39 entry daha
  • t.s. halman'ın can kulağı'nda geçen "en doğru masal anlamadan korktuğumuzdur" cümlesiyle başlayan bilge karasu kitabı.
    bu söz bize kitabın gidişatı hakkında bilgi veriyor. çünkü bilge karasu'nun kaleme aldığı masalların hepsi karanlık atmosferli ve anlaşılmaz.
    karanlık bir mağaranın içinde sürekli ilerleyen ve bu bilinmezlikten korkuyla karışık zevk alan insan ya da gitmesi gereken yerin otobüsünü defalarca kaçırıp bunun nedenini anlamayan ve aslında gitmek istediği yeri içten içe gitmemesi gerektiğini düşünen çünkü ütopyasının onu yaşatan şey olduğuna inanan birinden söz eder bilge karasu.

    bilge karasu okuyucuyla arasında her belirli bir mesafe bırakıyor. yazdığı arı türkçeyle yada anlışılmaz konularla. hatta nurdan gürbilek yer değiştiren gölge kitabında "yazı ve arınma" başlığıyla incelediği bilge karasu hakkında şöyle birşey söylemişti: "bir arkadaşımın nekes dediğini hatırlıyorum karasu'yla ilgili olarak. nekes: daha çoğunu verebilecekken vermiyor, daha fazlasını söyleyebilecekken söylemiyor, tutuyor; kendini olduğu kadar okurunu da tutuklastırıyor; kendisi kapılmadığı gibi, okurunun da kapilmasina izin vermiyor."
    hep uç karakterler carpismasini yansıtıyor masallarda, dengesizlik içindeki insanların ruh hallerinden bahsediyor. tutkular hep ön planda. av-avcı, usta-çırak gibi...

    "balık mı tutsak, balıkçı mı? bir gizli savaşta ikisi de birbirine tutsak düşmüş denilebilir."

    "... kendini bana yakalatıp ardından beni yutanla - birlikte yaşamak zorunda kaldığım doğru."

    masalı tercih etmesi bundan zar. çünkü gerçek dediğimiz şey bazı şeyleri ortaya çıkarabilmemiz için pek yeterli sayılmaz.
    varoluşçu tarafı var kitaptaki tüm masalların. umutsuzluk ve yazgıya bazen yenilmişlik.

    "garip değil mi yaşamımızı nasıl kurduğumuz? bir iplik parçası, bir çivi, bir mantar, bir kağıt, bir paçavra, biraz toz, birkaç hiç... bir araya gelir bunlar, adı 'bir yaşam' olur."

    korkunun egemen olduğu masallarnın bir başka yanı, kararsızlık. kimi zaman bir öyküye başlar sonra "ya da şöyle mi demeli" der ve gidişatını değiştirir yazının. bu hem bir kararsızlık hem masalın sonsuz evrenine dalmışlığın bir sonucu bence.

    "korku, örtmeye en yatkın olduğumuz kirimiz, gizlemeye en çok uğraştığımız kokumuzdur."
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap