• simone de beauvoir'ın "kadın doğulmaz kadın olunur" sözünü hiçe saydığı için ve kadın olmak kavramının içini boşalttığı için gerçek bir feministin asla yapmayacağı, ancak türkiye'deki kendine "feminist" diyen ama aslında feminizmle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayanların ısrarla yapmakta oldukları yanlış eylem.

    öncelikle bu eylemin neden yanlış olduğunu belirtmek gereklidir. çünkü "dişi" bir cinsiyet iken, "kadın" bir cinsiyet değildir. eğer "kadın" bir cinsiyet olsaydı, elektronikteki giriş-çıkış elemanları için "erkek uç - kadın uç" kalıplarını kullanır, hayvanları "erkek ayı - kadın ayı", "erkek kaplan - kadın kaplan", "erkek fil - kadın fil" şeklinde tabir ederdik. bunlardan dolayı "kadın", aslında tıpkı "adam" gibi belirli vasıflara sahip bir kişiliği tanımlayan bir sözcüktür.

    bu yanlış eylemin en büyük destekleyicisi hiç şüphesiz ki türk medyasıdır. söz konusu medyaya mensup kuruluşlar aslında "dişi oyuncu", "dişi sürücü", "dişi milletvekili" şeklinde olması gereken sıfat tamlamalarını yıllarca "kadın oyuncu", "kadın sürücü", "kadın milletvekili" şeklinde kullanarak türk milletine bu yanlış eylemi aşılamış, türk milletinin bu yanlış eylemi doğruymuş gibi algılamasına neden olmuştur. özellikle spor alanında, eskiden "dişi" yerine "bayan" sözcüğünü kullanan türk medyasının son yıllarda "dişi" yerine "kadın" sözcüğünü kullanmaya başlaması ile bu yanlış eylemin boyutları günümüzde ne yazık ki daha da çok büyümüştür.

    aynı zamanda, bu yanlış eylem cinsiyet söz konusu iken "dişi" yerine "kız" denilerek de uygulanmaktadır. yeni doğan bir bebeğin cinsiyeti hakkında "dişi mi, erkek mi?" şeklinde konuşulması gerekirken "kız mı, erkek mi?" şeklinde konuşulması, bir adamın karşı cinsten kardeşi/arkadaşı için "dişi kardeşim/arkadaşım" demesi gerekirken "kız kardeşim/arkadaşım" demesi, dişi öğrencilerin kaldığı yurtların "dişi öğrenci yurdu" olarak adlandırılması gerekirken "kız öğrenci yurdu" olarak adlandırılması buna örnek gösterilebilir. durum böyle olunca da ortaya kadın ve kız ayrımı sorunsalı çıkmakta, bu sorunsal yüzünden bir başbakan genç bir dişi eylemci hakkında konuşurken şaşkınlıktan "kız mıdır kadın mıdır bilemem" diyebilmekte, dolayısıyla kız olmayı "bakire olmak" şeklinde anlayan geri kafalılar tarafından yok yere topa tutulabilmektedir. haa bu arada, o başbakanın oradaki üslubu doğru mudur? tabii ki hayır...

    gelelim "bayan değil kadın" diyenlere... bunu diyen kişilere göre toplumda bakire dişilere "kadın" demek ayıp görüldüğü için "bayan" deniliyor ve "bayan" demek dişi cinselliğinin üstünü örtüyor. bu yüzden "bayan" yerine "kadın" denilmesini istiyorlar. bu gösterilen gerekçeye kadın ve kız ayrımının bakirelikle hiçbir ilgisi olmadığı için kısmen katılıyorum. ancak bu kişilerin gözden kaçırdıkları bir nokta var ki, buna ikinci paragrafta değinmiştim... "kadın" bir cinsiyet değildir, "dişi" bir cinsiyettir! insanların "bayan" demesinin asıl nedeni ise türkçede "dişi" sözcüğünün insanlara bir türlü yakıştırılamamış olmasıdır. dolayısıyla bir kadının cinsiyetinden söz ederken "dişi" demek ne yazık ki "kabalık" olarak algılanmaktadır ve bu yüzden halk "dişi" sözcüğünün görevini "bayan" sözcüğüne yüklemiştir. yani insanlar kadına değil, dişiye "bayan" demektedir. bütün olay budur.

    sonuç olarak, adamların cinsiyetinden söz edilirken "erkek" denilmesine hiç kimse karşı çıkmazken, kadınların cinsiyetinden söz edilirken "dişi" denilmesine çoğu kişinin sudan nedenlerle karşı çıkıp "dişi" sözcüğünün yerini "bayan", "kadın" ve "kız" sözcükleriyle doldurmaya çalışması düpedüz bir mantıksızlık örneğidir. insanlar kendi cinsiyetlerini belirtirken adamın biri rahatça "ben erkeğim" diyebiliyorken, kadının biri rahatça "ben dişiyim" diyemiyorsa, bu kesinlikle büyük bir sorundur. bu sorunun kesin bir çözüme kavuşturulması için söz konusu sorunun medya tarafından fark edilmesi ve medya aracılığıyla toplumda farkındalık yaratılması gerekmektedir.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap