• öğrencisi olan insanları tanımam (tanımak zorunda kalmam mı desem) sayesinde pekçok hikayesini dinlediğim insan. rusya'da hocayken tanıştığı, öğrencisi biriyle evlenmiştir. makina fakültesinden diplomasını aldığında hiçbir işe yaramadığını düşünüp saklamış, birkaç sene gemilerin kazan dairesinde işçi olarakçalışmayı, sonra üniversiteye dönmeyi yeğlemiştir. komünist rusyadan türkiyeye dönüşü çok zor olmuştur. türkiyeye geldiğinde kendi seviyesinde satranç oynayan adam bulamamıştır. aynı zamanda virtüöz derecesinde piyano çaldığı da rivayet edilir

    hocanın babası mikrobiyoloji profesörüymüş, babasının elinden hiç çikolata yememiş dediğine göre, hep yere atarmış çünkü babası o türden şeyleri, hoca da yerden alıp yermiş. hatırladığım kadarıyla devamını kendi ağzından yazayım "amma da yanı mikrop yiye yiye ben de mikrop oldum"

    maikna parçalarını anlattığı dialarının arasına mayolu manken fotoğrafları koyduğu, derslerde öğrencileri kırıp geçirdiği rivayet edilir

    garip bir türkçesi vardır, sertaç dalkıranla yazdığı kitaplarında onun yazdığı bölümleri ayırt edebilirsiniz "beyazlar son hamlesiyle siyaha kiş söylemişlerdir" gibi gülümseten ifadeler geçer kitaplarında

    aynı zamanda öğrencisi olan erbakanın 1995 seçimlerini kazandığı gün ölmüştür, erbakan'ın zekasını övdüğü, fakat ders dışı faaliyetlerini hiç de tasvip etmediği söylenir, ölümünün bu yüzden olduğunu iddia edenler bile var, kahrından öldü adam derler...

    gemi makinaları konusunda otorite imiş, sulzerin senelerce daınşmanlığını yapmış

    (bkz: daha gider bu) aklıma geldikçe yazarım artık...
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap