4 entry daha
  • eğer babanızı erken bir yaşta kaybettiyseniz, annenizle baş başa kaldıysanız ve herhangi bir geliriniz yoksa insanı aptala çeviren durumdur.

    öncelikle şöyle bir babaya sahiptim; (bkz: #30297154)

    lise 2'de kaybettim babamı. annemle ve anneannemle baş başa kaldık. annemin herhangi bir geliri yoktu. babam bir bankanın bölge müdürüydü. varlıklı değildik ama çok zengin bir hayat yaşıyorduk. babam vefatından bir sene önce emekli olmuştu ve kendi işini kurmaya çalışıyordu. sonuçta bankacıydı ve çok geniş bir çevresi vardı. fakat işlerini yoluna koymasına ömrü vefa etmedi.

    babamdan bir ev bir araba kaldı, fakat borçlarla henüz tanışmamıştık. evde babaannem oturuyordu ve onu oradan çıkaramazdık, kısacası babamdan bana tek bir araba kalmıştı. fakat babamdan kalan maaş çok çok düşüktü. çünkü babamın maaşı 4'e bölündü vefatından sonra. 2 parçası anneme ve bana, 1 parçası babaanneme, 1 parçası halama.

    kirada oturuyorduk, öğrenciydim ve annem en son çalıştığında ben 3 yaşındaydım. allah'a şükür harika bir aileye sahipmişiz ki dayım bizim düşünmemize bile fırsat vermeden tüm sorumluluğumuzu üzerine aldı. ben kendi işimi kurana kadar gıkını çıkarmadan, babamdan gördüğümü eksik etmemeye çalıştı. allah razı olsun.

    fakat karanlık günler yakındı. babamın vefatının üzerinden henüz 4-5 ay geçmişti ki bir bankadan günün parasıyla 15 milyar ödeme emri geldi; yıl 2001. 15 milyar bugün bile çok büyük bir para. o gün bizim için tam bir yıkımdı. henüz lisedeydim, o güne kadar devletle, bankalarla ya da herhangi resmi bir olayda yoktum bile. sonuçta har vurup harman savuran, o güne kadar hiç sorumluluk almamış biriydim. bir anda gelen ödeme emri ile birlikte elim ayağıma dolaştı. annem de yabancı olduğu için kağıtta yazanları ilk bakışta anlayamıyordu. etrafta isteyecek kimse de yoktu bu parayı. ne yapacaktık?

    evde bir altın varaklı aynamız vardı, mecburen onu satmak zorunda kaldık. allah'tan bankanın genel müdürü tanıdıktı ve borcu bir nebze de olsa hafifletti. o şekilde borcu kapatabildik. fakat bununla bitmemişti.

    bir iki sene içerisinde bankalardan yağmur gibi borç yağıyordu. daha 19 yaşında bankaların kara listesine girmiştim. o dönemler kredi kullananlara hayat sigortası yapmak da o kadar yaygın değildi, bu sebeple kredi ve kart borçları yağmur gibi geliyordu. borçlardan haberimiz yoktu. babam resmen bizi pamuklar içinde yaşatmıştı ve biz hiç para işlerini bilmiyorduk. haberimiz yoktu. şimdi her şey çok zordu.

    bütün borçları yapılandırdık. borçlardan kimseye bahsetmedik. dayımı da üzmek istemedik. dayım 3 gönderiyorsa 2'sini yapılandırdığımız borçlara veriyorduk. 1'i ile geçinmeye çalışıyorduk. baya bir zorluk çektik ama çok da üzülmedik. iyi dayandık. sonuçta bu paralar hep bizim şahsi harcamalarımız için harcanan paralardı.

    bazı ufak tefek takipteki borçları, okuldan öğrendiğim (bkz: ankara hukuk) ufak oyunlarla öteledim, neredeyse tamamı zaman aşımına uğradı.

    son kalan borçları da kendi işimi kurduktan sonra ödedim ve bütün borçlar en nihayetinde 2011'de bitti. üzüldüğüm tek bir şey var, keşke babam da bu çabamızı görebilseydi, onun hep bildiği ama benim hiç gösteremediğim ailenin sorumluluğunu almamı beraber yaşayabilseydik.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap