6 entry daha
  • "sevgilin var mı senin?" diye sordu gözlerini kırpıştırarak. başım dönüyordu, sesler uğulduyordu. sanki zamanın içinde açılmış bir boşluktan içeri düşmüştüm, yelkovan saatler önce sabitlenmişti olduğu yerde. yüzyıl geçmişti sanki amirimin son şerefesinden şebnem'in mentollü kullanılmış mendil kokan sorusuna kadar. "bilmem, belki vardır" diye yanıtlamıştım onu ama halal bilmem neden öyle dediğimi.

    - "kafa ütüleme" dedi amirim kadının dudaklarına doğru üfleyerek sigara dumanını.
    - "hayat sirke gibi be" dedi amirimin koruması yüzünü ekşiterek, bir şişe sirkeye benzettim yüz çizgilerini...
    - "bir zamanlar adanalı bir toprak ağası-fabrikatör aşıktı bana... aslında tanırsın ama söyleyemem şimdi kim olduğunu" dedi şebnem yapmacık bir üzüntü edasıyla.
    - "sikip attı seni değil mi?" diye sordu amirimin koruması. cüretkarlığı amirim tarafından cezalandırılacak diye düşünmüştüm ama amirim ne bir ses verdi ne de bir bakış kaçırdı..gece yarısını çok geçiyordu saatler, sarhoştu zihinler ve düşmüştü rütbeler.
    - "babası istemedi beni...o zamanlar ünlü bir müzikholde söylerdim ben. kasedim bile vardı" dedi şebnem, daha üzüntülü bir sesle. "her gece dinlemeye gelirdi beni."
    - "kimdi o kimdi?" diye geveledi amirim..
    - "boyum üç santim daha uzun olsaydı italyada film çekecektim ben." diye nazlı bir kız çocuğu sesi çıkardı şebnem.. "güzelim değil mi ben? benimle evlenir miydin on yaş daha genç olsaydım?" kollarını boynuma dolayıp dudaklarımın köşesinden öptü. amirim gevrek gevrek güldü. yukarıda kapı açıldı. soğuk bir rüzgar daldı içeri.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap