8 entry daha
  • black mirror serisinin şu ana kadar izlediğim en iyi değil ama duygusal açıdan beni en çok sarsan filmi. benim için ilk sırada fifteen million merits var, ardından the national anthem geliyor, sonra the entire history of you ve son sırada be right back var. şimdilik sıralamam bu şekilde. henüz 2. sezonun 2. ve 3.'ü filmlerini izlemedim. çabucak tüketmek istemediğimden; yoksa can atıyorum.

    --- spoiler ---

    black mirror filmlerinin en güçlü ortak özelliklerinden biri, etkileyici sonlara sahip olmaları. filmin sonunda esas adamın, daha fazla acı çekmemek için, tüm anılarının kayıtlarını, gerçek anlamda, söküp atması filmin en vurucu sahnesi. hani korkunç bir şeyler olmuştur, dayanamayacak hale gelirsiniz; düşünmemek, hatırlamamak, hissetmemek, beyninizi kapatmak, kalbinizi çıkartıp atmak istersiniz. eternal sunshine of the spotless mind'da beni bu bakımdan çok etkilemişti. tabi arada fark var. birinde hafızanı tamamen siliyorsun, diğerinde ise sadece anılarının kayıtlarını.
    filmde insanlar, derilerinin altına yerleştirilmiş “grain” denen bir çip sayesinde gördükleri her şeyi kaydedebiliyor, sonra yeniden izleyebiliyor ve hatta başkalarına izletebiliyorlar. hayatınızın her saniyesinin izlenebilir ve en ufak detaylarına kadar incelenebilir olması fikri oldukça orijinal ve düşündürücü. izlediğim diğer black mirror filmlerinde olduğu gibi, film yine günümüz insanına ayna tutarken, bir adım sonra neler olabileceğini bize gösteriyor. şu anda da anılarımızın içerisinden seçtiklerimizi internet üzerinden sürekli diğer insanlarla paylaşıyoruz. nereye gittiğimizi, kiminle gittiğimizi, gördüklerimizi, yaptıklarımızı ve hatta yediklerimizi belgeleyip, yayınlıyoruz ve bundan keyif alıyoruz. bunun yanı sıra başkalarının de neler yaptığını keyifle izleyip, hakkında yorumlar yapıyoruz. hatta bazen bir sebepten takıntı yaparak, insanları gece gündüz takip eder ve bulduğumuz her detayı inceleyip çıkarımlar yapmaya çalışır hale gelebiliyoruz. bunun sonucunda hayatımızın özelliğinden ve mahremiyetimizden adım adım vazgeçiyoruz. ayrıca başkalarıyla ilgili bu kadar ayrıntılı ve kolay ulaşılır bilgiye sahip olmak bazen iyiyken bazen de mutsuzluk getirebiliyor. filmde teknolojik gelişmelerin hayatımızı bir bakıma çekilmez hale getirdiği mesajı, izlediğim diğer black mirror filmleri kadar kesin hatlarla çizilmemiş. neticede bu teknoloji sayesinde bizim adam korkunç bir yalanı yaşamaktan kurtuluyor. sonucunda çok mutsuz oluyor ve belki bilmemeyi tercih ederdi ama yine de gerçek ortaya çıkmış oluyor. film en çok bu konuda bizi düşünmeye zorluyor. bilmek mi iyi, bilmemek mi? cehalet mutluluk mudur?

    (bkz: ignorance is bliss)

    --- spoiler ---
96 entry daha
hesabın var mı? giriş yap