1 entry daha
  • ayaz sabahların köşebaşlarını karınca karınca karartan bir toplu üşüme nöbetinin eleme dönüşen pazarlık ameleleri.
    yıllar öncenin bol vatkalı, bele oturan, rengi solmuş montlarıyle kimi, kiminin sadece tek düğme kruvaze bir ceket. çoğuna eşlik eden polyesterliğinin tüm ihtişamıyla tarazlanmış bir 100% new wool kareli atkı.
    hepsinin elinde ne kadar derine çekilirse o kadar efkarı dağıtacakmış gibi imanla içilen sigaralardan
    yükselen kesif dumanın içinde kaybolmak istercesine büsbütün boyunlara kıstırılan, bir omza devrilen,
    kara çokluk, çokluk da dalgalı dağınık saçların altında saçlardan da dalgalı başlar.
    bir tarafta abi beni al demek yükümlüğünü marketing techniquesi bilmeden bilmenin ağırlığı, bir tarafta ağırlığın dayanılmaz hafifliği arasında sıkışarak, yanaşan her yeni araba ya da kamyonette öne doğru şöyle bir seyirtip sonra yine mevziine geçiveren gedikliler bir tarafta.
    bir tarafta gurur karın doyurmuyor* be abi diyerek her arabaya "abi aabi, bizi al abi, abi bak şu kollarıma, nolur be abi" diye çerçi tezgahına kendini koyanlar çatlak ve gür sesleriyle.
    öldüm allah göz seviyesinin üstüne kalkmayan, kalkamayan, kaldırılamayan gözleri çokluk bel ve omuz hizasında gezinerek bir görünmez çivi arar sanki bakışlarını asmak için bu korkunç bekleyişin ağırlığıyla birlikte, mümkünse eğer...
    doğal seleksiyonun en acıklı tezahürü ile en iriler, en diriler seçilip gittikçe, kırılan soğuğa, ayazdan ılıyan havaya sevinmek imkansızlaşır, güneş tepeye dikilip ısıttıkça, o saate kadar seçilemeyenlerin o günkü iş ve ekmek umudu en tepeden dibe düşer, batar.
    birden çok soğuk olur her şey.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap