8 entry daha
  • misâl filim yapıyor; o film yarışmalara katılıyor, ödüller alıyor, gazetelerde, dergilerde, tv’lerde haberi yapılıyor. (evet belki bizim ülkemizde böyle purogramlar izleyemiyoruz, gazetelerde okuyamıyoruz ama bunu yapabileceğiniz muâsır ülkeler var!) insanlar bu filimleri merak ediyor, izliyor. böylece o ülkeye karşı miktarı değişen bir merak uyanıyor.

    „sergi“ açıyor; sanatçısını, fotoğrafçısını tanıtıyor bize. reklam yapıyor. o sanatçıları istanbul’a dâvet ediyor; günlerce, haftalarca, aylarca ağırlıyor. senin sanatçılarına burs veriyor, ülkesine dâvet ediyor, orada yediriyor, içiriyor, ağırlıyor. ağızlara birer parmak bal sürdükten sonra geri gönderiyor. o „geri gelen“ sanatçılar da ağızları bir karış açık, ballandıra ballandıra yabancı ülkede kaldığı süre içinde yaşadıklarını anlatıyor.

    akademik burslar veriyor; alman öğrencileri, türkiye’ye, türkiye’den de almanya’ya götürüyor. hem zekâlarından faydalanıyor, hem zihinleri etkiliyor. ama bunu da bizim kahve ağzıyla söylediğimiz gibi emperyalist emperyalist yapmıyor! adam kütüphane kuruyor; o kütüphanedeki kitabı okumak için mecbûr gidiyorsun. müze kuruyor; o müzedeki nadîde eseri görmek için mecbûr gidiyorsun. laboratuvar kuruyor, araştırma yapıyor; incelemek için mecbûr gidiyorsun. „adam“ yetiştiriyor, tesis kuruyor; istifâde etmek için mecbûr getiriyorsun. kısacası yatırım yapıyor, para akıtıyor!
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap