6 entry daha
  • (#8188015) nolu entrynin de devamı olan vi. kısım şöyledir menziller kitabında.

    vi.

    yedi güzel adam
    biri bir gün
    bir sofra gördü
    gereğini belledi

    sağdan soldan
    hoşça davetler gül kuyusu etler
    mevkiler
    sözümona kadın
    entrika
    tehdit
    teklif pof pof
    kazanç
    savaş
    tümü ölüm işretleri
    o ayrılmaz sofrasından.

    yedi güzel adamdan biri
    bir gün bir sofra göreni
    diğer kardeşleri gibi
    tanrı adıyla başlansın cömertliğe
    misillu
    bir sözle
    nalbantyani bıyıklarını çekerek
    çöker
    mavi bir yemekle başlardı
    bir kaçış:
    belleğime vur benim
    az'ı vur debelensin
    bir at ansanblesini
    şaha kalkmışlığın psikodinamiğinden vurarak
    çocuk avuçlarında tablolar
    yalın kılıç ve ünleme isteği
    ile
    soy bir yanımı
    uzat mahzenlerdeki ses bloklarının içine
    hoyratken
    ellerim birer oymak bir göçebelik
    kız kazımağı
    daha bayıltıcısı olmadı iliklerimde
    ha ben ha varlık göçmeni kalbimin şuuru
    ağaçları dereye fırlattırır yamaca
    bilinçle ürküp
    evciliklerden

    gün-gün gün-gün
    yar bu obada
    evinde
    bir laleler içinde
    döşeğine ve uykusuna
    binilişine ve ekmeğine rahat
    ulu önder mübareki
    tasasız ve yavrusundan emin
    iken
    yedi adam her biri
    obalarda
    bal kutusu kayalar ağzında
    toprağın
    al suyu al tohumu
    ya hak
    insana doğru
    kıvrımları kokuları
    yükselir uçuşurken
    her biri bir bezirgân oku
    bir kervan koruyanı
    her biri
    bir yedi güzel adam bahadırı
    beyi ya kılıççısı
    olarak dolanırlar iken
    obalarda
    kentlerde
    bahçelerde
    ev ağızlarında

    bir gün bir sofra gören yiğit
    bir kadın dövdü
    elini bin tövbeyle yıkadı

    senin adınla başlarım ekmeğe
    senin izninle varsak yarenliğe
    dostluk olup yardan dostluk görerek
    geçer sözümüz dört başlı ejdere

    bir gün bir sofra gören yiğit
    bir günah sevdi
    belini bin tövbeyle yıkadı

    senin adınla...
    senin izninle...
    dostluk olup...
    geçer sözümüz...

    gün-gün gün-gün
    onlar o obada bu obada
    kan dolaşımı soluk hızlanışı safalarında
    [yavaşlayıp duran tunç kaplar
    parmak uçlarında bakır oyukları
    aşk var
    ak bir mermer damarı yarıldı
    toprağın derininde
    üstünde
    kızını ve oğlunu avutuyordu]
    tayları deli dolu genç yalaz
    engin otluklarda
    bir milyar koyun keçi manda mecik
    uzaklaşıp sırlı başlardan
    başıboş ve görevsiz
    çepeçevre sohbete oturmuş gibi
    dana irisi köpeklere
    doğru
    kuşku duymadan yaklaşarak
    azgın dişleyicilerin önünden
    bilmecesiz
    bir köylü kalabalığı tavrıyla
    geçerek

    `sevgili anneciğim
    kemiğim`

    uyanınca dağın bayrağın açarlar: ova
    güneş yine aynı eğriden görünür
    ve sofralar binlerle
    esenlik dolu kızlarca serilir
    -ne de kuşlar sabırsızlanır-
    çocuklar
    anne
    ve peşlerinde
    uykunun ve yatağın çiçekleriyle
    süzülüp gelen yaşlılar

    sofranın eteklerinde
    çok oldu renk yollarını
    çatı kirişlerini
    değirmenin taşlarını
    onaran kişiler
    bileklerinde beylikleri
    sular geçirip ağızlarından
    seyirtirler
    onun sabah sofrasına

    sevgili dostum
    etim

    cahit zarifoğlu, menziller *
281 entry daha
hesabın var mı? giriş yap