17 entry daha
  • benim esas derdim -genellikle- yatak odalarından geçilen giyinme odaları aslında ama sözlükte öyle bir başlık yok. en esas derdim o da olmadığı için ayrıca bir başlık açmayı lüzumsuz gördüğümden buraya yazıyorum.

    bu izahattan sonra serzenişime geçmek istiyorum. hepimiz rahmetli defne'nin "çat kapı"sı ile büyüdük. gâh bir şarkıcının gâh bir oyuncunun evini, defne kız'ın sevimli ve şen şakrak sunumuyla mercek altına aldık. çestır koltukları, devasa boyutlardaki 18 kişilik maun yemek masalarını, dolmabahçe'den mülhem salkım saçak avizeleri, çakma palmiyelerin gölgesindeki bambu koltuk takımlarıyla kış bahçelerini, masasında sembolik çikolatalı kek ve porselen demlik olan mutfakları, oyma ceviz yazı masalı çalışma odalarını ve ennihayetinde gizli bir geçit gibi giyinme bölümüne açılan italyan tarzı döşeli, cibinlikli yatak odalarını bu program sayesinde öğrendik.

    zemin kotundan aşağı konumlanan dubleks veya tripleks evlerden maada içinden rengarenk otrişler çıkan, beyaz gömleklerin bir arada, kotların üstüste, jakarlı brode, jarse, saten, ipek şifon, fransız danteli, krinkıl gibi iddialı kumaşlardan mamul "sahne kostümleri"nin istiflendiği o oda dikkatimizi çekmez miydi a dostlar? biz 6 kapılı dolabı eve nasıl sığdırabiliriz hesabı yaparken bu iş için başlı başına bir odanın görevlendirilmiş olması kafamızı karıştırırdı. fakat yine de gözlerimizi asıl kamaştıran unsur o odanın da içinde duvardan duvara ayrılmış olan ayakkabılıktı. ayakkabı dolabı ya da ayakkabı rafları da diyebiliriz. açık, kapalı, topuklu, topuksuz, yazlık, kışlık, spor, okulluk (bizim zamanımızda okul ayakkabısı diye bir mefhum vardı) bütün ayakkabılar o raflarda düzgünce sıralanırdı.

    sıralanırdı da, gelin bir de bana sorun. o zamana kadar evin bütün detaylarını zihnine kayda geçen bendenizin, o ayakkabıları evin en ücra köşesinde, üstelik yatak odasından geçilerek girilen bir mahalde görünce tadının kaçtığını nasıl anlatayım şimdi? gelmiş dışarıdan hanfendi, dur şu ayakkaplar dışarıda kalmasın, çalınır filan, varayım ayakkaplığıma götüreyim diye düşünmüş. takmış parmaklarının ucuna burunlarından, evin içine girmiş, fıtı fıtı merdivenleri çıkmış, yatak odasına süzülmüş ve giyinme bölümüne intikal etmiş. oldu mu? bence olmadı. dışarısının bütün tozu toprağı döküldü halıya, çarşafa...diyeceksiniz ki halayıklar, uşaklar var, temizler. ne güzel, temizlesin. ama saçıldı bir kere, her yer mikrop...şişe şişe domestos bitirsen ancak...

    özetle, bir gün bir malikanem olunca, yatak odasına bitişik giyinme odası yapsam dahi, içinde ayakkabılık olmayacak. varsın dışarıda dursunlar. nasıl eskiden müştemilât olurmuş bahçede, şimdi de olsun. metrekareden düşerim gerekirse...
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap