4 entry daha
  • belirsizleşen sınırlar: çin-rusya sınırı

    19/09/2013 · burak dağkuş

    mao sonrası küresel rüzgârın akış yönüne doğru yelken açan çin halk cumhuriyeti, kitlesel motivasyonunu dönüşüme odaklamış ve hızla sonuç almaya başlamıştır. kuzeydoğusundaki eski komşusu sscb ise 1979'dan 1989'a kadar süren afgan savaşından ağır yara almış olarak çıkmıştı. halkın büyük bölümünün batı tipi hayat tarzına olan hayranlığı, verimsiz üretim, büyüme gösteremeyen hantal ekonomisi, yükselen bölgesel milliyetçilikler ve kokuşmuş bürokrasi soğuk savaşın doğu bloğunu dağıtmıştı.

    dönüşüm içerisindeki bu iki ülke, sınır sorunlarını ilk sıcak çatışmaların gerçekleştiği 1969'dan yıllar sonra imzaladıkları resmi anlaşmalarla resmi olarak çözdü. fakat, karşılıklı sınır bölgelerindeki ekonomik ve nüfus dengesizlikleri, sınırların kısmen vasfını yitirmesine neden olmakta ve stratejik olan bu bölgenin güç mücadelesine dönüşme riskini ortaya çıkarmaktadır. bu yazı, daha önce yayınlanmış olan “belirsizleşen sınırlar: meksika-abd” adlı makalenin devamı niteliğinde bir çalışmadır. mevcut yazının amacı, türk düşünce dünyasında çok fazla üzerinde çalışılmayan sınır güvenliğinin uluslararası boyutlarına küçük de olsa ışık tutabilmektir.

    çin-rusya sınır sorunu

    çin ile rusya arasında sorun teşkil eden sınır sorununa yön veren önemli bazı olayların kronolojik sıralaması;

    haziran 1960'ta 100 kadar çinli hayvan yetiştiricisinin şuanda kırgızistan topraklarında kalan bir sscb bölgesine girmesiyle, iki ülke arasında 19.yüzyılda yapılan sınır antlaşmasında geçen çeşitli coğrafi ifadelerin açık olmayışından oluşan boşluklar su yüzüne çıktı.
    1964 yılında,iki ülke hükümetlerinin oluşturdukları delegasyon ve çalışma grupları,sınır konusundaki beklentilerini açıkladılar fakat çalışmalar sonuçsuz kaldı.
    1-2 mart 1969'da ussuri nehri üzerindeki damanski/zhenbao adasında ilk silahlı çatışma yaşandı.
    aynı yıl 15 mart,20 temmuz ve 13 ağustos günlerinde de çeşitli çatışmalar yaşandı.
    her iki ülke amur ve ussuri nehirlerinin,iki ülkenin doğu sınırlarını oluşturdukları konusunda hem fikirlerdir. lakin, çin’in bu konudaki tezi,1860 pekin antlaşmasından bir sene önce rusların haritayı tek taraflı olarak çizdiği ve ölçeğin 1:1.000.000'dan daha küçük olmasından dolayı ayrıntılı bir sınır çizmenin imkansız olduğudur.
    sovyetler 1978'de çatışmaya sebep olan bazı adaların denetimini bırakmaya razı olduğunu açıkladı.
    ilk çatışmaların olduğu 1969'dan 1978'e kadar iki ülke temsilcileri tam 40 defa buluşmalarına rağmen kesin bir ilerleme sağlanamadı
    1978 yılından sonra bu sorun ile ilgili olarak kesilen görüşmeler 1987 yılında tekrar başladı
    gorbaçov’un mayıs 1989'da pekin’i ziyaretinden sonra sınır sorunu çözüm sürecine girdi.
    16 mayıs 1991'de 3700 km’si nehirden 600 km’si karadan toplam 4300 km’lik doğu sınırı konusunda görüş alışverişinde bulunuldu ve çeşitli kararlar alınabildi.bu tarih,sınır sorununun siyasi manada olumlu olarak dönüm noktası olduğu tarih oldu.
    çin,aralık 1991'de sscb’nin dağılmasının ardından,rusya federasyonu’nu 27 aralık 1991'de resmen tanıdı.
    31 ocak 1992'de çin başbakanı li peng ile devlet başkanı boris yeltsin new york’ta bir araya gelmiş ve 16 mayıs 1991 tarihli karar ve görüşleri kabul edeceklerini beyan etmişlerdir.
    16-17 mart 1992'de rusya dışişleri bakanı kozyrev’in çin ziyaretinde verdiği açıklamada;”her iki ülke sınırının batı ve doğu sınırları üzerinde 3 ada hariç her konuda anlaştık” şeklinde beyanı olmuştur.
    3 eylül 1994'te moğolistan ile kazakistan arasında kalan 55 km’lik çin-rus batı sınırı konusunda anlaşıldı
    kozyrev’in 1992'de “toprak tavizi” olmayacak demesine karşın primorski kıraylığı bölgesi ve ussuri nehri başta olmak üzere birçok bölgenin çin’ e verilmiş olunması moskova ile bölge yönetiminin arasını açmıştır.
    çin’e bırakılacak olan 14,9 km²’lik araziyle beraber çin’in tuman nehri yoluyla denize ulaşabileceği ve inşa edilecek bir liman ile trans-sibirya demiryolunun yük aktarın gelirlerini düşürebileceği eleştirileri yapıldı
    6 nisan 1996'da primorski bölgesinin rus-çin tehdit komisyonu baş temsilcisi valeriy rozov,verilen toprakları protesto ederek istifa etti
    kasım 1997'ye gelindiğinde doğu sınır sorununun yüzde 98'inin çözülmüş olduğu açıklandı.sınır çizmede itilaflı olan konuların nehir üzerindeki adacıklar olduğu vurgulandı
    bölgede sınır sorunun çözümüne yönelik yapılan anlaşmalar gereği nehir üzerinde bulunan yüzlerce ada el değiştirdi.değiştirilen adalarda yaşayan ve anlaşma sonrası diğer ülke sınırı içerisinde kalan etnik grupların,bu adalarda belirli şartlar halinde yaşamalarına karar verildi.
    bu adaların kısmen ortak kullanımı hakkındaki uygulanan çözüm formülü 9 aralık 1999'da imzalanan “çin halk cumhuriyeti-rusya federasyonu hükümetleri arasında sınır nehirleri ve çevre sulardaki münferit ve bitişik adaların ortak ekonomik kullanımı anlaşması”na esin kaynağı olmuştur.19 ocak 2000 tarihinde yürürlüğe giren anlaşma, iki ülke arasında “ortak ekonomik kullanım” hakkı sunmaktadır.
    14 ekim 2004 tarihli sınır anlaşmasıyla, sorunlu adaların durumu da açıklığa kavuşmuş oldu.
    21 temmuz 2008 tarihiyle sınırların kesin olarak belirlendiği ek anlaşmalarla, sınır sorunu neredeyse tamamen fakat sadece resmi olarak çözülmüş oldu.
    sscb sonrası ilişkiler

    sscb’nin dağıldığı ve almanya’nın birleştiği yıllar, batı tipi küresel iktisadi kuralların gerçekten de vazgeçilmez küresel normlar haline geldiği yıllar olmuştu. verimsiz çalışan ve aslen endüstri temelli yapıya sahip olan rus ekonomisinin rekabet gücü kalmamıştı. birliğin dağılmasıyla beraber birçok yeniden yapılanma terapileri ve hamleleri gerçekleşse de, bunlar pek de başarılı olmadı. aynı yıllarda çin de kendini dönüştürme çabasındaydı. çin, var olan yapısını rusya gibi köklü bir şekilde değiştirme yerine yumuşama, modernize etme ve rekabet temelli, ihracata dayalı bir dönüşüm içerisine soktu.25 nisan 1996'da bu iki ülke, kendi dönüşümlerini gerçekleştirmek adına ihtiyaç duydukları ortaklıkları geliştirmek için pekin’de imzalanan deklarasyonla ilk defa “stratejik ortak” olduklarını duyurdular. birçok konuda rekabet içerisinde olsalar da, gerek ekonomik ve diğer tüm yapısal ihtiyaçları için gerekse de çok kutuplu dünya arayışında oldukları için brıcs(brazil,russia,ındia,china,south africa) isimli organizasyonu meydana getirdiler. yugoslavya’da ki savaş, 2.körfez savaşı, kosova’nın tanınma süreci ve libya operasyonlarının da etkisiyle iki ülke hiç olmadığı kadar yakınlaşarak, karşılıklı ihraç ürünlerinin yelpazesini genişlettiler. dolaylı ve doğrudan milyarlarca dolarlık yatırımlarda bulundular. fakat, 2008 küresel ekonomik buhranla beraber, rusya’da 10'dan fazla banka devlet tarafın ya satın alındı ya da el konuldu. yuan’ın değeri genel olarak sabit kalırken, ruble hızla düştü. 2008 ve 2009 yıllarının genelinde yabancı sermayenin bu iki ülkeye girişleri bir hayli azaldı. dış yatırımlar düşerken, küresel olarak dış talebin düşmesi ihracatı olumsuz etkiliyordu. daralma, sanayi üretimini düşürdüğü için istihdamda, özellikle de emek-yoğun sektörlerde ciddi işsizliğe yol açtı. bütçe gelirlerinin düşmesiyle birlikte, piyasayı canlandırmak amacıyla çin 2009-10 yıllarına yönelik yaklaşık 580 milyar dolarlık finansman planı çıkarırken, geniş çaplı bir vergi indirimine de gitmiş oldu. ocak 2009'da ihracatı % 50 düşen ve enflasyonu tavan yapan rusya da 250 milyar dolarlık yatırım planı uygulamıştır.

    2008 küresel krizi ve dünyanın en büyük tüketicisi olan avrupa’nın mevcut sıkıntıları, iki komşuyu birbirine daha fazla yaklaştırmıştır. iki ülkenin de dış ticaret fazlası vererek kendilerini finanse ettikleri düşünülürse, karşılıklı ticaretlerinin ne kadar değerli olduğu ortaya çıkmaktadır. öyle ki, savunma sanayisinden tekstile kadar birçok sektörde ticari münasebetler olmasına karşın, en önemli ticari faaliyetlerin sınır bölgesinde yoğunlaştığı göze çarpmaktadır. bunlara ek olarak yine sınır bölgelerini içine alacak şekilde muazzam hızla büyüyen sektör ise enerji ticareti olmuştur. 1993'de petrol ihraç eden ülkeler statüsünden, ithal eden ülkeler statüsüne geçen çin, bugün itibariyle dünyanın en büyük enerji tüketicisi haline gelmiştir. 2000 ile 2005 yılları arasında bu ülkenin enerji tüketimi %60 artmıştır. bu artış, tüm dünyada o yıllar arasında toplam ekstra enerji talebinin neredeyse yarısıdır. 2020'de 600 milyon ton ham petrole ihtiyacı olacağı tahmin edilen çin’in (türkiye’nin 2010 yılında 16 milyon ton civarında ham petrol ithal ettiği düşünüldüğünde enerji talebinin ne kadar fazla olduğu görülmektedir), doğalgaz tüketiminin ise 3 katına çıkacağı hesaplanmaktadır. buna karşın rusya, abd’den sonra %12'lik payıyla en büyük ikinci enerji üreticisidir.

    hızla gelişen ve tüketen çin, enerji ihtiyacını çoğunlukla malakka boğazı üzerinden ortadoğu ve afrika ülkelerinden sağlamaktadır. ancak bu bölgelerdeki gerek siyasi istikrarsızlık ve enerji arzı güvenliğindeki riskler, gerekse de taşıma masraflarının yüksek oluşu çin’i komşusu rusya’ya yönlendirmektedir.1995'te tüm petrol ithalatının %0,2'sini rusya’dan karşılayan çin,2003'te % 5,8'ini rusya’dan ithal etmeye başlamıştır.1999'da rusya’nın yukos petrol şirketi 1,5 milyon ton petrolü iki ülkenin doğu sınırları üzerinden demiryoluyla çin’e taşımıştır.2005'te tamamlanması amacıyla,2001 temmuz ayında rusya ve çin, angarsk’tan çin’in kuzeydoğusundaki daqing’e kadar 2400 km’lik petrol boru hattıyla, yılda 147 milyon varil petrolün çin’e taşımasını öngören projenin fizibilite çalışmasına başladılar. aslında rusya’nın önerisi olan ve daha kısa olmasına rağmen çin tarafından güvenlik gerekçesiyle moğolistan’ı petrol hattına dahil etmek istemedikleri doğu sibirya-moğolistan-pekin hattı projesi gerçekleşmemiştir. moğolistan’ın güvelik gerekçesi nedeniyle tehlikeli bulunması aslında çin için gölge sebeptir. asıl sebepler ise; aynı petrole daha fazla para ödeyerek japonya’nın da talip olması ve boru hattı inşasında çalışmak için 10.000 kadar çinli’nin projeye dahil edilmemiş olmasıdır. japonya’nın çin’e rakip olması, rusya’nın pasifikte etkin olabilme stratejisinin de önünü açmıştır. japonya’nın lobi çalışmaları ve rusya’nın da istekli tavrı sonucunda rus petrol şirketi transneft’in önerisiyle, angarsk’ın 500 km kuzeybatısındaki taishet’ten vladivostok yakınlarındaki nakhodka limanına petrol boru hattı yapılmasına karar verilmiştir. rusya sevkiyatta önceliği çin’e verecek ve yılda 30 milyon ton ham petrol taşıyacak hat, 20 milyon tonunu çin sınırındaki skovordino’dan danqing’e gönderecek, geri kalanını da nakhodka limanına ulaştıracaktır.1 ocak 2011'den itibaren danqing’e bu petrol ilk defa ulaşmıştır.

    sscb sonrasındaki ilişkiler, daha çok iki ülkenin kendi özgün menfaatlerinin ortak çıkarlar doğrultusunda şekillenmesinin önünü açacak faaliyetlerin geliştirilmesine yönelik çalışmalarla şekillenmiştir.bu faaliyetlerin çoğunlukla ekonomik münasebetler çerçevesinde ilerlediği görülmektedir.sscb öncesinde olduğu gibi sonrasında da bu ekonomik münasebetlerin, yoğunlukla sınır bölgelerinde toplandığı görülmektedir.sınır bölgelerinde faaliyete geçen boru hatlarının,iki ülke sınırının stratejik önemini artırdığı kesindir.sınır bölgelerinde insan sayısı açısından rusya’ya göre etki alanı daha güçlü olan çin’e karşılık, rusya japonya’yı enerji ticaretine ortak ederek sınır sorununu uluslararası bir yapıya kavuşturmuştur.

    nüfus etkisiyle birlikte “belirsizleşen sınırlar”

    çin’de istihdam içinde olan kesimin önemli bölümü yoğun emek isteyen işlerde çalışmaktadır. aşırı uzun çalışma süreleri, çalışma koşullarının zorluğu ve sağlıksızlığı,diğer birçok insan hakları problemleriyle birlikte istihdam içinde olan insanlarda iş memnuniyetsizliğine yol açmaktadır.buna düşük ücretleri de eklenince durum daha da vahimleşmektedir. lakin, 130 milyona yakın insanın bu koşullarda dahi çalışmayı kabul etmesine rağmen, işsiz durumdadırlar. günümüzde 168 ülkede 40 milyon etnik çinli, çoğu ekonomik sorunlar nedeniyle ülkesinden ayrılarak göç etmiştir.ülkeden ayrılamayan 130 milyon işsizin yaklaşık 8 milyonu rusya ile sınırı oluşturan bölgelerde yaşamaktadır.yaklaşık 800.000 km 2'lik çin’in kuzeydoğu bölgesinde 90 milyon insan yaşamaktadır.ancak, sınırın hemen kuzeyindeki rusya uzakdoğu federal bölgesinde, 6.2 milyon km 2'de yaklaşık 6.5 milyon insan hayatını sürdürmektedir.bu bölge nüfus olarak düşük,alan ve doğal kaynaklar açısından zengindir.çin’in ise ekonomisi genişlemekte,nüfusu çoğalmakta,daha fazla hammadde,enerji ve tarım arazisine ihtiyaç duymaktadır.

    çin ile rusya’nın tarihsel perspektiften baktığımızda göç hareketlerinin,genellikle siyasi ilişkilere bağlı olarak inişli çıkışlı bir grafik çizdiğini görürüz. öyle ki, çarlık rusya’sında 1910 yılında,110.000 çinli nüfus varken,sscb’nin bolşevik düzene geçmesiyle çoğu çinli yurtlarına geri dönmek zorunda kalmıştır. ancak ilerleyen yıllarda işgücü gereksinimi nedeniyle yine çinli göçü arttıysa da, sınır sorunu nedeniyle gerginleşen ilişkiler sonrasında tekrardan bir gerileme yaşanmıştır.sscb’nin dağılmasından hemen önce bu ülkede yaşayan çinli sayısının, 68.000 civarında olduğu ve bunların 60.000 kadarının sınır bölgelerine yakın yerlerde yaşadığı anlaşılmaktadır.

    sscb sonrasında rus halkının refah düzeyindeki kaybolma, ucuz çin mallarına ve ucuz misafir işçilere olan talebi artırırken, bu talebe çin sonsuz arzıyla karşılık vermiştir. hayatlarından memnun olmayan birçok çinli, kendilerine göre daha iyi şartlara sahip olan rusya’ya yoğun bir şekilde göç etmeye başlamışlardır. aşırı göçle beraber, bazı medya organlarında rusya’da 2 ile 5 milyon arasında çinli göçmenin yaşadığına dair bilgiler dolaşmaya başlamıştır. hatta, 2050 yılına kadar etnik çinli nüfusunun, rusya nüfusunun yarısını oluşturacağı gibi aşırı abartılı kirli bilgilerde çoğalmıştır. fakat, putin 21 temmuz 2000'de verdiği demeçte “yakın gelecekte uzakdoğu’nun kalkınması için girişimlerde bulunmazsak, birkaç on yılda rus nüfusu çince, japonca ve korece konuşacak” demiştir.birçok rus, mao’nun 1964'te dillendirdiği rusya üzerindeki yayılmacı politika hedefinden bu yüzden çekinmektedir.

    1978'den 2004'e kadar geçen sadece 26 yıllık süre diliminde, çin nüfusu 340 milyon artmasına rağmen, bugünlerde 140 milyon olan rusya nüfusunun 2050'li yıllarda 110 milyona kadar gerileyebileceği tahmin edilmektedir. rusya’da nüfus yaşlanmakta ve işgücü isteyen işlerde yabancı göçmenler çalışmaktadır. bu ülkede bulunan yasal yabancı işgücünün neredeyse %40'ını daha şimdiden çinliler oluşturmaktadır.ancak,sınır bölgesine yakın yerlerde yaşayan rus nüfus bu durumdan pek memnun değillerdir.buna karşın, primorski kıraylığının kalkınma planında 50.000 kadar daha çinli işgücüne ihtiyacı olduğu belirtilmektedir.

    rusya federasyonu, çin’in hızla büyümesi ve bölgeye akan yeni nüfus sonucunda oluşması beklenen muhtemel bir çin diasporası sonrasında, bu bölgenin pekin’in çekim alanına girmesinden ve mevcut sınırların tamamıyla belirsizleşmesinden çekinmektedir. önemli bir sınır ticareti ve enerji hatlarının bulunduğu bölge olması açısından, sınır boylarının güvenliği ve istikrarı rusya için stratejik önem arz etmektedir.

    burak dağkuş

    kaynak: http://akademikperspektif.com/…ar-cin-rusya-siniri/
127 entry daha
hesabın var mı? giriş yap