51 entry daha
  • nusra cephesi, suriye'de en az halk tabanına sahip oluşumlardan biri.

    savaşçılarının büyük bölümü libya, çeçenistan, afganistan gibi bölgelerde gerilla savaşı tecrübesi edinmiş profesyonel cihadçılardan oluşuyor. oldukça organizeler ve düzenli bir ordunun bunlara karşı kısa vadede başarı kazanması mümkün değil.

    savaş taktikleri daha çok "savaşmadan ağır zayiat verdirme" üzerine kurulu. bu nedenle düzenli ordu birliklerinin olduğu bölgelere karşı araçlar ve canlı bombalarla büyük saldırılar düzenliyorlar. bununla eş zamanlı olarak bölge halkını sindirmek için şehir içlerine havan saldırıları gerçekleştirip, suriye rejimi tarafında olanları kafa keserek öldürmek ve bunu sergilemek gibi korku eylemlerinde bulunuyorlar.

    korku eylemlerinin yanında, halkın sempatisini kazanma amaçlı "hizmet" çalışmaları da var. örneğin öso'nun elindeki suriye semtleri sefaletten kırılırken, nusra'nın elinde bulunan semtlerde fırınlar çalışıyor, sokaklardaki çöpler bile toplanıyor. getirdikleri şeriat yasalarına uyduğunuz sürece nusra'nın elindeki bölgelerde günlük hayatınıza devam edebiliyorsunuz.

    ancak, yaklaşık 6 ay önce başlayan suriye rejiminin süpürme harekatı sonrasında zaten "korumalığını yaptığı" öso ile birlikte ellerindeki önemli yerleşim merkezlerinin büyük kısmını kaybettiler. bu ağır saldırılar aynı zamanda nusra'nın "savaşçı" miktarını da önemli oranda azalttı. bu nedenle pakistan ve afganistan el kaidesi'nden yakın zamanda yaklaşık 1.500 kişilik bir takviye almak zorunda kaldılar. bu takviyenin suriye'ye türkiye üzerinden girdiği iddia ediliyor.

    2 yıllık süreçte artık gerilla savaşını öğrenmiş olan suriye ordusuna karşı halep-idlip-humus hattında elindekileri bir bir kaybetmeye başlayan ve deyim yerindeyse "kırılan" nusra cephesi, bir yandan burada direnişini sürdürmeye çalışırken, diğer tarafta "rejimle işbirliği içinde olduklarını düşündüğüm" kürt muhaliflerle de çatışmaya girmek durumunda kaldı.

    ancak türkiye sınırındaki kürt bölgesinde gerçekleştirilen savaş, nusra'nın alışık olduğu bir çatışma değil. karşılarında karakolları, kışlaları, yerleşik kontrol noktaları olan düzenli bir ordu değil, kendileri gibi savaşan gerilla güçlerini buldular. hem bu nedenle, hem de sayıca yetersiz oldukları için, suriye ordusu'nun elinden birkaç haftalık çatışmayla kolayca aldıkları res'ul ayn'ı sadece 2 gün içinde ağır kayıplar vererek kaybettiler. yetmedi, asla esir düşmeyen nusra savaşçıları, komutanlarına kadar esirler verdi.

    şunu açıkca belirtmek gerekir ki, nusra'nın hem suriye ordusu, hem de kürt muhalifler ile aynı anda çatışabilecek ve bunu sürdürülebilir kılacak gücü bulunmuyor. hele ki türkiye sınırında kürt gruplara karşı üstünlük sağlayabilmeleri mümkün değil.

    nusret cephesi, bir karar vermenin arefesinde malesef. ya hem suriye ordusu'na karşı kayıplarını telafi etme amacıyla çatışmayı sürdürecek, yahut geri çekilip güçlerini türkiye sınırındaki görece daha güvenli alanı korumak için kullanacak. fakat türkiye sınırına çekilmesi veya güçlerinin önemli bir bölümünü sınırdaki alanları korumak için kaydırması, esad'ın tüm şehirlerde kontrolü sağlayıp bütünüyle üstünlüğünü sağlaması anlamına geliyor.

    2 yıl önceki "halk muhalefeti" artık minimize olup yok olmaya yüz tuttuğu için bu bölgeleri esad'tan tekrar geri alma imkanı bulunmuyor. ya ellerindekini korumak için direnecekler ve direnirken yok olacaklar, ya da kürt muhalefeti ile anlaşma yoluna giderek türkiye sınırındaki hakimiyet kavgasına son verecekler.

    eğer nusret cephesi kürt muhalefeti ile anlaşır ve sınırdaki egemenlik savaşını en azından bir süreliğine erterlerse, daha güneydeki suriye rejimi ile olan savaşını sürdürebilir. ancak, bu sürekliliği sağlayabilmek için türkiye üzerinden lojistik ikmal yollarının açık kalması gerekiyor. eğer bu ikmal yolları kapanırsa, sadece birkaç hafta içinde savaşı bütünüyle yitirirler.

    yani nusret cephesi ne yapıp edip türkiye sınırındaki kürt muhalefeti ile olan sorunun çözmek durumunda. bunu savaşarak yapmaya kalkarsa, güney'de esad'a kaybedecek. anlaşma yoluna giderse, yine bir şekilde sınırı kürt gruplara emanet ederek "güvenliksiz" bir durum içine atacak kendini.

    yazımın baş kısmında belirtmiştim. ben, esad rejiminin 2 yıldır hiç savaşmadığı ve güle oynaya güçlerini geri çektiği haseke eyaletinde, kürt muhalefeti ile anlaştığını ve sınır bölgesini geri alma görevini onlara verdiğini düşünüyorum. bunu sağlamak için iç savaş sonrası oluşacak yeni suriye'de kürtler'e özerkliğe varan geniş haklar vadettiği bir sır değil. bu pazarlıklar uzun zamandır sürüyordu ve sonunda, esad sınır boyları dışında kontrolü ele alıp iyice güçlendikten sonra pyd harekete geçerek rejimle ortak geliştirdikleri planı uygulamaya başladı.

    tüm bu anlattıklarım ışığında; nusret cephesi öyle 500 kişilik, 1000 kişilik gruplarla artık tal abyad'a, res'ul ayn'a saldıracak durumda değil. buna gücü yok. şahsi kanaatim, yıl sonuna kadar suriye rejiminin ülkede kontrolü tümüyle eline alacağı yönünde. nusret cephesi de bu süreç içinde ya savaşarak kendini bitirecek, ya da cihadçılar birer ikişer pakistan'a, libya'ya, afganistan'a dönerek "kazanabilecekleri" bir mücadele için savaşmaya devam edecekler.

    edit:
    son haberlere göre gemileri yakmış görünüyorlar. aynen yukarıda anlattığım biçimde, esir düşen komutanlarını teslim alma sırasında, bir elçinin kafasını halkın gözleri önünde keserek "korku" yaratma taktiği uygulamışlar. stratejik olarak bundan daha kötü bir karar alınamazdı, kendilerini gereksiz yere iki ateş arasına soktular.
115 entry daha
hesabın var mı? giriş yap