3 entry daha
  • "allah vermiş ki köydekilerin yarısı yokmuş" der dedem her anlattığında. civar köylerden birine düğüne gitmişler ki gidenlerin çoğu erkek.

    dedem beşikteymis deprem olduğunda. bilmiyor, hatırlamıyor. sadece duyduklarını, ona anlatılanları anlatıyor bize.

    yirmi haneli küçüçük bir dağ köyü var kösedağ'ın eteklerinde. en yakın nahiye şu zamanda bile arabayla bir buçuk saat uzakta. yirmi tane kerpiç evin yirmisi de yerle bir.

    ayakta kalmış tek direk, tek duvar, tek taş yok.

    yıkıntılar kara karışıyor, yıkıntıların üzerine kar yağıyor, yıkıntılar donuyor, yıkıntılar kar oluyor...

    yollar kar olmuş, yol yok. izler kar olmuş, iz yok. gelen yok, gidebilen yok, ses yok.

    bir evin enkazından diğerine ulaşabilmek için karların içinden tüneller kazıyorlar. dedemi beşiğiyle birlikte karlı toprağın altından çıkarıyorlar. yaşları on dört ile on sekiz arasında olan üç halasının ve babaannesinin bedenlerinin yanına yatırıyorlar ufak bedenini. evden tek sağ çıkan kadın annesi, pamuk.

    annesi dayanamayıp yerden almak istiyor oğlunun bedenini. hayatta kalabilmiş on, on beş kadar insan var etrafında. "günahtır yapma" diyorlar. yüzündeki çamurları temizlemek istiyor belli ki. yerden bir avuç kar alıp dedemin yüzünü ovuşturuyor karla, temizliyor.

    ne hikmettir ki birden iç çekerek nefes alıyor dedem.

    yüz elli nüfuslu köyünün, sayısı yüzü bulacak yeni mezarlarından birinde yatmaktan kurtuluyor annesinin sayesinde. allahın yardımıyla ya da...bilemiyorum.

    köyün orta yerine yapılan o mezarlığa depremde ölenlerden başka kimse gömülmüyor bir daha. yeni yaptıkları evlerin bir yüzü mezarlığa bakıyor, bir yüzü kösedağ'a.
52 entry daha
hesabın var mı? giriş yap