9 entry daha
  • henüz yaptığım bir şey değil, ancak ucundan başlamış durumdayım.

    benim her zaman "iyi de bu işler için fazla çelimsizim ben, olmaz yani, hatta beceremem" gibi endişelerim olmuştur. hala da var açıkçası. ama dün gördüm ki, "küçük ebatlılık" şahane bir şeymiş. adımını yukarı atabiliyorsun, kolay çekilip tutuluyorsun, dengeyi bulmak da daha rahat oluyor filan. tamam hızlı yol alamadım ama sorun da yaşamadım. kondisyonum arttıkça hızım da artacaktır.

    denge konusu, bir solak olarak benim için biraz daha "çalışma gerektiren" bir konu. ne alaka diyenlere hemen açıklayayım. dengeli basmak için, senden öncekilerin bıraktığı izi arıyorsun. ya da sağlam bir çıkıntı girinti filan. fakat, o güzelim adım izleri sağ ayak tarafından bırakılmış oluyor. dün birkaç kere, "orası sağlam tamam da sağda kalıyor, ben şu an solu atacak noktadayım" diye düşündüm. ama sağı atınca da oluyormuş. kimi zaman adeta bir "balerin edasıyla" ilerledim, çapraz çapraz. komik görüntülerdi.

    başka bir konu, bence bu gruplara tek başınıza katılın. ha yalnız kalmayacağınızdan eminsinizdir, eyvallah. fakat ben bir arkadaşımla gittim, benden hızlıydı. yavaş gitmek istemez, haklı. ama ben de ona yetişemem, ben de haklıyım. o önlerde takıldı, ben grubun ortalarında tek başıma yürüdüm. grup içinde olduğunuz için zaten yardımsız kalmıyorsunuz, yani tek başıma derken o şekil bir tek başınalıktan bahsetmiyorum elbette. ama eğer siz bir arkadaşınızla gitmeyi, bilmediğiniz bir işte ve ortamda kendinizi yabancı hissetmemek için istemişseniz, bilin ki o iş öyle olmayacak. herkes bir ağaç gibi tek, ama aslında ormanın bir parçası. kimseyi düşünmeden ya da kimseyi yavaşlatmadan gitmek en iyisi.

    son olarak, rehber çok hayati. bizim rehberimiz güven veren, gayet düzgün biriydi. kolunu bacağını resmen yol yaptı adam, tepelemediğimiz yeri kalmamış olabilir. benden dahi tecrübesiz olanlar vardı, ama hiçbirimiz kendimizi "fazla" hissetmedik. adam başımıza bir şey gelirse onun yanındayken gelmiş olacağını tabii ki düşünmüştür, işi bu, haklı. fakat yine de, bize kendimizi "iş" gibi hissettirmedi. hasılı, eğer rehberinizden hoşlanmadıysanız bence o tura hiç girişmeyin. "o kadar para verdik yea" filan da demeyin, sonunda "paramızla rezil olduk" demekten iyidir. rehberin sana her şeyden önce güven vermesi lazım. yavşak adamdan rehber olmaz, yani olur da ben onun yaptığı işe katılmak istemem.

    az önce "son olarak..." diye başlamıştım ama, bir de kask konusu var. o alet sadece taş düşmesi filan için gerekli değil, dengeni kaybedip düşebilirsin de. dün kaskım yoktu ve düşünmeyi en istemediğim ihtimal, o kadar suyun sulağın içinde kayıp da başımı bir yerlere vurmaktı. olmadı neyse ki. fakat bu kask piyasası çok şerefsiz. aletin hayatiyetinden dolayı, fiyatları bence fazla yüksek. çadır alabileceğin paraya kask alıyorsun. adamlar resmen korkuyu sömürüyor, iğrençlik bu. ben ikinci el alacak gibi görünüyorum. bi kere hem param yok, hem de olsaydı dahi o parayı kaska vermek istemezdim. gider düzgün bi uyku tulumu alırım. (ikinci el kaskı olan qızlar eqlesin.)

    neyse şimdilik bu kadar. devamını getirir miyim bilmiyorum ama getiririm bence. gittim ayakkabı aldım, işe yarasın. bu arada, atlas outdoor'da ayakkabılar indirimli, nakitte de ayrıca indirim yapıyorlar, aklınızda olsun. (mağazadan aldım internetten değil.) öptüm byes.

    *
    sonradan gelen özürlü edit: ayakkabı almak için çok az bir zamanım vardı. sözlük'te bir şeylere bakınırken "hm zirvelerin ozgurlugu bu işlerin insanı gibi, dur bir akıl sorayım..." diyerek kendisine mesaj attım, anında cevap verip yardımcı oldu sağolsun. ikinci el kask fikrini de kendisinden edindim. bunu entry'yi yazarken belirtmediğim için özür diler ve teşekkürlerimi sunarım.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap