6 entry daha
  • evet evet olmuş bu.

    fransızlar sonunda bu işi oturtmuş. fransızların izlenebilir film yapabildiklerinin kanıtlarından.
    amélie'den sonra izlediğim en iyi fransız filmi.

    çekimleri, kurgusu, senaryosu, oyunculuğu, geçtiği dönemi yansıtması hepsi kusursuz. filmin akıcılığına ise diyecek yok.

    film aslında ikinci dünya savaşı başlangıcında fransa'da yaşanılan zorluklar ve gariplikleri inceliyor.
    bunu komedi, macera ve romantizmi harmanlayarak vermesi ise filmin güzelliğine tuz biber ekiyor.

    filmin konusuna gelirsek:

    frédéric* kendi halinde, yazarlıkla uğraşan bir gençtir. ezelden beri aşık olduğu film yıldızı viviane`*adına bir cinayeti üstlenir, hapise düşer. viviane kendini korumak için dönemim içişleri bakanı jean-etienne bouford* ile kırıştırmaya başlar. böylece fransa'nın başından geçen her türlü olay çaktırmadan seyirciye anlatılmış olur. filmimiz ikinci dünya savaşı sırasında geçiyorya; frédéric paris'in boşaltılması sırasında raoul* adındaki bir suçluyla hapisten kaçmayı başarır. elit tabakanın bordeaux'ya kaçtığını öğrenir ve viviane'ın peşinden gider. yolculuk sırasında college de france'da asistan olan camille* ve profesörü ile tanışır. camille'in tek amacı profösörü ve keşfettiği ağır suyu ülke dışına çıkartarak, almanların eline geçmesini engellemektir.

    bağımsız birçok hikaye gibi görünse de filmin sonunda bu hikayeler birbirine bağlanıp, bir şekilde sona eriyor. aslında film için fransa'nın zor dönemleri sokuşturulmuş, o brother where art thou tadında bir yol filmi denebilir.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap