6 entry daha
  • human brain project, insan beynindeki nöronların teknolojinin el verdiği en ayrıntılı bicimde modellenip bu model sayesinde pek çok nöronun bir arada simule edilmesinin sağlanması, ve bu simulasyon sırasında oluşan çeşitli emergent (kendiliğinden oluşan) olguların gözlemlenmesi sayesinde zihin kavramı hakkında bir şeyler öğrenebilmemizi uman bir çalışmadır. burada bahsedilen simülasyonun nihai hedefi insan beyninin zihni yaratabildiği seviyedeki ayrıntısına kadar inmek olsa da, çok daha yüzeysel bir seviyede de bu projenin pek çeşitli zihinsel hastalıkları anlamak basta olmak üzere çok faydasının olacağı umulmakta .

    ********************
    kişisel fikir paragrafı, sadece bilgi almak amacı ile yazıyı okuyanlar bu paragrafı atlayabilir;
    bana; bati medeniyetinin (ya da bati medeniyeti demeyelim de bati medeniyetinin rönesans düşüncesini hala taşımakta olan kısmı diyelim) iki temel argümanı ve dolayısı ile tarih sahnesinde insanlık adına söyleyeceği iki temel fikir var gibi gelmektedir.

    1. canlılık, anlaşılıp kontrol edilebilir ve ötesinde cansızlıktan üretilebilir bir şeydir. canlının cansızdan daha karmaşık olması ve kendi kendisinin benzerlerini yapabilmesi dışında ayrılan bir özelliği yoktur. başka bir deyişle canlı anlayıp kontrol etmek istediğimiz doğanın; diğer bütün parçaları gibi, anlaşılıp kontrol edilebilir bir parçasıdır.

    2. düşünmek ve dolayısı ile bilinç tıpkı yaşam gibi, anlaşılıp kontrol edilebilir, dolayısı insan eli ile inşa edilebilir ve ötesinde geliştirilebilir kavramlardır.
    **********************

    simdi canlılığın sihirli bir şey olmaması ile ilgili bir şeyler okumak istiyor iseniz sentetik hayat başlığına gidin, eğer bilincin sihirli bir şey olmadığı ile ilgili bir şeyler okumak istiyor iseniz buraya devam;

    kaynaklardan yapacağım küçük çeviriler ve altına yazacağım kendimce yorumlardır aşağıda belirteceklerim. konuya yakınlığım, konu hakkında okuduğum popüler bilim yayınları (birkaç kitap, “kralın yeni usu”, ´geb´ dahil), human brain project ile ilgili olarak okuduğum birkaç makale, blue brain project in bir konferansında henri markram (human brain project’in başında bulunan adam) ile tanışmamız (yıl 2007) ve kendisine bir şişe rakı hediye etmemden ibarettir. işin uzmanı olmasam da projenin ve projeye yeni ayrılan fonun çok önemli olduğunu düşünmekteyim. (zira temizinden 1 milyar eurodan bahsediyoruz [1])

    konuya dönelim, bu konu ile ilgili aslında temellerden başlıyor sayabileceğim en güzel yazılardan birisi şurada mevcut [2]

    aslında bir sure bu yazıdan alıntılar ile devam edelim bakalım yazı nasıl devam edecek
    ... the name of the supercomputer is literal: each of its microchips has been programmed to act just like a real neuron in a real brain. the behavior of the computer replicates, with shocking precision, the cellular events unfolding inside a mind. “this is the first model of the brain that has been built from the bottom-up,” says henry markram, a neuroscientist at ecole polytechnique fédérale de lausanne (epfl) and the director of the blue brain project. “there are lots of models out there, but this is the only one that is totally biologically accurate. we began with the most basic facts about the brain and just worked from there.”...

    (not çeviri motamot değildir o kadar iyi çeviri yapmayı beceremem.) -bilgisayarın adının mavi beyin olması boşuna değildi, zira o süper bilgisayardaki her bir mikro işlemci gerçek bir beyindeki gerçek bir nöron gibi davranacak şekilde tasarlanmış idi . bilgisayar gerçek bir zihinde olan kimyasal olayları inanılmaz bir hassasiyet ile simule etmek üzere inşa edilmiş idi. "bu aşağıdan yukarıya inşa edilen ilk beyin modeli" diye ekledi henry markram (kendisi su anda 1 milyar euronun tepesinde oturan zat, epfl den), mavi beyin projesinin direktörü. "ortalıkta pek çok beyin modeli var ancak, ancak sadece bir tanesi tamamen biyolojik olarak, yanlışsız. biz beyin hakkındaki en temel çıkarımlardan başladık ve bunu inşa ettik"

    zira arkadaşların temel prensibi şu; anlamadığımız karmaşık bir şeyi anlamanın en iyi yolu onu en temel parçalarından başlayarak inşa etmektir. bu fikir uyarınca da elemanlar memeli beyninin celebral cortexinde (beynin yüksek düşünsel faaliyetler ile ilgili olan bolumu) bulunan ve celebral cortex boyunca kendisini tekrar eden bir yapıyı (neocortical column - arkadaşların iddiası bunlardan milyonlarcasını beraber bağlarsak celebral cortexe benzeyen bir yapı elde ederiz yönünde) olabildiğince de ayrıntılı olarak simule etmeyi basardılar. bunun için insan neocortexinde bulunan nöronları inceleyip onları çeşitli sınıflara ayırdılar, bu sınıfların snaps yapma özelliklerini protein yapılarını ve elektrokimyasal özelliklerini hatta bu hücrelerde bulunan aktif gen ve proteinleri tespit ettiler sonra da bu özellikleri kullanarak neocortical column u bilgisayar ortamında inşa ettiler. şu anda bu isi büyütüp bu kolonlardan pek çoğunu paralel olarak çalıştırma ve sonrasında da bunları bir birlerine doğru bicimde bağlama derdindeler.

    bu noktada bu arkadaşların geleceğe ilişkin vizyonlarına dair de bir şeyler söylemek bence anlamlı olurdu.
    gene aynı yazıdan alıntılayıp altına çevirisini+ açıklamasını yazarak devam edeyim:
    " markram says. “now we just have to scale it up.” blue brain scientists are confident that, at some point in the next few years, they will be able to start simulating an entire brain. “if we build this brain right, it will do everything,” markram says. ı ask him if that includes selfconsciousness: ıs it really possible to put a ghost into a machine? “when ı say everything, ı mean everything,” he says, and a mischievous smile spreads across his face."

    markram "neo cortical column un inşasını tamamladıktan sonra, simdi bu şeyin benzerlerini üretmeli ve sistemi büyütmeliyiz." dedi. blue brain de çalışan bilim adamları günün birinde (burada birkaç yıl diyor ama gerçekçi olmakta fayda var) tüm beynin simulasyonunu yapmaya başlayacağımıza eminler. "eğer bu isi doğru yapabilirsek, bu alet her şeyi yapabilecek" diye devam etti markram sözlerine. bunun üzerine bu aletin bir bilinci olma ihtimalini sordum, bu makinenin içine gerçekten bir hayalet (bilinç / ruh) koyabilecek misiniz? "ben her şeyi derken, her şeyi kastediyorum" diye devam etti markram, yüzünde bir gülümseme ile.

    buraya hemen kendi kişisel deneyimlerimden bir not düseyim, 2007 yazında kendisi ile karşılaştığımızda, kendisinin geleceğe ilişkin beklentileri üzerinde biraz konuşma şansimiz olmuş idi, o gün kendisi bu aletin 10 yıl içinde insan benzeri bir biçimde doğal dilleri öğrenebileceğini öngörmüştü. 2017 ye fazla bir şey kalmadı, zannımca bu iddiasını gerçekleştiremedikleri arasına yazabiliriz artık.

    elbette isler bu parayı almaya yani tarih 2007 den 2013 e geldiğinde kendilerinin belki biraz da parayı alabilmek için kullandıkları dili yumuşattıklarını söylemekte büyük fayda var. bugün parayı almak için hazırladıkları sunumun (kendisi yaklaşık 100 sayfalık bir kitap nerede ise [3] ) içinde bilinç (consciousness) kendine ait farkındalık (self-awareness) gibi kelimeleri kullanırken çok daha alçak gönüllü olduklarını söylemek zor değil.

    peki bu bir milyar euro aldıkları proposallarında neler demişler. aslında bugün daha çok bir simulasyon laboratuvarı inşa etmekten bahsediliyor. öyle bir laboratuvar ki insan beynindeki nöronları ince ayrıntılarına kadar simule edebilmek için geliştirilmiş ve bu neuronlardan milyarlarcasını bir arada gerçekçi bir şekilde simule etme yeteneğine sahip ve de özellikle fazlası ile esnek bir laboratuvar. bu laboratuvar inşa edildikten sonraki asama ise oturup bugüne kadar yazılmış nöroloji makalelerindeki girdileri buraya girmek olacak. mesela beyindeki bir nöro-kimyasalın bilinmeyen bir etkisi mi keşfedildi, bu etki hemen sisteme girilebilecek, aslında kendileri oldukça gelişkin bir veri hattından bahsediyor. dünyanın her yerindeki araştırmacıların her bulgusu anında burada simule edilecek, böylece aslında araştırmacıların yaptıkların isin büyük resim içindeki (o araştırmacının belki de haberdar dahi olmadığı diğer milyonlarca çalışma ile oluşan büyük resim) yerini anlayabileceğiz. birbiri ile çelişen fikirlerden hangilerinin büyük resim içinde daha anlamlı durduklarını seçme şansımız olacak. bu sisteme her yıl yeni binlerce çalışma sonucu girilecek böylece eldeki sistem gittikçe daha fazla insan beynine benzemeye başlayacak. ve ötesinde paragraf boyunca yazıp durduğum büyük resmi ilk kez bir arada ve çalışırken görme şansına kavuşacağız.

    notes
    [1] 1 milyar euronun büyük bir resimde nereye oturduğunu anlamak için birkaç araştırmanın bütçesinden bahsetmek gerekiyor galiba:
    • manhattan project (1942-1946): 2013e normalize edilmiş olarak 26 milyar dolar
    • cern: toplam bütçe 7.5 milyar euro
    • apollo programı: 23.9 milyar dolar
    • human genome project 3 milyar dolar (projenin ortasında projeden ayrılan bir ekip kendi imkânları ile projeyi asil ekipten daha kısa bir surede ve 3 yüz milyon dolara tamamlamıştır)
    • nih in araştırmacılara yıllık olarak dağıttığı para 30.9 milyar dolar
    • amerika’nın sağlık araştırmalarına yıllık ayırdığı para 95 milyar dolar

    http://www.fiercebiotech.com/…95-billion/2005-09-21
    [2] http://seedmagazine.com/…t/article/out_of_the_blue/
    [3] http://www.humanbrainproject.eu/…s/hbp_flagship.pdf

    not: sagolsun poturgilinpotur kendisinden bu konuda hic bir ricada bulunmamama karsin yazidaki imla hatalarini gonullu olarak duzeltmis, kendisine inceliginden dolayi sonsuz tesekkurler.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap