60 entry daha
  • "ağabey odtü yurtlarında fuhuş yapılıyor, içki içiliyor, kumar oynatılıyor. rümeysa'yı bizim yurda kaydedelim ağabey, çok şükür orada her ihtiyacını karşılarız." odtü kayıtlarında her yıl, kampüsün her köşesinde fısıltıyla söylendiğine rastlayabileceğiniz, cemaat neferlerinin en popüler cümlesi.

    vay arkadaş ben böyle akıl tutulması görmedim.

    maaşlı-sigortalı cemaat yazarlarını attım bir kenara, onlar zaten görev adamı. fakat "tamam ben de sevmiyorum cemaat ama böyle vıdıvıdı", "senin yaptığın da baskı", "adamlar bundan mağduriyet çıkaracaklar" diyen bir kişi daha görürsem ağzının ortasına patlatacağım.

    siz hiç cemaatçi gördünüz mü? nasıl çalıştıklarını gördünüz mü? zibilyon tane cemaati geçtim, siz hiç fethullah gülen camatinin şakirdlerinden gördünüz mü? siz nerede yaşıyorsunuz?

    odtü kampüsünde sürekli yere bakarak garip adımlarla yürüyen, gözlerinin feri sönmüş, asla karşıdan gelenin (hele de bir kadının) gözünün içine bakmaya, konuşmaya cesareti olmayan, tek sosyal aktivitesi mescidde namaz kılmak olan beyni süngerleşmiş bir güruh. arkadaşlar, sünger diyorum, abartıyorsam adilerin adisiyim.

    şimdi dostlar. sözüm balık hafızalı olanlarınızadır; fethullah gülen cemaati bugünün türkiyesi'nde iktidarın ikinci büyük ortağıdır. emniyet'in sayısız dairesi ve yüksek yargı başta olmak üzere bütün devlet kurumlarında örgütlüdür. fethullah gülen cemaati aynı zamanda büyük bir ekonomik güçtür. şirketleri vs.nin yanında gündelik yaşama müdahale etmesini sağlayan devasa dershane, yurt vs. zincirleri vardır. peki güzel kardeşim sen bunları bilmiyor musun? elbette biliyorsun fakat "ötekileştirmeyelim ötekileştirmeyelim" diye diye senin de kafanı yaktı bizim türkiye solunun bir kısmı. vebali bizim de omuzlarımızdadır, o yüzden "cemaatçiler böyle kovulmamalıydı" diyen sizleri görünce kendime de daha çok öfkeleniyorum.

    siz üniversite kayıtları sırasında hiç aşti'de bulundunuz mu? bizatihi polisin, belediye görevlilerinin koruduğu, aşti'de yer tahsis ettiği, her bir otobüsün başına üşüşen çekirge sürüsü misali cemaatçi akınlarına hiç şahit oldunuz mu? bizatihi devletin kendisi olan, elinde sonsuz imkanları olan bu "devlet içinde devlet" taşradan gelen yoksul öğrencileri nasıl da kolay devşiriyor, görmeseniz dahi tahmin edebilecek kadar zeki olmanızı dilerdim.

    eski ev arkadaşım onur. zehir gibi bir çocuk. konyalı. kendisini bildi bileli fethullahçıydı, hasbelkader biyoloji bölümüne girdiği zaman kafası açıldı ve "abiler"in evini terk etti güzel kardeşim. bir gün onur'u, ya da varsa eğer çevrenizdeki her daim şefkat tokadı yiyen "cemaat gazisi" onurlar'dan birini karşınıza alıp "içeride" olan bitenleri bir de ondan dinleyin derim. hatta onu geçtim direk şuna tıklayın: ışık evlerindeki güldürü ve neşe tufanları. tekrar hatırlatıyorum: sünger.

    fethullah gülen cemaati başta olmak üzere bilumum tarikat odtü'deki kayıtların yapıldığı kkm bölgesini ve dahi kampüs sathını her yıl arsızca işgal eder. sabah aşti'den toplanan "mahsul" ile beraber servislere binip kıtalar halinde kampüse akarlar. başta orta anadolu olmak üzere bilumum bölgeden gelen gençlerimizi ve ailelerini otogar peronlarında, kampüs köşelerinde (ne yazık ki kayıtlara gelen birçok genç ile işi çoktan bağlamış oluyorlar, ta yerleştirme sonuçları açıklanmasından itibaren, bağlayamadıklarının ise iletişim bilgileri -ailelerinin iletişim bilgileri dahil- mutlaka ellerinde oluyor) kafalayıp teslim alırlar. bu öyle bir ağdır ki, gün boyunca odtü kampüsünde elinden telefon düşmeyen ("tamam ağabey nerdesiniz, adem yanınızda mı? tamam geliyorum orada bekleyin"), okulda kafaladığını servislere doldurdup "ev"lere dağıtan bir çekirge sürüsünden farkları yoktur.

    eşinizin dostunuzun okulu yeni kazanmış çocuğu, hatta arkadaşınız cemaat evlerine bir kere yerleşti mi neye dönüşeceğini söylemiştim, üstüne basa basa bir kez daha diyeyim: sünger. hayatla, insanlık tarihinin damıta damıta bu günlere getirdiği bütün bilim ve sanat birikimiyle, aşkla, dostlukla bağını koparmış nefes alan bir sünger. bir düşünün, sevdiceğin elinden tutamadan, bir final dönemini "ıslatmadan", bir öğrenci topluluğuna katılamadan, bir tiyatroya gitmeden, internete dahi giremeden geçip giden; her sabah kapınızın eşiğine bırakılan tomarla zaman gazetesi ile başladığınız, kampüsteki arnavut kaldırımlarını sayarak geçirdiğiniz saatlerin ardından mescidde kaptığınız ayak mantarını kaşıya kaşıya yatağa gitmenizle sonlanan bitimsiz günler...

    çok basit; odtü'de dinci gerici faaliyete geçit verilmez. cemaatler kendilerine öğrenci devişremez. odtü öğrencisi, akademisyeni, çalışanı buna izin vermez.

    geçtim odtü'yü, şahsen hiçbir yakınımın gözümün önünde bir süngere dönüşmesine müsamaha göstermedim, göstermeyeceğim. buna en ufak prim veren de ya alçak bir şerefsizdir ya da aptaldır nezdimde. en azından ikincisi olun, onurlu yaşayın.

    edit: sinir harbiyle alelacele yazarken gözden kaçan imlalar vs.
530 entry daha
hesabın var mı? giriş yap