• tam adı 'yasar kemal kendini anlatıyor/alain bosquet ile görüşmeler olan bu kitap ilk olarak 1992'de paris'te yayımlanmış. yazara ünlü fransız eleştirmen alain bosquet in sorduğu soruları türkçeye onat kutlar, yasar kemal'in yanıtlarını ise fransızca' ya altan gökalp çevirmiş. kitap özdemir ince 'in alain bosquet'in hayatını da kısaca anlattığı on yazısı ile başlıyor. daha sonra da yasar kemal, hayatını, fikirlerini, edebiyatını sorular eşliğinde anlatıyor. yasar kemal'i bilen bilir zaten ancak, kendi hayatını onun anlatımıyla okumak bambaşka bir şey. kitabın icinde ailesinin van'dan adana'ya göç etmeleri bölümü bir şaheser. alıntı yapmak istediğim çok şey var ancak şimdilik bir tane geliyor;
    (adana'ya ulaştıktan sonra); ....kadirlide karamüftüoğlu arif bey iskan komisyonu baskanı. babam (yasar kemal'in babasi), hurşit bey'in mektubunu ona veriyor.arif bey mektubu okuyunca babamı çok iyi karşılıyor, yanına bile oturtuyor, bir de kahve ısmarlıyor. ona kürdü kim göndermiş ki,gök gibi gürleyen hurşit bey göndermiş.
    -"bak kürdün oğlu sana bir konak veriyorum ki kasabanın en güzel konağı. sana tarlalar veriyorum ki, ovanın en bereketli toprakları. sen kardeşimiz ,büyük hürmet ettiğimiz hurşit bey'den geldin çünkü. ben ona senin gibi bir adam göndersem, o da benim gönderdiğim adamı baş tacı eder. ben de sana semavi'lerin konağını tarlalarını veriyorum"
    -"istemem"
    arif bey bir deri bir kemik adam, sinirli mi sinirli
    -"öyleyse niçin geldin buraya bu mektubu niçin getirdin?"
    -"beni bir yere yerleştir diye"
    -"yerleştiriyorum ya iste hem de en iyi eve"
    -"ben ev istemem"
    -"niçin?"
    -"anam dedi ki"
    arif bey küplere biniyor
    -"anan sana ne dedi?"
    -"anam dedi ki, yuvasından atılmış kuşun yuvası başka kuşa hayır getirmez"
    -"onlar kuş değil ermeni"
    babam; "kuş"
    arif bey; "ermeni"
    kuş, ermeni, ermeni, kuş bu tartışma bir süre surmuş gitmiş. en sonunda arif bey çilden çıkmış. hurşit beyin mektubunu yırtmış, öfkeyle de çiğnemiş. bütün sesiyle bağırıyormuş, mektubu ayaklarının altında çiğnerken "iste böyle olur hurşit bey bu vazalak kürtleri bana gönderirsen iste böyle olur" hemen oradan iki candarma çağırmış, babami göstermiş "bunları alın doğru kayalık hemite koyüne götürün" demiş. o zamanlar hemite osmanineye'ye değil kadirli'ye bağlıymis. candarmalar bizimkileri kayalık hemite köyüne götürmüşler.

    babam her zaman,her yerde söylermiş,"allah anamdan, ermeniden, kuştan razı olsun, beni bol kayalıklı hemite koyüne gönderdiler, ben bol insanlıklı bir köye düştüm'
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap