4 entry daha
  • tam bir otobiyografidir. stefan zweig'ın muhteşem akıcı üslubuyla yazdığı kitaptır. 500 sayfa kadardı sanırım; ama çok çabuk okunabiliyor. ve 1900'lerin hemen başındaki avrupa'nın şu andaki türkiye'yle adet, gelenek olarak çok fazla benzerlik taşıdığını da satırlarından anlayabiliyorsunuz. şu örneklerdeki gibi;

    --- spoiler ---

    mesela cinsellik olgusu. zweig'ın bahsettiğine göre o dönemin hukuk kitaplarını bırakın tıp kitaplarında bile cinsellik olgusuna mümkün mertebe yer verilmiyor. gençlerin içlerinden gelen bu arzu ve şehveti böylelikle unutacağı düşüncesi hakim. ama tabii ki öyle olmuyor. koyu bir muhafazakarlık hakim olan avrupa'yı zweig, her tarafı delik deşik olan bir örtünün insanların üstüne serilmesi olarak tanımlıyor. çitlerin görünmeyen yerlerine ayıp resimler çizmek veya yazılar yazmak, ayrılmış olan kadın-erkek havuzlarını ayıran tahtalara delikler açıp kadınları dikizlemek gibi şeyler yaygınca yapılan şeyler yine. kadın ile erkeğin birararada görülmesi uygun kaçmadığından sevgili olanlar akşamları kuytularda buluşmak zorunda kalıyorlar yine o dönemde. evlilik mevzusunda ise kız babaları, kızlarını işsiz adamlara vermek istemiyorlar. ve bu da erkeklerin 25-26 yaşına kadar bekar gelmelerine sebep oluyor. ha keza kızların da öyle. zweig'ın savunusuna göre kız ve erkeklerin cinsel olgunluğa eriştikleri 15-16 yaşlarından itibaren 10 yıl süresince kendilerini tatmin etmeleri gerekiyor. bu da toplumda bir azgınlık patlamasına yol açıyor. bunun yanında kızlar o yaşlara kadar evlendirilmek istenmiyor, ama birkaç yıl daha koca bulamazlarsa 30 yaşına geldiklerinde kız kurusu olarak nitelendirilmeye başlanıyorlar. ve kızlar bir yerlere gitmek istediklerinde asla yanlarından bakıcıları ya da seyisleri eksik olmuyor. türk toplumundaki kız abileri gibi.
    --- spoiler ---

    okunursa bir şey kaybedilmeyecek hatta epey bir şey kazanılacak bir kitap. fiyatı biraz pahalı, kabul ediyorum. ama o da can yayınları'nın her zamanki ibneliği işte.
58 entry daha
hesabın var mı? giriş yap