keşmekeş var, keşmekeş var, keşmekeş var... huzur var, zamansız var, her yere geç kalan var, seven var, haksız var, kabullenemeyen var, kaçan var, bilen var, soran var, artık öğrenmek istemeyen var, cevabını bilmediğim var, bilemediğim var, yaşam var, yaşamak var...

    ''o'' var, bıkmışlık var, aşık olmak istemeyen var,çok seven var, sözler var, cümleler kurulu... yarım var, bitmiş var, okyanus var, yer yer küçük su birikintileri var, kirli atıklar var, tamamlanmayı bekleyen var, hiç tamamlanamayacak olanlar var, hiç unutamayacağım var, yalancı var, doğrucu davut var, düşünceler var, adalet var, adil olan ben var, hırs var, insafsızvar, vicdan var, insanlıktan çıkan var...

    hiç olamayacaklarım var, bana benzemek isteyenler var, yazasım var, yazmaktan usanana kadar yazasım var, söylemek istediklerim var, ağlayasım var, kahkaha atasım var, saldıran var, ''bekle'' diyen var, acımak var, merhamet var, cezbedici var, cezbeden var, asil var, şehvet var, salak var, mantıklı var, aptal var, aldırmayan var, bitmiş var, yeni başlayan var, korkak var, cesaretli var, dinginlik var, kan var, kıyamet var, yanlış var, ateş var, bembeyaz var, boşluk var, haddinden fazlalar var...

    içimdekiler; bakın güzelce söylüyorum: ''bir siktirip gider misiniz?''

    =======

    *bu dünyada ''hayatı boyunca hiç orgazma ulaşamamış ve sadece üzerinde tanesi bilmem kaç dolardan başlayan taşlarla dizili yüzüklerle tatmin olan kadınlar'' var.
    *bence yukarı maddede yer alan ilk 21 kelime, ağır hakaret niteliği taşımakta.
    *hiç insanlıktan çıkmadım.
    *ama insanlıktan çıkmak nasıl bir şey, idrak edebiliyorum.
    *kimseye etmesem şikayet!
    *şikayet ettiği her şeyde pay sahibidir çünkü insan.
    *ne yok biliyor musun tatlım?
    *''yitirene kadar yeterince kıymeti bilinecek bir öngörü'' yok!
    *şimdi tekrar yukarı dön ve aynı cümleyi bir kez daha oku. bu sefer anlayacaksın.
    *düzenin olmaya çalıştığı yerde düzensizlik vardır.
    *adaletin olmadığı yerde ayaklar baş değil göttür.
    *bu söz bir kulağından girsin, bir kulağından çıksın tamam mı?
    *allah milletimizi başımızdan eksik etmesin. devletimiz ne yapardı yoksa?!
    *sıkıldım.
    *hem..
    *söyleyin bana,
    *kimlerin kendi bencilliğinin ekseni etrafında dönüp durmaktan başı döndü?
    *ben dengelemek için ters yönden bir daha dönüyorum da.
    *avazım çıktığı kadar bağırmak istesem bağıramam.
    *çünkü kendime yakıştıramam.
    *avaz ne demek bilmiyorum ayrıca.
    *peki bilmediği bir şeyin haddesine neden gelmek ister kişi?
    *bir erkeğe erkek olduğunu hissettirmek onu kapınızda kul köle yapar.
    *bir erkeğe erkek olduğunu hissettirdiniz mi, iliklerinize kadar titrersiniz.
    *aklıma gelmişken.
    *bahar depresyonu ne be? her geçen gün müsait bir taraflarından depresyon uyduruyorlar.
    *insanlık olarak toplam ne kadar yalanımız var merak ediyorum.
    *milyonlarca sayfa da olsa okumaya razıyım bu basılmamış kitabı.
    *yapacağım en sağlam itiraf, şuraya yazdıklarımın benim için zerre itiraf niteliği taşımıyor olmasıdır.
    *bana ait olan hiçbir ama hiçbir şeyi bu denli değersizleştirmem çünkü.
    *62'den tavşan yapamıyorum.
    *''ben seni karşılıksız sevdim...'' öehh! çok iğrenç.
    *bu nasıl bir kelimelerin katli?
    *tabi ki de karşılıksız seveceksin. karşılık bekleyerek sevilir mi?
    *arkamda bir dayım falan da yok ama,
    *hayatın bana karşı biraz daha insiyatif kullanmasını istiyorum.
    *anahtar şıkırtısı, elektrik süpürgesi, bir çocuğun çalmaya çalıştığı ve çalamadığı flüt...
    *hepsi uzaklaşılması gereken sesler bütünüdür benim için.
    *''iyi hal'' kelimesini her duyduğumda ya şu önemli mevki ve koltuklardaki sapıklar ya da karısını bilmemneyini dövüp işkence eden psikopatlar salıverilir.
    *salıverilir
    *salıverilir
    *salıverilir
    *salıverilir.
    *herkes algılasın diye söylüyorum,
    *salıverilir !!
    *yine alimlerdi sanırım şöyle diyorlardı: ''paranı, yolunu ve düşüncelerini kendine sakla.''
    *alimlere katılıyorum, haklı alimler.

    =======

    *http://www.youtube.com/…tqg-9apu9ppluazatudtbizeweh
    *masallarım ucuz, hikayelerim de satılık.
    *çünkü dehşet gerçekler.
    *ben değil, kelimeler yavşak.
    *hiçbir arkadaşım yok ki bana hayatında en az bir kez ''aynı şeyler gibi gülüyorsun, azıcık adaplı gül'' diye takılmamış olsun.
    *ya gülmenin bile adabı mı olur ya?
    *adap ne ayrıca? kıstasları neler? yazın verin vallahi uygulayacağım.
    *20. yaş günümün kutlama işlemleri bitip yatağıma yattığımda ''n'oluyor ya, n'oluyor ya, n'oluyor ya'' dedim. bundan 15 sene sonra n'apıcam bilmiyorum. kesin yaşlılık kompleksine girip intihar ederim.
    *ilham denen şey nasıl bir şey? neye benziyor merak ediyorum.
    *sıkıştığım anlarda ben de yapıştırmak istiyorum ''ah ilham geldi birden'' diye.
    *kendisiyle tanıştıktan sonra ''memnun oldum'' diyen insan var mı?
    *hata yapmaktan korkar hale geldiğimden beri, biraz daha büyüdüğümü anladım
    *ve büyüdüğüm anlar fludan şuaya doğru belirginleşmeye doğru yol alırken..
    *daha da kaskatı olaylar.
    *kimseye ''hak ettiği'' değeri veremedim.
    *ama hep ''hak etmediğim'' değeri aldım.
    *bu borcu ne şekilde kapatırım?
    *yeni doğan bir bebeğin annesi tarafından ilk kucağa alınış anı ve babanın bu görüntüyü içinde fırtınalar kopmasına rağmen anneye nazaran heyecanını daha bir bastırmaya çalışıp, gözlerini kısarak; nefesini tutmuş bir halde ve çokça bir tebessüm eşliğinde seyretmesi..
    *dünyada bu kadar temiz başka bir resim yok!
    *geriye kalan her şey bok.
    *yazdıklarımın hepsinde bir doğruluk payının bulunması beni endişelere sevk ediyor.
    *http://www.youtube.com/…k2ni-wfvbjo&feature=related
    *evde giydiğim çok havalı bir bluzum var. evde giyince çok seksi duruyor. ama onunla dışarı çıktığımda aynı havayı yakalayamıyorum.
    *yok hayattaki en büyük tasam bu değil de, aklıma geldi şimdi.
    *haftanın yedi günü balık ve bilumum deniz ürünleriyle beslenebilirim.
    *hatta yedinci gününün ertesi günü de balıkla beslenebilirim.
    *bir erkek ortada hiçbir sebep yokken terk edilmemeli.
    *bir erkek ''başka birine aşık oldum'' diye terk edilmemeli.
    *ve bir erkek askerdeyken asla terk edilmemeli.
    *o sevgi pötücüğü, sizi el üstünde tutan şahıs gidip yerine bir hayvan geliyor.
    *her şeyi göze alıp tüm açıklarınızı dünyaya duyurabilecek bir kapasite de mevcut.. genellikle kadınlar gibi sabredip sabredip ''intikam'', ''öç alma'' gibi duygular değil; direkt ''her şeyi yok etme!'' yoluna baş vuruyorlar. ani bir göz kararması... hışım...
    * çok, çok tehlikeli bir girişim.
    *somali'ye ve van'a deprem dolayısıyla yardım ettiğim ve bununla ilgili konser-etkinlik vb. organizasyonlara katıldığım için, bu etkinliklere katılmayan bir arkadaşımı eleştirmeye kalktığımda bana, ''sen hiç tanımadığın ve zor durumda olduğunu düşündüğün biri için, ömründe bir kez olsun, hiç gönülden dua ettin mi?'' dedi.
    *etmemiştim!
    *hayat ne biliyor musunuz?
    *biri açken diğerinin hazımsızlıktan limonlu soda içmesi.
    *çok fazla felsefeye gerek yok.
    *kendine acıyan kahraman var mıdır acaba?
    *kim olduğunu hatırlamıyorum ama bir insan söylemiştir muhakkak: ''ruhça anlaşma istemiyorum, daha bu kadar düşmedim!''
    *ardışık sayılarda 2'den sonra nasıl 3 gelirse,
    *benim alfabemde de ''ç'' den sonra; ''o'' gelir.
    *bunun anlamını bir gün ben bile unutacağım.
    *bir gün, kendimi unutacağım.
    *işte o vakit,
    *çok huzurlu olacağım.
    *çoğu insan taş kalpli olduğumu söyler.
    *oysaki küçük bir serçeden bile korkarım ben; ya ezersem diye!
    *kendine çeki düzen vermemiş hiçbir özensiz ''kelime'' bu gece buradan içeri alınmayacak!
    *yeminsiz ve muhayyilesiz girilmez!
    *http://www.youtube.com/watch?v=tkxfa7nzlfg

    =======

    *heyy!
    *aşk kadınıyım deyip ortalarda salınan ve yaşadığı birlikteliklerden ötürü aşka inanmaz hale gelmiş 30 yaş üstü sanata/sanatçıya ve doğaya duyarlı hayat yorgunu kadın: bizim karşı apartmandaki ''romantik bir adamım, duygularımı içimde yaşıyorum'' beyi ile tanışmak ister misin? hah? özelden bi ulaş bana.
    *yaşamın zaman ile kapışması, bir otomobilin tek rakibinin thy olması gibi bir şey.
    *saçma..
    *o yüzden kendimizi boşa yoruyoruz.
    *o yüzden pisi pisine öleceğiz.
    *çocuklar ölmesin, analar ağlamasın demekten başka bir boka yaramayan ve beni temsil eden; her gün beynimi, gözümü, kulağımı işgal edip ciğerimi paramparça eden ve ikiyüzlülüklerini meşrulaştıran insanların vicdanını evdeki banyonun en dip köşesinde duran çamaşır suyuyla evireee çevireee çitilemek istiyorum...
    *belki bünyeleri bu kadar temiz bir vicdanı kaldırmaz ve ölürler!
    *gayr-i ciddiyim.
    *doğumum beklenenden erken olmuş.
    *mışıl mışıl anne karnında bir embriyo halinde uyurken, bir an önce dünyaya atılmak istememi aklım almıyor!
    *bir de adıma anlamını katan, ne tam olarak sağanak olmayı ne de bu işe bir son vermeyi beceremeyen o damlacıkları aklım almıyor.
    *o yüzden yağmur, benim için gökyüzünden damlayan sudan fazla bir mana taşımıyor.
    *birine zoraki sadakat göstermek, kendine ihanet etmektir.
    *kendine ihanet etmek, bahanelerine itaat etmektir.
    *bahanelerine itaat etmek, bilmezden gelmektir...
    *hiçbir şey bilmiyor gibiyim.
    *bisikletimi özledim.
    *leblebi tozumu fondip yapıp ''boğulmaktan az kalsın'' kurtulacak olmayı özledim.
    *her şeyim olacak,
    *her şeyim bitecek,
    *yine isteyeceğim.
    *her şey ölecek,
    *her şey silinecek,
    *yine doğacak.
    *eksik kalanlar tamamlanır.
    *hiç olamayacaklar ise seninle birilikte ölümüne hazırlanır.
    *bunu kaldıracak gücüm yok.
    *bazı insanlar çok iyi şarkıcı olur, bazı insanlar ise çalgıcı doğar.
    *iyi ki erkan oğur gibi güzel bir adamla aynı ülkede yaşıyorum.
    *insan erkan oğur dinleyince direkt özler. yani özleyecek bir şeyi yoksa bile özler. öyle bir adam.
    *bir kapanın dışındayım..
    *ve içeride çok fazla güzel esaretlerim var.
    *çok canlı.. ama can alıcılar.
    *yitiklikten üşüyorum.
    *yitiklikten köz gibiyim.
    *ben ne zaman çok fazla kelimeye ihtiyaç duysam,
    *yetmiyor demektir.
    *yetmiyor...
    *ona yetiyor, bir başkasına yetiyor, tüm dünyaya yetiyor ama bana yetmiyor.
    *küçükken cuma günü doğduğum için cuma günü öleceğimi sanırdım.
    *bu yüzden ne kadar çok günah işlesem de, günah hanemin hep sıfırlanacağını ve dolayısıyla cennete gideceğimi düşünürdüm.
    *meğerse öyle olmuyormuş o işler.
    *palyaçolardan nefret ederim.
    *aynı palyaçolara benziyorlar.
    *armenian duduk... sen manyaksın!

    =======

    *en sevdiğim mevsim, aylardan ''aralık'' olan.. bi aralık çıkıvermişim küçük bir aralıktan.
    *en sevdiğim yağmur, şemsiyeyi evde unutturan.
    *en sevdiğim bulut ''tül bulutları''... güneşin etrafını çepeçevre sarıp fidye olarak da toprağa ''su'' isteyen.
    *en sevdiğim ses, gece sessizliği.
    *en sevdiğim makam: ''neva''
    *en büyük arzum, en büyük arzum olan şeyden artık vazgeçebilmek.
    *en sevdiğim yansıma, iki bulutun arasına sıkışmış olan güneşin uzun bozkır sessizliğine saldığı huzme.
    *en büyük zayıflığım, gözlerimin içine bakıldıktan sonraki birinci dakika içerisinde anlaşılır.
    *apar topar hazırlanıp kaçırırım gözlerimi,
    *ne zaman çok dikkatli bir şekilde anlayan olursa beni.
    *dinle
    *şu an sıfırım
    *ve sıfırdan başlamayı düşünmüyorum.
    *bir kez olsun samimi olabilmek isterdim.
    *küçük bir çocuğun başını okşamayı bile kendime yakıştıramıyorum.
    *o kadar ağırım.
    *terzi kendi söküğünü dikemezmiş;
    *kendi bağladığım düğümü çözemiyorum ki daha ben!
    *külfetim bu kadar ağırken kendime,
    *değil yeni bir savaşı bir direnişi bile kaldıramam ben..
    *hastalanırım!
    *her insana gerçek aşkı öğreten biri vardır ve çoğunlukla bu kişi, aslında gerçek aşkın o olmadığı öğreten kişiyle aynı kişidir.
    *korkuların üstüne değil de,
    *aç bir hayvan gibi içine doğru inleyerek gidip gelmeli.
    *o zaman aşk biter..
    *ateş söner..
    *büyük bir nezaket ve zerafetle vazgeçer sizden.
    *kardeş gibi olursunuz.
    *kaçan kovalanır.
    *hiçbir şey için,
    *hiçbir güzel an için,
    *hiçbir sebep için durmayı düşünmezken zaman;
    *hiçbir nedene istinaden, yetişmeyi düşünmüyorum kendilerine.
    *büyümeyi düşünmüyorum.
    *hayallerimi düşünmüyorum.
    *işlediğim suçları düşünmüyorum.
    *kim affedecek ki zaten beni?
    *önceyi düşünmüyorum.
    *ne olur düşünmüyorum.
    *nasıl olur bilmiyorum.
    *her şey bir anda biter,
    *bir anda başlar çünkü.
    *hayat... ön sevişmeyi beklemeden insanlığınızı üstünüzden sıyırıp üstünüze abanan bir vahşettir!
    *ne kadar masumsanız; o kadar kirletilmeye hazır ve nazırsınız.
    *ne kadar suçluysanız o kadar örtbas...
    *ne kadar saklanırsanız o kadar dikkat çekersiniz
    *ve inanın bana, hiçbir zaman sevildiğiniz kadar sevilmeyeceksiniz.
    *ya fazla gelecek, ya eksik kalacak bir şeyler.
    *ya lüzumsuz olacak, ya da bir gün yarım...
    *şimdi hep beraber toplanıp can baba'nın yalanını yiyiyoruz!
    *çoğu insancıklar, başkalarının açıklarını yakalamak için kurulmuş bir saat kadranı kadar tetiktedir.
    *çoğu zavallılar, başkalarının mutsuzluklarından rahat bir nefes alabilecek kadar mutsuzdur.
    *aslında çoğu mutluluklar en büyük leş yiyicilerden çıkar.
    *herkes biraz üstüne alınsın.
    *şimdi ilk ve son kez söylüyorum.
    *ilk olmakta unutulmaz değil, son olmakta.
    *ilk olmakta zor değil, son olmakta.
    *ilkin güzelliğiyle, sonun unutulmazlığını arada yaşananlar lütfeder çünkü onlara.
    *en çok geleceği değil de,
    *bana gelemeyecek olanları merak ediyorum.
    *sıradaki gitsin..
    *ha bir de..
    *en sevdiğim renk siyah ve beyaz.
    *beyazın kıymeti siyahtan; siyahın asaleti beyazdan anlaşılır çünkü.
    *ve ''iki din var'' der şiirin ve sözcüklerin tanrı'sı: siyah ve beyaz.
    *gerisi? ...
    *bu yüzden aşk değildir beşiktaş.
    *imandır...

    =======

    *kalbimin tam ortasını kazıyıp kanatana kadar içinde şu ezgiyi çalasım var: prayer for soleil!
    *hayat çok mu kısa emin değilim ancak;
    *yaşanamayanların bitmesine çok az kaldı!
    *hem asil olan ne biliyor musunuz?
    *birinin sizi sevmemesine rağmen o kişiyi çok sevmek değil.
    *birini, sadece onun sizi çok sevmesinden doğan bir sevgiyle sevmek.
    *sadece çok sevilmekle yetinerek..
    *şükranla sever insan bu yüzden.
    *kendimin,
    *kendi içimde bir ukte olarak kalmasından ürküyorum
    *ve bunun gibi nicelerinden...
    *herkes gibi yaşamıyoruz ama,
    *bir gün herkes gibi öleceğiz.
    *tüm kibir, tüm makam, tüm sosyal kimlik, tüm bilgi, tüm insanlık ölümle eşitlenecek.
    *buna hazır mısın?
    *... rağmen hayattayız.
    *... rağmen gülüyoruz.
    *... rağmen inanıyoruz.
    *... rağmen bekliyoruz.

    hepimiz!!!

    *bir gün öleceğine değil de; bir gün öleceğine üzülür insan, sevdiğinin.
    *hastane kokusu...
    *dünyadaki tüm çöpleri toplasalar,
    *kafamı ensemden kavrayıp bir lağım çukurunun içine belirli aralıklarla sokup çıkarsalar
    *ve öldürmeyecek kadar henüz taze bir leş kanının kokusunu dayasalar burnuma..
    *yine de bana hastane kokusundan daha keskin bir fenalığın kokusunu hissettiremez.
    *sabırlı bir bekleyişten daha fazlası var bende: sabırsız bir kabulleniş!
    *konuşarak anlatmaktan daha fazlası var bende: pusup bir köşede azalmak!
    *hastane kokusu...
    *şimdi midem bulanıyor.
    *sartre'nın bulantısından bile daha büyük bir bulantı bu.
    *göz kapaklarımdan şeritler halinde vicdan azabı akıyor,
    *soğuk soğuk...
    *ellerim...
    *titriyor.
    *içim,
    *çok acıyor!
    *kaldırım kenarındaki yığışmış çamur tanelerini akıtıp giden yağmur gibi, akıtıyorum içimdeki pisliği!
    *ben..
    *temizleniyorum.
    *bilinçaltımın bile bir köşesine itip kurtulamayacağım;
    *etkisi zamanla artıp, korkusu giderek daha da yayılacak olan bir ''kaygı'' tarafından ele geçirildim.
    *neleri feda edip, nelerden feragat edeceğimi bile bilmiyorum.
    *ben..
    *sıfırlanıyorum.
    *ömür boyu kaybetme korkusuyla yaşayabilir mi insan?
    *ömür boyu korkarak yaşayabilir mi insan?
    *ömür boyu korkarak yaşayacak olmanın bilincini kaldırabilir mi insan?
    *hala nefes alabiliyorum
    *ve nefes aldığım sürece devam edecek; biliyorum.
    *rüyalarım yeterince kalabalık,
    *uykusuzluğum yeterince simsiyah,
    *kabuslarım yeterince yeterliyken..
    *aslında var olmayan çığlık sesleri duyuyorum.
    *ne demek olduğunu bilemezsin sevgili pollyanna!
    *tüm canlılar önce doğar, sonra ölür.
    *ben ise önce öldüm, şimdi yeni doğan bir bebeğim.
    *önce eksik yanlarımı tamamlamayı, ondan sonra da yürümeyi öğrenirim elbet.
    *ite-kalka...
    *hani hep unutmak ister ya insan bazı şeyleri,
    *bazen unutmamaktan/unutamamaktan/hiç unutamayacak olmaktan gelir arınmanın bedeli !!
    *şimdilik elveda dünyeviliğim.
    *sen bu satırları okurken ben çoktan kararımı değiştirmemiş olacağım.
    *hastane kokusu...
    *canım baldan tatlıdır.
    *ilk defa birine canımı verebileceğimi hissettim.
    *''beni al ama onlara sakın dokunma'' der ya hani filmlerdeki esas oğlan veya esas kız kötü adama...
    *allah'a öyle yalvardım bende: ''beni al ama ona dokunma!''
    *daha yaşımı sorduklarında, hatalarımın gençliğime verileceği bir çağdayım.
    *çok erken değil mi?

    =======

    *hepimiz bir sabah kalksak ve pencereden baktığımızda istanbul'da yağmur olduğunu görsek küfrederek uyanırız.
    *o zaman neden ''bu sabah yağmur var istanbul'da'' şarkısını her duyduğumuzda dolu dolu oluyor gözlerimiz?
    *http://www.youtube.com/watch?v=5hyihok8dus
    *edebiyat adamı son derece incitiyor.
    *en son kendimi nerede, ne zaman, saat kaçta, ne sebeple umursadığımı hatırlamıyorum.
    *hep şanslı olduğumu söylerler.
    *onların şans olarak nitelendirdikleri şeyleri yapmak için neler yaptığımı hiç kimse bilmiyor.
    *etrafım marjinal olmak isteyenlerle dolu.
    *çokkkk sıkıldım bundan.
    *çılgınlık, bir diğerine çılgın olarak gelen bir eylemi gerçekleştirmektir.
    *size çılgın olarak gelen bir çılgınlık, çılgınlık olamaz.
    *olsa olsa tecrübe olur.
    *bazen kendi yalanlarıma kendim inanıyorum.
    *o yüzden yakalanmam söz konusu bile değil!
    *ömründe en az bir kez, bir yaz gecesi, bir dam bulup, yere bir kilim atıp, üstüne de bir battaniye çekerek, iki elini kafasının altına koyup, deriiiin derin nefes alırken yıldızlara bakmayan insan var mı?
    *varsa bir an önce bu kadar ''basit'' olsun!
    *enerjiyle-çakrayla kafayı bozup; durup durup şu evrene teşekkür eden insanları gördükçe, durup durup kendime teşekkür ediyorum böyle bir insan olmadığım için.
    *düşündüm de, nefes almak harikulade bir şey.
    *harikulade değerli..
    *insan en çok sevdiklerini kırarmış.
    *hayatımda bu kadar doğruluğundan nefret ettiğim bir başka doğruluk payım yok.
    *anne kokusu..
    *evet; çok şükür ki böyle bir realite var.
    *gerçek nedir?
    *dokunduğumuz mu?
    *hissettiğimiz mi?
    *hangisi gerçek?
    *ya da hangisi daha gerçek?
    *bir kendimi bırakabilsem,
    *kuş gibi...
    *kuşların çok şanslı olduklarını düşünür herkes.
    *uçmak.. uçabilmek...
    *oysaki en büyük talihsizlikleri, çabuk kırılabilen kanatları..
    *oysaki en büyük talihsizlikleri, avuçlarınızın içinde siz onu çok fazla severken; ölebilmeleri.
    *her şey tepeters olsaydı ya. gerçekler hayal, hayaller de gerçek..
    *boşuna zaman harcamazdık daha çok para, daha çok aşk, daha çok iş, daha çok popülarite, daha çok bilmem ne için..
    *bir de neden ''sabah erken kalkmak zorunda olmak'' diye bir şey var ki?
    *çok acı değil mi bu?
    *hiçbir şeyi takmayan insanlara bakıyorum.
    *hepsi kafaya ''kafaya takmama'' karizmasını takmış.
    *yerim sizin karizmanızı (!)
    *babam yaşına gelmiş, hayatta her şeye sahip, yediği öğlen yemeği benim yarı dönemlik harç param olan bir adamın, kızı yaşındaki birinin yanında nasıl çirkinleşebildiğini gördüm.
    *çok çirkinçti!
    *artık insanlardan midem bulanıyor.
    *umudum var mı bilmiyorum.
    *daha önce hiç bu konuda sorgulamadım kendimi. sorgulasam iyi olacak.
    *umudum var!
    *nagehan alçı'ya arkadan ''n'aber?'' diye şöyle hafiften bir dokunsalar, arkasını döner ve otomatiğe bağlamış bir şekilde: ''o koca bir sahtekar, bazı şeylerin artık türkiye'de tartışılması lazım, hiç kimse dokunulmaz değil, bıdı bıdı.. bıdı bıdı..'' falan der. eminim.
    *hürriyet; insanın özüdür.
    *büyüdüğümü anladığım anlardan biri, kız arkadaşlarıma bir erkeği nasıl güzel terk ettiğimle, nasıl parmağımda oynattığımla, nasıl benim için ölüp bittiğiyle hava atmadığım andır.
    *''başkalarında hep aynı kişiyi aramak edebiyatı'' eskimedi.
    *hala diri ve tazeliğini koruyor!
    *şu sorunsal sorulara artık burada son noktayı koysak ya ====>
    soru: erkekler ne ister?
    cevap: ''para, seks, kadın, kumanda, yaprak sarması''
    soru: kadınlar ne ister?
    cevap: ''para, ön sevişme, kariyer, sürpriz, hem yakışıklı hem de yanında iyi bir vitrin oluşturacak erkek''

    =======

    *dinle
    *erotik şarkı sözleri yazmak,
    *mesaj verme kaygısı gütmeden mesaj vermek,
    *günübirlik ilişkiler yaşamak,
    *günübirlik ilişki yaşanılan kadınlardan ilham almak ama sürekli onlardan dem vurmak,
    *kocaman güneş gözlüğü takmak
    *ve dövme yaptırmak
    *ve deri ceket giymek
    *ve bateriye daha hızlı vurmak
    *ve elektroya daha fazla ses açmak ''rock'' değildir.
    *hayatımda hiç kahvaltıda fıstık ezmesi, zeytin ezmesi falan yemedim. merak ediyorum nasıl bir duygu diye.
    *kocamaaaan bir boşluk nasıl olur?
    *boşluk zaten kocaman değil midir? boşluk yani sonuçta.
    *eski erkek arkadaşlarıma bakıyorum da; sosyolojik, ideolojik, fizyolojik, kültürel, antropolojik, psikolojik ve demografik olarak çok farklı kesimlere hitap edebilmişim.
    *kafa olarak uyuşmadığım ve bana tamamen zıt olan insanların hepsi en iyi dostum oldu.
    *kahveyi az şekerli ve sütlü severim.
    *benim örgütlü kürt arkadaşlarım da var ;)
    *bu ülkede hem plaza kadınına, hem memura, hem işçiye, hem de oğlunun sırtına ter bezi koyan ev kadınına hitap edebilen tek şey diziler.
    *ne güzel bir ortak yan!
    *bu arada ev kadını dedim. ev kadını ne be? ev hanımı olacaktı herhalde. ya da her neyse işte..
    *kadınlar için makyaj temizlemek neden bu kadar zor ki, ben hep sabah erkenden yapmak zorunda olmaktan üşendim.
    *insanlar tamamen anadan doğma üryan bir halde dolaşsalar ve işe, okula, markete öyle gitseler ilk buluşmada sevgililer hala heyecanlanır mıydı?
    *soru sormak güzeldir.
    *cevabı mühim olmayan sorular daha da güzeldir.
    *hiç ölümü düşünmedim.
    *ölümümü düşünmedim.
    *nasıl öleceğimi düşünmedim.
    *bir gün ölüm bana o kadar yakın olacak ki;
    *düşünmek zorunda kalacağım.
    *işte bunun düşüncesi çok ürkünç!
    *o kadar çok yara izim var ki..
    *yok duygusal manada değil. gerçekten çok yaram var. sol el bilek, sağ bacak, sol baş parmak..
    *küçükken duymamazlıktan geldiğimiz ''yavaş koş; düşeceksin'' öğüdünün bir anlamı varmış demek ki.
    *buradan tüm salon düğünü müzisyenlerine sesleniyorum... ''iç bade sev güzel'' eseri bir oyun havası değildir. anlaşıldı mı? şöyle güzide bir eserdir.
    *bir insanın gerçekleştiremediği ve gerçekleştirmeyi çok istediği en az 10 fantazisi olsa,
    *tüm insanların toplamını düşünüyorum da.. bu beni endişelere sevk ediyor.
    *lütfen fantazi olarak kalsın, tutun içinizde!
    *üst komşunun veya yan komşunun kızıyla hiç kıyaslanmadım.
    *ama keşke kıyaslansaymışım. kız şimdi benden daha çok para kazanacağı bir bölümde okuyor. annemin son derece bilinçli bir anne olması, bazı konularda beni hiç de gaza getirmedi.
    *hepimiz tecavüz, kadına şiddet diye nutuklar atıp bas bas bağıran, ama bundan bir tıkla zevk alan canavarlarız.
    *tutku!! tehlikeli bir şey.
    *sabit bir tutku!!! çok tehlikeli bir şey.
    *ben hırslarımdan arındım diye iddiada bulunan bir insan henüz hırslarından arınamamıştır.
    *ben hırslarımdan arındım..

    =======

    *ne alkışlıyorum ne linç ediyorum.
    *ne yukarıdayım ne aşağıda.
    *ne üzerindeyim ne altında.
    *ne ideolojiyim ne politik.
    *ne yanındayım ne de karşıtım.
    *ne tarafsızım ne de fanatik.
    *ne marjinalim ne de yobaz..
    *beynimi bu kadar uyuşturmadım henüz!
    *insanlığa şöyle bir bakıyorum da,
    *ne içiyorlarsa benden aynısından kesinlikle istemiyorum.
    *iyi hukuk bilenlerden mi şerefsiz, yoksa şerefsizlerden mi iyi hukuk bilenler çıkar?
    *yalaka olacağıma orospu olurum.
    *daha asil!
    *bazı insanlar o kadar satılık ki,
    *bazı insanlar o kadar ucuza satılık ki,
    *değersizliklerine paha biçilemez!
    *bir keresinde kahve falı baktığım kız arkadaşıma ''bir ölüm haberi alacaksın'' dedikten bir hafta sonra kızın amcası öldü.
    *o günden beridir fal bakmıyorum. * *
    *doğarken ağlamamız; ölürken de başkalarının bize ağlaması ne kadar garip.
    *kabak çekirdeğini soyamıyorum.
    *küçükken de soyamazdım.
    *annem soyup elime öyle verirdi. hala aynı terane.
    *popüler kültürü eleştirmek popüler bir şey oldu.
    *insana insanı insanca anlatan kesinlikle edebiyat olamaz.
    *allah aşkına yapmayın; edebiyat bu kadar narin bir şey değil.
    *yaşamak ciddiye gelmeyecek kadar şakaya alınması gereken bir iştir.
    *''komedi'' yazan insanların %90'ı ''komik'' değildir.
    *oranı salladım. mühim değil. %70 de olabilir.
    *bir gelin düşünün.
    *annesine kayınvalidesine gittiğinden daha az gitsin, annesiyle yaptığı telefon görüşmesi kayınvalidesiyle yaptığı telefon görüşmesinden daha az olsun, oğlanın annesine artık oğlunun kendisine ait olduğunu hissettirmesin vs. vs. vs.
    *böyle bir gelin yok!

    =======

    *kelepçe, zincir, kırbaç...
    *allah aşkına bunları faztezi metası yapan ilk insan kim? kim? kim?
    *babamla annemin beni sevişerek dünyaya getirmiş olması çok garip. onları hiç öyle hayal edemiyorum.
    *kadınını ruhsal olarak tatmin etmiş bir adamın cinsel anlamda tatmin etmemesi bir kadın için o kadar da problem değil bence.
    *yani problem de, o kadar dehşet verici bir problem değil.
    *artık telefonumu sırf kendi keyfim için meşgule almak istiyorum.
    *http://www.youtube.com/watch?v=wpefvnmarnq
    *şezlongta yüzükoyun güneşlenip aynı zamanda kitap okuyabilen ve aynı zamanda vücudunu orantılı olarak yakmayı becerebilen ve aynı zamanda bir göz darbesiyle etraftaki diğer kadınları baştan aşağı tarayabilen kadınlardan artık nefret etmiyorum.
    *onlarda insan neticede.
    *herkes beni hayvanlardan nefret eden biri olarak biliyor.
    *fakat anneannemin kanser olduğunu ilk öğrendiğimde, yalnız kalmak için herkesi def ederken başımdan, çöpün yanına oturup ağlamaklı bir halde sokak köpeğiyle konuştuğumu kimse bilmez. yanımda bir insan olsaydı sümüğümü silmek zorunda kalacaktım ve duyacaklarım hep teselli olacaktı. bana sus pus öylece bakınca rahatladım.. önceden ''yaa hayvanlar da bizi anlıyooo amaaaa'' diyen kişilere uzaylı gibi bakardım. şimdi o uzaylılardan biriyim.
    *valla... anlıyorlar ya.
    *millet, birisi birisini ötekileştirince anında götünü yırtıp şeytanın avukatlığını yapıyor.
    *ama düşünüyorum da..
    *bazı insanlar ötekileştirilmeli!!! gerçekten.
    *başka bir boka yaramıyorlar çünkü.

    =======

    *hayat orospusu ile zaman pezevengi bir birliktelik kursalar ve nur topu gibi ''dünya'' doğursalar...

    =======

    *içimden çıkmayı bekleyen hiçbir çirkinlik yok ki; beni oyalamaktan vazgeçip ''pes'' etsin.
    *içimde intihar etmeyi düşünen hiçbir güzellik yok ki; bana bir dakika daha mühlet versin
    *ve başımı önüme eğdiğimde,
    *beni içimden kavrayan hiçbir pişmanlık yok ki; her bulduğum telafiye karşı kırıcı bir laf etmesin.
    *insanları kategorize ettim bugün: doğanlar ve ölenler!
    *elle tutulur, gözle görülür ama hissedilmeyen acılarım var.
    *enteresan.
    *ne zaman hissizleşmişim bu denli?
    *bugün umarsızlığımdan ziyade, bir yanılgının sağlığıma zararlı olduğu kanaatine vardım.
    *bu yanılgıya göre: içimde o kadar büyüttüm ki; ben yanında küçük kaldım
    *ve dışarıya karşı ellerimle ilmik ilmik dokuduğum ''kendimden'' vazgeçtim.
    *bir de, bir tek kendimle konuşmaktan..
    *bana artık deli demiyorlar.
    *bende şimdi herkes gibiyim!
    *değerli olan ne varsa ama her ne varsa değerini bilmedim.
    *şimdi bilmediklerimle sınanıyorum.
    *artık kendimi dinlememeye ihtiyacım var.
    *bir de sessizliği.
    *karambole gelmiş her mutluluğum uzatmaları oynayan bir ''son şans''.
    *aklımı işgal eden her şey,
    *bu kadar belli eder mi kendini yine uykusuzluktan geç saatlere itileceğini?
    *halbuki gece ile bir gece olsun sarılıp uyuyabilseydik; bunların hiçbiri olmayacaktı.
    *su gibiyim..
    *berrak gibi görünen,
    *ama akıp gittiğinde içindeki pasakları ancak lavaboyu tıkayınca anlaşılan bir su..
    *saatim 22.22'yi gösteriyor.
    *biri seni düşünüyor...
    *çaresizliğim kendi ekseni etrafında hızla dönerken, kendime bir daha baktım;
    *öfkeyi andırıyorum!
    *herkes kadar masum, herkes kadar sahtekar olmayı isterdim.
    *düşündüm de, herhangi bir şeyin ''son kez'' olması...
    *can yakıcı.
    *ne olduğunun önemi yok.
    *artık gözyaşım akmıyor.
    *hayat sıvılarımdan biri kopmuş demektir bu.
    *esasen her gözyaşı bilir ki; o an kendisi ''acıya'' direnememiş bir zayıflıktır.
    *her vazgeçiş bilir ki; kendisi bir zamanlar ''teslimiyete'' yalvaran bir dönekti!
    *ve bendeki her ''ben'' çokluktan doğan bir bokluğun timsali.
    *kalbim her sıkıştığında, elimi göğsüme bastırıp bir vakit daha ''erteliyorum.''
    *ya da ben erteleniyorum.
    *yüzsüzlüğü ikiye ayırdım: -iki yüzlü olanlar - hiç yüzü olmayanlar.
    *kaç maskem varsa hepsini çıkardım.
    *çıplak kaldım!
    *sırf korkumdan yalvardım korkularıma,
    *dizlerine kapandım.
    *hiç bu kadar eğilip bükülmemiştim.
    *her ihtişam dolu sözcüklerimden bir mutsuzluk daha çıkarabilirsem; mutlu olurum.
    *ne zaman ki sadece yeşiledir özlemim.
    *işte o zaman kendime gelirim.
    *bir de bir şeyi kavradım.
    *intikamı bol gözyaşıyla yıkayıp sonra da mateminden soymak lazım.
    *aksi takdirde sen olursun intikam.
    *ne güzel...
    *aşk hakkında ağzımıza geleni söyleyebilme özgürlüğüne sahibiz.
    *aşkı olan konuşuyor.
    *sadece bunun için bile güzel aşk!
    *her sabah erkenden kalkıp hayallerimi topluyorum;
    *ama akşama kadar yine dağılıyorlar.
    *vakitle hiçbir alıp veremediğim yok artık.
    *biraz da o beni kovalasın!
    *hani zamanla geçiyor ya..
    *zamanla geçene kadar, arada kalan zamanda ne yapmam lazım?
    *insanları yok ettim bugün: - direnmeyi becerenler - vazgeçip kendini rezil edenler
    *büyük bir iştahla sevmiyorum bazen; bazı şeyleri.
    *alev alev yanamaz insan. için için yanar.
    *aynanın karşısına geçip, kalbimin kırışıklarına baktım.
    *yaşlanmışım.
    *suskunluğun bir bedeli vardır.. daha doğrusu varmış.
    *hiç kimseye borçlu değilim şu an!!
    *bir kesici alet alıp kalbimin orta yerine büyük harflerle şunu kazıyasım var: ''benim doğmama izin verdi; beni nasıl öldüreceğini de bilecektir!''
    *ve insanları ötekileştirdim bugün: -insanları ötekileştirenler - insanları ötekileştirmeyenler.

    =====

    *erkekler iktisat bilimi gibidir.
    *kadınların sonsuz ve sınırsız olan ihtiyaçlarına, cepte ve yürekte var olan kıt kaynaklarla cevap vermeye çalışırlar.
    *hep zorla üstüme kilitlenen bir odada, yatak çarşaflarını birbirine bağlayıp pencereden atlayarak kaçmanın ne demek olduğunu merak ettim.
    *denemek istiyorum bunu.
    *fransız filmlerine mütemadiyen bok atarım.
    *ama fransız filmlerini mütemadiyen izlerim.
    *ne zaman kendim yalnız kalmak istesem kalamam.
    *ne zaman ki yalnız kalmaktan korksam, yalnız kalırım.
    *türkiye'de yargının yediği tek bok zamanaşımı değil.
    *hiç ölecek kadar hasta olmadım.
    *ama geçirdiğim ameliyatlar ölüm gibiydi.
    *küçükken hastalandığım zamanlar kendime değil de, sırf ailem çok üzülecek diye üzülürdüm.
    *benim de düşünceli olduğum dönemler varmış demek ki.
    *aşk...
    *fazlaca doyup hazımsızlık yaşamak gibi bir şey olmalı.
    *bu yüzden herhalde kişi bir aşkı değil de, önce kendini kendine sindirebilmeli.
    *gittikçe anlam veremiyorum.
    *''şiirim mıntıka temizliği'' diyen adam:
    *o kadar kolaysa sen yırt o şiirini okuduktan sonra!
    *sonra da yeniden cam yaz!...
    *kendi ile bir alıp veremediği olan
    *ve kendi ile bir o kadar ilgisiz olan bir insan evladıyım.
    *en büyük zaferi vazgeçmek olan,
    *en büyük çabası ''insan olmaya'' çalışmak olan bir insan evladıyım.
    *bir gün her şey biter.
    *bir gün her şey yeniden doğar.
    *sonra bir gün her şey yeniden biter.
    *benim ise sonunu getiremeyecek olduğum tek kararsızlığım: yeşil mi yoksa deniz mi?
    *hangisinin rengi daha çabuk mutluluğa çalar?
    *kısmetse bu sene tatil yapmamayı planlıyorum.
    *sarı rengi hiç sevmem.
    *sarı lale hariç.
    *sarı laleyi çok severim. sarı laleleri değil ama, tek bir sarı laleyi.
    *bu bitmek bilmeyen doyum, ne zaman bitecek merak ediyorum.
    *kendi elime şöyle bir not tutuştursam iyi olacak:
    *''hadi... yitirmediklerini de kana bulamadan silahını bırak ve ellerini kaldırıp usulca bana teslim ol hıncım.
    *yoksa bir ömür boyu sürecek bu ''benlik'' davası.
    *kendi kendini lekelemeye çalışırken suç üstü yakalandın
    *ve küstahlığın oy birliğiyle ''bir yığıntı mekanizması'' olarak kabul edildi!
    *anayasak çalışmalar derhal başlatılsın!''

    =======

    *bana hayattaki en büyük tasanı söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
    *insanlar silah kullanmamalı.
    *hele hele sahip oldukları şeyleri, sahip olamayanlara karşı bir silah olarak asla kullanmamalı.
    *başıma bir şey gelmeyecekse z. demirkubuz'un en iyi filmi ''c-blok'', en kötü filmi ise ''c-blok''
    *şairler en büyük yalancılardır diyen andaval: ya ne olacağıdı?
    *yaklaşık 21 yıldır sabah oluyor ve ben kalkıp elimi yüzümü yıkıyorum, havluyla yüzümü kuruluyorum, esniyorum, hava nasıl diye pencereyi açıp etrafı kolaçan ediyorum, kahve içmekten tiksindiğim için de çay veya süt içiyorum, bir şeyler atıştırıyorum falan.
    *aşağı yukarı herkes sabah uyanınca benzer şeyleri yapıyor.
    *çok enteresan.
    *bir türlü sevemediğim tek sanat dalı resim.
    *resmi sevmiyorum, resim sanatını sevmiyorum, hele ki tablolardan nefret ediyorum. nedeni yok. evimde tek bir tablo bile aslı değil.
    *lakin ressamlara bayılırım. aralarında insan olmayanları var.
    *çok para harcıyorum.
    *aynı zamanda da çok cimriyim.
    *çıkın karşıma götünüz yiyiyorsa, hanginiz aynı anda olabilir bu ikisi?
    *teselli veremiyorum.
    *hem de hayatımda yapamadığım ve yapamadığım için sürekli hayıflandığım şeylerden birisi bu teselli verememe meselesi. o kadar kötü bir durum ki anlatamam. birisi karşınıza geçiyor ve size canının yanmışlığını anlatıyor ama ben karşımda öyle birini görünce tutulup kalıyorum. o kadar samimiyetsiz ve o kadar empati yoksunuyum ki bu konuda, alakasız şeyler söylüyorum. ödüm kopuyor bir gün feci dayak yiyeceğim birinden.
    *hak ve adalet...
    *özgürlükten,
    *politikadan,
    *demokrasiden,
    *cumhuriyetten,
    *vatandan,
    *topraktan,
    *devletten,
    *devrimden daha önemlidir gözümde.
    *ve ülkemizde adalet, parayla yenilebilen bir şeydir.
    *ne varsa eskilerde var.
    *vallaha bak. bazen babaannemin, anneannemin en olmadık zamanlarda çaktığı lafları, bana verdiği ayarları toplasan üniversitede ders niyetine okutulur yeminle. öyle bir gediğe oturtuyorlar ki, üstüne konuşulacak bir şey kalmıyor. direkt nakavt!
    *geçenlerde çok ünlü bir senarist ve aynı zamanda da yönetmen olan biriyle yapılan söyleşiyi dinledim. adam, film/dizi/reklam vb. çekmeden önce gidip halka iniyormuş, esnafı dinleyip onlarla sohbet ediyormuş. lise önlerinde bekleyip gençlerin davranışlarını gözlemliyormuş falan. en şaşırtıcı olanı da kahveye gitmiş çay içmeye bir film çekimi esnasında. salak, yemin eder...
    *halka inmeyin siz kurban olayım. kalın orada!
    *orhan kemal...
    *üzerine değil bir başka yazar, bir başka adam tanımam.
    *bu dünyaya bir orhan kemal bir daha gelmez. gelemez de zaten. ayrıca gelmesin de zaten.
    *en çok sorunlu insanlara değil de, kendini sorunlu, manyak, psikopat gibi göstermeye çalışan insanlara acıyorum.
    *ciddi manada acıyorum hem de!
    *okumaya yeni başlayacak olduğu kitabı, kendisinden önce okumuş olanlara ''nasıl güzel mi?'' diye sorup sonra da, ''ayy dur sakın söyleme sonunu, okuyamam yoksa'' diyen insan: salak mısın sen? sonu için kitap mı okudur? dangalak!
    *mor giyen erkekleri itici buluyorum.
    *bir de bunların mor gömlek giyen cinsleri var.
    *yazık!
    *annemle teyzem lisede, aldığı çiçekleri defter aralarında kuruturlarmış. ama anneannem görmesin diye başka bir arkadaşının defterinde kuruturlarmış ikisi de.
    *ölürüm sizin kafanıza ben be, ölürüm!
    *annemin korku filmi izler gibi belgesel izlemesi benim için ayrı bir seyirlik film.. oturup öylece annemin belgesel izlerken ki mimiklerine, hareketlerine, o heyecanlanışına pür dikkat bakıyorum. kendisi ben tarafından ekran karşısında en son röntgenlendiğinde, yavru bir kazı kendine öğle yemeği yapmak isteyen ama bu esnada ayağı kırılan genç kartala şöyle ağır laflar ediyordu: ''ohh! iyi oldu. pislik seni. ne istiyorsun daha anasının karnından yeni çıkmış yavru bir kazdan? öyle kırılır bacağın işte!''
    *ha bir de:
    *istanbul...
    *sen yorumsuzsun.

    =====

    *ne zaman çok mutlu olsam, anında içim kazınır ve ben kalbimi bastırsın diye bir parça ''hüzün'' ararım..
    *ve sığınırım
    *dün gece yatağıma yattığımda şu ana kadar hiç birisinin yanında ağlamadığı fark ettim. sonra bunu bilinçli olarak yapmadığımı ve bu durumu bir sığınma mekanizmasıyla çırpıp, otokontrol yöntemi kıvamına gelene kadar bilinçaltımda yoğurduğumun farkına vardım. sonra da bunu çok şık bir ''itiraf'' masasında servise hazır hale getirdim ve hemen akabinde de bu durumu ''zaaf' ve ''güçsüzlük'' olarak beynime yutturdum.
    *sonuç: dengesiz besleniyorum!
    *birini elinde olmadan arkanda bırakıp gitmek feci acı bir şey.
    *birinin seni elinde olmadan arkanda bırakıp gitmesi feci acı bir şey.
    *birinin seni ortada hiç bir sebep yokken arkada bırakıp gitmesi de feci acı bir şey.
    *bunların hepsini de bir şekilde yaşamış olmak..
    *feci acı bir şey!
    *ve kaybetme korkusu;
    *bizzat kaybetmekten daha fena.
    *kaybetmedim.
    *ama şimdi ellerim titriyor.
    *pişmanlığım son hadde de.
    *vicdanımın parmak uçları buz tuttu.
    *bölük pörçük her şey.
    *bir anda yıkılır mı?
    *bir anda biter mi?
    *bir anda ölüp sonra yeniden doğar mı insan?
    *bir anda öldüm.
    *bir anda doğdum..
    *birine şefkat sunmak, ona acımaktan daha kıymetli bir şey.
    *ya da birine acımak, ona şevkat sunmaktan daha kolay..
    *yine kolaya kaçmışım.
    *ben bile bana güvenmiyorum artık.
    *kendini inandırmanın, kendini kandırmanın.. gerçeklerle kucaklaşmasından doğan nur topu gibi bir boşluğum oldu.
    *içimdeki sesler.. beni boğuyor.
    *kendime o kadar ihtiyacım var ki
    *ve ihtiyacım oranında da kendimden uzaklaşmaya...
    *anlatamam!
    *gece mavisi misket günlerimi özledim.
    *hem de tam şu anda.
    *çocukken misketlerden çiçek şekilleri yapardım. en güzeli nergis olurdu. laleyi yapamazdım bir tek. laleler kendini saklayan çiçeklerdir ve kendilerini saklamalarına rağmen güzeldir.
    *misketlerimin koltuk altına kaçıp teker teker kaybolmasıyla büyümem aynı döneme denk geldi.
    *bir gün yeniden kendimi kaybedersem, bu sefer ilk yapacağım şey bir kuşe kağıdına ilan verip ''yeter! artık kendini arama'' olacak.
    *keşke.. hırslarım bu kadar boyumu aşmasaydı.
    *keşke.. dilimin ucundan dökülenler bana iyi gelirken, bir başkasının kalbinde bu kadar kolay kırılmasaydı.
    *keşke takvimim ile mevsimim bir türlü uyuşsaydı.
    *ne kadar güçsüz olduğumu.
    *ne kadar yoksun olduğumu.
    *ne kadar; ''ne kadar'' diye başlayan cümlelere sahip olduğumu tutup kollarından, çekip karşıma, kendime anlatabilmek isterdim.
    *ama beni dinlemiyor.
    *son cümlelerin hep ''vurucu'' olmak zorunda olmasından nefret ettim. öyle olmak zorunda değiller.
250081 entry daha
hesabın var mı? giriş yap