-
bir örnek:
"(pişekar kenardadır. zurna kavuklu havası çalar. kavuklu gelir.)
kavuklu: yürü, yürü karşına hamam çıkacak dediler, bu mefta çıktı.. dur şunu bir okuyayım.
ey benim ruhi revanım
zannetme ki sultan süleymanım
tersane i amire de
ocakçı süleyman ım
tarihi vefatı binüçyüzaltıbozuk.
pişekar: vay efendim.
kavuklu: ayy.. bir şey mi söyledin?
pişekar: uğurlar olsun diyorum.
kavuklu: eyvallah da sana ne?
pişekar:aman efendim, ne demek bana ne? aşinalık etmek mutadımdır.
kavuklu: ya demek her gördüğün mundara aşılanırsın.
pişekar: ah ne yanlış telakki ili gözüm. demem o değil.
kavuklu: ya ne?
pişekar: yani gözüm sizi ısırıyor.
kavuklu: hoşt, hoşt cübbemi yırtacak.
pişekar: yanlış anladınız. maksadım size ikaz etmek.
kavuklu: ağzını topla ben kaz değilim.
pişekar: gene yanlış anladınız. sizi tanıyorum da bir türlü çıkaramıyorum.
kavuklu: çıkaramazsın.
pişekar: neden a canım?
kavuklu: ben iyice bataktayım. çekil yolumdan da gideyim. benim derdim bana yeter.
pişekar: ah, ne dediniz, ne güzel bir beyittir o..
benim derdim bana yeter
bir dert de sen katma bülbül.
kavuklu: bülbül mü? seni fena yaparım ha.
pişekar: kızmayın efendim, sizi tanıdığımı anlatmak istiyorum. ama işe nerden başlayayım?
kavuklu: karşımda böyle bostan korkuluğu gibi dikilirsen ben başlayacağım.
pişekar: sinirden hemen köpürüyorsunuz neden?
kavuklu: köpürürüm tabii. sabahleyin kahvaltıda iki kalıp sabun yedim.
pişekar: hiddetinizi bırakın da isminizi bağışlayın.
kavuklu: olmaz.
pişekar: neden?
kavuklu: ismimi sana bağışlarsam ben adsız kalırım.
pişekar: gene yanlış anladınız. (bağırır) senin ismin ne ulan denmez de.. nezaket icabı adınız bağışlar mısınız efendim denir. adınız ne?
kavuklu: çattık belaya.. hamdi..
pişekar: nerenin hamdisi?
kavuklu: bostancının hamdisi. bir yiyen bir daha yiyor çiçeği burnunda. bak ne kadar körpe?
pişekar: ah.. ahh... dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur.. ah.. tanrım herkesi sevdiğine kavuştursun.
kavuklu: ne muradın varsa versin efendim. (dilenir)
...............
pişekar: ne yapıyorsun?
kavuklu: iyiyim sen ne yapıyorsun?
pişekar: ben sizi bulmaya çalışıyorum.
kavuklu: hah şimdi de saklambaç oynuyoruz.
pişekar: değil a canım yeni adınız öğrendim. hamdi.
kavuklu: evet hamdi.
pişekar: peki..? nasıl hamdi?
kavuklu: zeytinyağlı hamdi.
pişekar: nasıl olur efendim?
kavuklu: ben pişirdim güzel oluyor? sen de bir tadına bakıver istersen. (kafasını uzatır)
pişekar: hay allah müstakını versin. zeytinyağlı hamdi olur mu hiç?
kavuklu: zeytinyağlı ayşe olur da, hamdisi neden olmasın?
pişekar: efendim insanın bir soy ismi yok mudur?
……………
kavuklu: öyle söylesene.. elbette vardır.
pişekar: gördün mü nasıl anlaştık. ben de onu soruyorum. sizinki ne?
kavuklu: tamam ben de onu söyliyorumç benimki yok.
pişekar: hamdi yok.
kavuklu: çattık belaya. hamdi yok değil. sade hamdi.
pişekar: haa.. hamdi sade.
kavuklu: hoppala değil yahu. yani sipsivri hamdi. öf be sipsivri değil.. hamdi yuvarlakça.
pişekar: evet.. hamdi yuvarlakça.
kavuklu: tanrım sen sabır ver.. ne lakırdı anlamaz adamsın. yalnız hamdi.
pişekar: vah vah. hamdi yalnız, demek.
kavuklu: şimdi oynatacağım.. hamdi.. bayağı hamdi..
pişekar: (suratını ekşitir) iıhh hamdi bayağı.
kavuklu: bana bak gırtlağını sıkarım ha!
pişekar: hiddet buyurmayın. boyunuzu, sopunuzu iyice öğrenmek istedim.
kavuklu: soyum sopum yok. çekil yolumdan.
pişekar: soyunuz sopunuz olmaz olur mu efendim? sizi bu dünyaya kim getirdi?
kavuklu: kimse getirmedi.. ben kendim geldim.
pişekar: nasıl geldin?
kavuklu: sora sora geldim.
pişekar:hamdi efendi latifeyi bırakın, sizi kim getirdi dünyaya?
kavuklu: anamın işi vardı halam getirdi.
pişekar: senin ananın, babanın, amcanın, dayının, halanın, ailenin.. soyu sopu yok mu?
kavuklu: haa.. sonunu iyi bağladın yoksa halin haraptı.. var.
pişekar: hah, bak işte varmış. söyle bakalım. babanız kim? ne iş yapar?
kavuklu: şimdi de nüfusumu çıkartacak. yahu sana ne bundan?
pişekar: sana ne olur mu a canım, sizi tanıyorum ben.
kavuklu: öyle mi?
pişekar: evet. nerede oturuyorsunuz?
kavuklu: aksaray da.
pişekar: aksarayın neresinde?
kavuklu: beyazıt a gel.
pişekar: geldim.
kavuklu: oradan aşağı kendini koyuver.
pişekar: niye koyuvereyim?
kavuklu: koyuver ki aşağıda suratının hayrını göresin.
pişekar: oldu mu ya?
kavuklu: seni kestirmeden götürüyorum.
pişekar: sonra.
kavuklu: aksaray da valide camini geç.
pişekar: geçtim.
kavuklu: sağa sap.
pişekar: saptım.
kavuklu: yürü yürü yürü yürü.
pişekar: birader beni o kadar yürütme.
kavuklu: niye?
pişekar: benim kalbim var.
kavuklu: benim de dalağım var. boş ver.. biraz daha yürü bir çeşmeye geleceksin.
pişekar: çeşmenin neresinde?
kavuklu: yalağın içine bak. serinlemek için içine girmiş olabilirim.
pişekar: olur mu canım, sonra..
kavuklu: çeşmenin karşısındaki şekerciye gir.
pişekar: şekercinin neresinde?
kavuklu: akide kavanozunun içinde.
pişekar: anlamadım.
kavuklu: yahu sana aksaray daki şekerci sokağından bahsediyorum.
pişekar: hamdi efendi.. latifeyi bırakıp şöyle bir yüzüme bakar mısn?
kavuklu: anlamadım, nasıl yani?
pişekar: şöyle gözümün içine bir bakar mısın?
kavuklu: bakayım efendim.
pişekar: gözümde tanıdık bir nokta gördünüz mü?
kavuklu: sen de kulağıma bak.
pişekar:orada ne var?
kavuklu: aksaray karakolu.
: pişekar tuuuu.. tuuuu.. puuuu..
kavuklu: şimdiden islim koyuvermeye başladı.
pişekar: şimdi tanıdım sizi.
kavuklu: ya tanıdın demek.
pişekar: kurşuncu habibe nin oğlu, hamdi değil misin? babanda nalbant mustafa.
kavuklu: kimbilir seni kaç kere nallamıştır?
pişekar: bir yaşıma daha girdim.
kavuklu: herhalde altmış olmuşsundur.
pişekar: sen beni nasıl tanımazsın? ismail, küçük ismail.. çocukluk arkadaşın.
kavuklu: ismail.. ismailciğim.. sahi sen misin? vah kardeşim sana neler olmuş bayağı değişmişsin?
pişekar: zaman eskitti beni. valide peder hayatta mı?
kavuklu: evet ikiside ayakta.
pişekar: oh.. oh.. güle güle otursunlar.
kavuklu: yer yok ki nereye otursunlar?
pişekar: ne oturması hamdiciğim sağ mı demek istiyorum.
kavuklu: nerede efendim göçtüler.
pişekar: ya demek taşındılar.
kavuklu: evet kira fazla geldi, gittiler. yahu öldüler be..
pişekar: ya demek sizlere ömür hiç duymadım.
kavuklu: çok habersiz geldi."